İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sayısız uyarılar yapılıyor. Bilim insanlarının tüm uyarıları boşa gidiyor ne yazık ki…

Bu köşede de sorumluluk bilinciyle hareket ederek, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yazılarım olmuştur.

“İş yerindeki fiziki çevre şartları, çalışma ortamı gibi sebeplerden ötürü işçilerin karşılaşabilecekleri sağlık/güvenlik sorunları ve mesleki sorunların en aza indirilmesi veya ortadan kaldırılması için analizler ve çalışmalar yapılmasına iş sağlığı ve güvenliği denir.”

Yasa ve yönetmeliklerde emekçilerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sayfalar dolusu hükümler var. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/06/20120630-1.htm

Bu hükümlerin gereği yerine getirilirse, emin olun emekçiler lehine çok olumlu gelişmeler yaşanacaktır.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak kurumların görevlerini yapmadıklarına inanıyorum.

Sorun onlarda bitiyor…

Denetleyiciler gençlerin iş kazalarında ölümlerini seyretmekle yetiniyorlarsa, bize düşen görev de eleştirmek ve sorunları gündemde tutmaktır.

Ne yapalım yani, biz de seyirci mi kalalım?

**

**

Daha geçen günlerde Gercüş’te bir emekçimiz elektrik akımına kapılarak hayata veda etti değil mi?

Geride kaç çocuk yetim kaldı?

Yerel basınımız yazdı.

Dört çocuk yetim kaldı…

Bunun ne anlama geldiğini, çocukları nasıl bir geleceğin beklediğini tahmin bile edemeyiz.

Onun gibi niceleri hayata veda ediyor ve gerilerinde acılı eşler, acılı anne ve babalar, yetim çocuklar kalıyor…

Ölümlü hayat, hepimiz faniyiz, bir gün göçüp gideceğiz elbette…

Bununla teselli olmak yeterli mi?

Hayır…

**

**

Evet, gün geçmiyor ki ülkemizin değişik yerlerinde ve kentimizde genç emekçilerin, çalışanların başına bir felaket gelmesin, iş kazaları yaşanmasın ve insanlarımız hayatlarından olmasın, sakat kalmasın…

Ne yazık ki emekçileri düşünen yok…

Her gün inşaatlardan düşen,

elektriğe kapılan,

göçük altında kalan,

araçlarca ezilen,

çeşitli iş kazalarında hayatlarını kaybeden, yaralan ve sakat kalan emekçileri duyuyor ve görüyoruz. Yitirdiklerimiz bizim evlatlarımızdır.

Hayatın her alanında en ağır işlerde çalışarak hizmet üreten emekçiler, geçirdikleri iş kazaları ve meslek hastalıkları yüzünden ölüyorlar…

Ne acıdır ki birçoklarının ölümleri bile iş kazası olarak gösterilmiyor ve gizleniyor…

Ülkemizin bu acı gerçeğine kafa yoranların sayısının çok fazla olmadığına inanıyorum. Çünkü güçlü bir ses duymadım…

Henüz hayatının baharındaki bir gencin iş kazalarında ölmesi ve sakat kalması ne demek biliyor muyuz? Onu bir de ailesine ve sevenlerine sorunuz…

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İÇİN DUYARLILIK…

Emekçilerin iş sağlığı, meslek hastalıkları konusunda fazla bilgi sahibi değilim. Şu kadarını biliyorum ki nice emekçilerimiz iş kazalarında hayata veda ederken, niceleri de çalıştıkları kötü ortamlardan dolayı meslek hastalıklarına yakalanıp çok erken aramızdan ayrılıyorlar…

Geçmiş yıllardaki Batman Tekel emekçilerinin durumunu hatırlıyorum. Tütün işleme çalışmaları o kadar ilkel koşullarda, sağlıksız ortamlarda yapılıyordu ki, emekçilerin yaşam koşulları durumlarını tarif etmekte bile zorlanıyorum…

‘Göz gözü görmeyen’ diye tabir edebileceğim bir ortamda, nikotinli tütün dumanlarını soluyan kadın emekçiler, sürekli hastanelik oluyor, sayılı yıllar sonrasında ise ağır hastalıklarla boğuşuyor ve hayatlarını kaybediyordu.

Sadece Batman’da kaç tütün emekçisinin kanser ve diğer hastalıklardan hayatını kaybettiğini bile bilmiyoruz. Çünkü yeterince veri toplanmış değildir.

İş Sağlığı ve güvenliği konusunda toplumsal bir duyarlılık oluşturmak zorundayız.

Sürekli bıktırırcasına olsa bile bunu yazmalı, gündemde tutmalı, tedbirler alınıncaya kadar ilgilileri baskı altına almalıyız.

Öyle bir kamuoyu baskısı yaratmalıyız ki, ülkeyi idare edenler bu konuda daha etkili tedbirler alsınlar…