Değerli Okurlar, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü ile ilgili makalemde, engelliler kervanına yenilerinin eklenmemesi için duyarlılık çağrısında bulunmuştum. Trafik ve iş kazaları, hastalıklar nedeniyle sürekli engelli sayısının arttığına dikkat çekmiştim.

Her engelli birey, hem toplum, hem de devlet için ağır bir yüktür.

Bireylerinden sadece bir kişinin bile engelli olduğu ailelerin ne büyük sıkıntılar yaşadıklarını bizler bilemeyiz.

Engelli bireyler ekonomik açıdan da bir yüktür. Mevcut siyasi iktidarın, engelliler lehine önceki hükümetlere nazaran çok olumlu adımlar attığı gerçeğine dikkat çeken yazılarım olmuştur.

Evde bakım, engellilere bağlanan maaşlar, hayatlarının kolaylaştırılması yönünde atılan olumlu adımları hatırlatabilirim.

**

**

Bu köşede yıllardır, daha yaşanabilir huzurlu bir kent, ülke ve dünya için yazılar kaleme alan biriyim. Bu duyarlılığımı bilen Mayınsız Türkiye Girişimi Koordinatörü sayın Muteber Öğreten, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle kaleme aldığım yazımı okumuş olmalı ki, tarafıma bir yazı gönderip, köşemde yayımlamam talebinde bulunmuş.

Sayın Öğreten, gerçekten duyarlı bir insan hakları savunucusu. Mayınların tehlikesine dikkat çeken çalışmaları pek çok Ak Partili Milletvekili tarafından da desteklendiğini bildiğim Sayın Muteber Öğreten’in tarafıma gönderdiği mektubu olduğu gibi takdirlerinize sunmak istiyorum.

Kendi alanında Ankara’da Bakanlıklar nezdinde de önemli çalışmalar yürüten Sayın Muteber Öğreten, yıllar önce kentimizde de mayın kurbanları ile önemli toplantılar düzenlemiş, dönemin Ak Parti yöneticilerinin de desteğini almıştı. Muteber Öğreten, mayınsız bir dünya için çırpınırken, hem devlet, hem de illegal örgütlerin politikalarına karşı insani çalışmalar yürütmektedir. Döşediği mayınlarıyla nice insanların ölümüne ve engelliler kervanına katılmasına sebep olan illegal örgütleri de eleştirmekten çekinmeyen Öğreten, dost, düşman tanımayan, bastığı herkesin hayatını karartan mayınların yok olmasını savunuyor. Sayın Öğreten’in yazısını takdirlerinize sunuyorum:

MUTEBER ÖĞRETEN’İN YAZISI…

“Kaybedilen her insanla insanlık da kaybediyor…

Anti-personel karamayınları, Engellik nedeni olamaz, olmamalı, doğuştan gelmiyor, hastalık ya da kaza değil...

''Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar ya da kazalar sonucu ortaya çıkabilir'' cümlesi ile açıklayamayacağımız bir başka engellilik durumu da anti-personel karamayınlarının neden olduğu engelliliklerdir.

Anti-personel karamayınları, ''bir kişinin mevcudiyeti, yaklaşması veya teması ile infilak edecek biçimde tasarımlanan ve bir veya birden fazla kişiyi etkisiz hale getirecek, yaralayacak veya öldürecek mayındır.'' Karamayınları nedeniyle meydana gelen yaralanmalar çoğunlukla uzuv kayıplarına neden olan yaralanmalardır ve mayın patlamasından sağ kurtulanlar, hayatlarına engelli bir birey olarak devam etmektedirler.

Karamayınları İzleme Örgütü (MONITOR) 2018 Raporu'na göre, savaş ve çatışmaların yaşandığı ülkeler başta olmak üzere, geçtiğimiz yıl, anti-personel karamayınları ve savaş artığı patlayıcılar nedeniyle 2 bin 793 kişi ölmüş, 4 bin 431 kişi de yaralanmıştır. Kayıpları yüzde 76'sını siviller oluşturmaktadır.

Türkiye'de, 1950-1998 yıları arasında toprağa döşenen bir milyonun üzerindeki mayın nedeniyle ölen ya da yaralananlara ilişkin bir veri tabanı bulunmamaktadır. İçişleri Bakanlığı, 2010 yılında, 1984 ile 2010 yılları arasında 6 bin 360 mayın kaybı olduğunu açıklamıştır. Rapora göre, bin 269 kişi hayatını kaybetmiş, beş bin 91 kişi de yaralanmıştır.

Mayınlara Karşı Mücadele ve Uluslararası Mayın Yasağı Sözleşmesi

Anti-personel karamayınlarına karşı, 1992'de, sivil toplum kuruluşları tarafından başlatılan uluslararası kampanya, 1997'de Mayın Yasağı Anlaşması (Ottawa Sözleşmesi) ile sonuçlandı.

Hükümetler '' Her hafta çoğu masum ve korunmasız sivillerden ve özellikle çocuklardan oluşan yüzlerce kişiyi öldüren veya sakat bırakan, ekonomik kalkınmayı ve yeniden yapılanmayı engelleyen, mültecilerin ve iç göçe maruz kalmış kişilerin yurtlarına dönmelerine manî olan ve yerleştirildikten sonra yıllarca diğer vahim neticeler yaratan anti-personel mayınların neden olduğu acılara ve kayıplara son vermeye kararlı olarak'' bu Sözleşme'yi imzaladılar, Sözleşme'nin tarafı oldular.

Türkiye de Sözleşme'yi 2004 yılında imzalayarak hem Türkiye hem de uluslararası kamuoyuna, anti-personel mayınların neden olduğu acılara ve kayıplara son verme taahhüdünde bulundu. Taahhüdünü de 2014 yılına kadar yerine getireceğini bildirdi. Bu süre içersinde de yeni mağduriyetlerin yaşanmaması için önlemler alınacak, var olan mağduriyetlerin giderilmesi için programlar hazırlanacak ve uygulamaya konulacaktı. Yeni mağduriyetlerin yaşanmamasına yönelik en önemli adım şüphesiz toprağa döşeli tüm mayınların temizlenmesidir. Temizlik süresi içersinde, mayınlı alanlarda yaşayanlara yönelik mayın ve patlayıcı risk eğitimleri bu konudaki diğer önemli adımdır. Türkiye bu taahhütlerini 2014 yılında yerine getiremedi. Mayınlar temizlenmemesinin, mayın ve patlayıcı risk eğitimlerinin yapılmamasının sonucu ise binin üzerinde insanın ölümü ya da yaralanması oldu. 2014 yılında taahhütlerini yerine getiremeyen Türkiye, mayınları 2022 yılına kadar temizlemek için ek süre talebinde bulundu.
Eski Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, 2017 yılı sonunda yaptığı açıklamada, 35 bin 127 anti personel ve 997 anti tank mayınının imha edildiğini bildirdi. Mayın temizliğindeki ilerleme, Türkiye'nin 2022 tarihini de yakalayamayacağını göstermektedir. Bunun anlamı ise, mayın ve savaş artığı patlayıcılar nedeniyle ölüm ve yaralanmaların devam edeceğidir.

Mayın Yasağı Sözleşmesi'ne taraf devletler, Sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmiş olsalardı ya da yerine getirmiş olsalar, bugün hayatlarını engelli olarak sürdürmek zorunda kalan binlerce insan olmayacaktı/olmayacak.”

Muteber Öğreten, ülkemizin daha huzurlu yarınları için bu uyarıları yapıyor. Hükümet yetkilileri, kara mayınlarının AK Parti iktidarı öncesindeki dönemlerde toprağa gömüldüğünü belirtiyorlar. Hatta bazı hükümet yetkilileri, Suriye sınırındaki mayınlı arazileri temizlemeye ve çiftçilere vermeye yönelik çalışmalardan söz ediyorlar. Hükümetin mayınların temizliği için bütçeye daha fazla ödenek çıkarması için bazı iktidar Milletvekillerinin girişimlerini de unutmamak gerekir. Mayınsız ve engelsiz bir yaşam dileğimle.