Kadın ve erkek ilişkileri üzerine şimdiye dek binlerce yazıldı. Yazılmaya da şüphesiz devam edilecektir. İnsanlığın var olduğu günden bu güne ne birbirinden ayrı ne de bir arada olabilen bu iki cinsin kendi aralarındaki çatışmaları günümüzün en önemli konusunu oluşturuyor. Yaşamın dinamitleri niteliğinde olan bu çatışmalar, aslında; kadın ve erkeğin hayatı birbirleriyle anlamlı kıldıklarını haykırıyor!

            Hayat; iki cinsin birbiri ile anlamlı kılındığını tartışılmaz bir gerçek. Peki, birbiriyle ne tam olarak ayrı ne de tam olarak bir arada olabilen bu iki cinsiyet, birbirleri veya kendi aralarında dedikodu yapıyorlar mı? Şayet yapıyorlarsa eğer hangi cinsiyet bu konuda daha baskın?

            Sizce dedikodu nedir?

Eminim herkesin dedikodunun ne olduğuna dair verdiği cevap farklı olacaktır. Genel itibari ile dedikodu başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır. Dedikodu bazen gerçek olaylar ve konular hakkında olsa da, genellikle kişiler arasında konuşulduğundan, kişilerin birbirlerine olayı ya da haberi iletimi esnasında yanlışlıklar veya çarpıtmalar içermektedir.

            Dedikodu yapıyor musunuz?

Ne münasebet canım? Dedikoduyu kadınlar yapar diyen cinsiyetçi söylemleri çoktan duydum bile. Ya da, hocam ben dedikodu yapmam olanı söylüyorum diyeni de duydum( iyi de sevgili okur; olmayanı söylersen bu iftira atmış olmaz mısın zaten?).

Batman toplumu dedikodu yapıyor mu?

Herkes kendi yakın çevresine bakıp cevap verirse sanırım acı gerçek ortaya çıkmış olacaktır diye düşünüyorum. Hepimizin bir şekilde bu konuda muzdarip olması söylediğimi destekler nitelikte. Öyle değil mi? Bu konu da hepimizin özeleştiri de bulunması gerektiği de başka bir boyut.

Kadınların ruh dünyasında konuşmanın önemi son derece yüksektir. Kadınlar, günlük, kişisel ve sosyal ilişkilerini konuşarak oluşturur daha sıkı hale getirmekte üzerlerine yoktur. Bir kadın günde ortalama yaklaşık 6000-8000 kelime sarf edebilir(kişilik özelliklerini bir kenara koyduğumuzu varsayarak). İngiliz Sağlık Vakfı’nın (British Medical Association) yaptığı bir araştırmaya göre kadınların çenelerinden rahatsız olmaları erkeklere göre 4 kat daha fazladır.

Peki, kadınlar severek ve isteyerek neden daha fazla konuşurlar?

Normalde beynin sol tarafı, farklı yoğunluklarda olsa da konuşma yeteneğini aktif hale getirir. Erkeklerde bu durum oldukça barizdir. Kadınların beyinlerinin sol ön tarafında ise ayrıca öze bir bölge vardır ki, bunun sayesinde konuşma fonksiyonu daha da etkinleşir. Enteresandır beyinlerinin sol tarafına göre daha küçük de olsa sağ taraflarında da konuşma fonksiyonunu sağlaya ilave bir merkez daha bulunmaktadır. Beynin her iki tarafında da belirli bir bölge içinde yoğunlaşmış fonksiyonel bir merkezin olması kadınların daha kolay ve rahat konuşmalarını sağlamaktadır.

Kadınlar mı daha çok dedikodu yapar yoksa erkekler mi?

Bu derin bir kökene sahip paradokstur. Kadınların severek ve isteyerek erkeklerden daha fazla konuşmaları, erkeklerden daha çok dedikodu yaptıkları anlamına kesinlikle gelmez. Kadınların yaptıkları dedikodu ile erkeklerin yaptıkları dedikodu arasında niceliksel olarak anlamlı bir fark yoktur. İki dedikoduyu birbirinden ayıran özellik dedikoduların niteliği ile ilgilidir.

Erkekler niteliksel olarak daha çok; günlük haberler, terfiler, yöneticiler, para, statü, siyaset üzerine dedikodu yaparken ki bunu daha çok iş yerlerinde yapmaktadırlar,

Kadınlar ise; hemcinsleri ile yaşanan sorunlar, duygusal ilişkiler, eşler ile ilgili problemler ve meslektaşları ile ilgili konular üzerine dedikodu yapmaktadırlar.

Bizi hiç ilgilendirmeyen şeyler hakkında konuşmaktan kimi zaman anlam veremediğimiz bir şekilde haz alıyoruz. Bu anlamda dedikodu kimi zaman çekim gücü artıyor.

Dedikodu sayesinde kendi grubumuzdan olmayan insanları çok rahat bir şekilde izole edip dışlayabiliyoruz. Dedikodunun ciddi yıkıcı etkisi olduğunu biliyor muydunuz? Sosyal yaşamda dışlanmalar arttıkça dedikodun hedef tahtasına oturtulmuş kişinin ruh sağlığında yaralanmaların ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Kavram, olgu ya da genel geçer durumlar üzerine uzun uzadıya konuşmak, tartışmak dedikodu değildir. Dedikoduyu oluşturan şeyler şunlardır; kişileri çekiştirmek, kınamak, ayıplamak, yerli yersiz yermek, gıybet vs.

İngiltere’de tam 5000 kişi ile yapılan bir anket araştırmasında erkekler günde yaklaşık 76 dakikayı dedikoduya ayırdıklarını, kadınların ise yaklaşık 52 dakikayı dedikoduya ayırdıkları sonucu çıkmıştır.

Dedikodu suçtur!

Dedikodunun kişilik haklarına bir saldırı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurmamız gerekiyor. İşyerinde dedikodu haklı bir kovulma nedeni sayılıyor. Nasıl olsa ispatlanamaz denilerek yapılan dedikodular beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Bir iş yerinde bölge müdürü olarak çalışan bir kişi iş yerindeki olayları çalışanların eşlerine aksettirdiği, yönetici olarak çalışan diğer kişiler hakkında kötü sözler sarf ettiği ve dedikodu ortamı yarattığı hem de huzursuzluk ortamı yarattığı için işten çıkarılmıştır.  Yerel mahkeme durum ispatlanamadığı gerekçesiyle işvereni haksız bulmuş ancak Yargıtay ise; olayların yöneticinin davranışları nedeniyle yaşandığının açık olması bu davranışların da iş yerinde huzursuzluğa neden olduğu gerekçesiyle yerel mahkemenin verdiği kararı bozmuş ve kişinin geçerli neden ile işten atıldığına hükmetmiştir.

Ezcümle; dedikodu suç olduğu nedeni ile değil, yapıldığında karşı tarafın neler hissedeceği ile ilgili iyi bir empati kurarak, karşı tarafın kişilik haklarına saygı duyarak dedikodu yapılmamalıdır!