Yanı başımızda pek çok açıdan hepimizi ilgilendiren gelişmeler, yani kirli savaşlar yaşanıyor. Ortadoğu toplumlarının son 40 yıldır yaşananlardan dersler çıkarmadıklarını gözlemliyorum. Küresel büyük güçlerin, emperyalistlerin verdiği silahlarla birbirleriyle savaşan toplumlara basiret dilemekten başka ne yazık ki elimden bir şey gelmiyor…

Sayılı yıllar yaşayacakları dünyayı ebedi sanan gafiller var. Güç ve kuvvetlerine dayanarak ve güvenerek başkalarına zulmeden tüm güçleri nefretle kınıyorum…

Benim yüreğim savaş mağduru kadınlar, çocuklar, hastalar ve yaşlılar için yanıyor…

Çünkü kirli savaşların mağdurları her zaman silahsız siviller, kitlelerdir. Her zaman sivil ve masum insanlar için dua ediyorum.

Evet, hayat devam ediyor. Bu yazımda hayatın zorlu koşullarında ağır işlerde çalışmak zorunda kalan emekçileri ilgilendiren sorunlardan söz etmek istiyorum.

EMEKÇİLERİ DÜŞÜNEN YOK…

Gün geçmiyor ki ülkemizin değişik yerlerinde genç emekçilerin başına bir felaket gelmesin, iş kazaları yaşanmasın ve insanlarımız hayatlarından olmasın, sakat kalmasın…

Ne yazık ki emekçileri düşünen yok…

Hayatın her alanında en ağır işlerde çalışarak hizmet üreten emekçiler, geçirdikleri iş kazaları ve meslek hastalıkları yüzünden ölüyorlar…

Ne acıdır ki birçoklarının ölümleri bile iş kazası olarak gösterilmiyor ve gizleniyor…

Ülkemizin bu acı gerçeğine kafa yoranların sayısının çok fazla olmadığına inanıyorum. Çünkü güçlü bir ses duymadım…

Ülkemizdeki emekçilerin iş sağlığı ve güvenliği, Adnan Hoca’nın ‘Kedicikleri’ kadar asla manşetlere taşınmış değildir…

EMEKÇİLER CAN VERİYOR…

Emekçilerin iş sağlığı, meslek hastalıkları konusunda fazla bilgi sahibi değilim. Şu kadarını biliyorum ki nice emekçilerimiz çalıştıkları kötü ortamlardan dolayı meslek hastalıklarına yakalanıp çok erken aramızdan ayrılıyorlar…

Geçmiş yıllardaki Batman Tekel emekçilerinin durumunu hatırlıyorum. Tütün işleme çalışmaları o kadar ilkel koşullarda, sağlıksız ortamlarda yapılıyordu ki, emekçilerin yaşam koşulları durumlarını tarif etmekte bile zorlanıyorum…

‘Göz gözü görmeyen’ diye tabir edebileceğim bir ortamda, nikotinli tütün dumanlarını soluyan kadın emekçiler, sürekli hastanelik oluyor, sayılı yıllar sonrasında ise ağır hastalıklarla boğuşuyor ve hayatlarını kaybediyordu.

Sadece Batman’da kaç tütün emekçisinin kanser ve diğer hastalıklardan hayatını kaybettiğini bile bilmiyoruz. Çünkü yeterince veri toplanmış değildir.

Ülkemizde basında yer alan en önemli meslek hastalığı ‘Silikozis’ hastalığını duymuş olmalısınız. Kot Taşlama atölyelerindeki hastalık şöyle tanımlanıyor: “Kot’u beyazlatmak için kullanılan maddeler, dünyada henüz tedavisi olmayan ölümcül akciğer hastalığı Silikozis’e yol açıyor.”

Onlarca emekçinin hayatına mal olan Kot Taşlama, en sonunda bir genelge ile yasaklanacaktı.

Ne yazık ki emekçilerimiz başka zorlu ortamlarda da çalışarak hayatlarını kaybediyorlar. İstanbul’un binlerce apartman bodrumundaki Tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerin iş sağlığı ve güvenliğini ne kadar düşünüyoruz?

Değerli Okurlar, “İş yerindeki fiziki çevre şartları, çalışma ortamı gibi sebeplerden ötürü işçilerin karşılaşabilecekleri sağlık/güvenlik sorunları ve mesleki sorunların en aza indirilmesi veya ortadan kaldırılması için analizler ve çalışmalar yapılmasına iş sağlığı ve güvenliği denir.”

Yasa ve yönetmeliklerde emekçilerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sayfalar dolusu hükümler var. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/06/20120630-1.htm

Bu hükümlerin gereği yerine getirilirse, emin olun emekçiler lehine çok olumlu gelişmeler yaşanacaktır. Ancak bu meselelere kafa yoran yok denecek kadar az. Başta kendimi eleştireyim. Emekçilerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çok az makale yazdığım için kendimi eleştiriyorum…

Bakınız, Batman’ımızda binlerce emekçimiz çok ağır koşullarda çalışıyor. Düşük ücret, sosyal güvence sorununu çok yazmışım. Ancak onların iş sağlığı ve güvenliğini ne yazık ki düşünmüyoruz…

Her gün inşaatlardan düşen,

elektriğe kapılan,

göçük altında kalan,

araçlarca ezilen,

çeşitli iş kazalarında hayatlarını kaybeden, yaralan ve sakat kalan emekçileri duyuyor ve görüyoruz. Yitirdiklerimiz bizim evlatlarımızdır.

Henüz hayatının baharındaki bir gencin iş kazalarında ölmesi ve sakat kalması ne demek biliyor muyuz? Onu bir de ailesine ve sevenlerine sorunuz…

GEREKLİ TEDBİRLER ALINMALIDIR…

Batman’da şu aralar belki yüzlerce apartmanın inşaatı, ısı yalıtım çalışmaları vs söz konusu. Bugüne kadar kasklı ve botlu çalışan çok sayıda emekçi görmedim. Siz gördünüz mü?

Ülkemiz ve Batman’ımızdaki çok katlı binaların inşaat ve ısı yalıtım çalışmaları için kurulan iskelelere baktığımda ürperiyorum. O iskelelerin üzerinde hayatlarını hiçe sayarak çalışan emekçileri düşünmemiz gerekmez mi?

Ailelerine helal rızık, ekmek götürmek için hayatlarını hiçe sayan gençlerimizin iş sağlığı ve güvenliği için ne olur daha sıkı tedbirler alalım.

Yasalarda işyeri güvenliği için her türlü önlemler var; “İşveren veya proje sorumlusu, işyerinde yürütülecek faaliyetleri dikkate alarak bir sağlık ve güvenlik planı hazırlayacaktır. Yapı alanında, ilgili yönetmeliğin EK-II bölümünde belirtilen işlerin yapılması durumunda bu işlerle ilgili önlemler planda yer alacaktır.
İşveren çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenler. İşveren bu dosyada, işçinin kimlik bilgilerinin yanında, bu Kanun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadır. Her işveren; İnşaat işlerinde çalışanlara kişisel koruyucu donanım olarak Koruyucu baretler verecektir. İşveren, işçilerin kişisel koruyucu donanımları uygun şekilde kullanmaları için her türlü önlemi alacaktır. Her işveren; yüksekten düşme tehlikesi bulunan kısımlarda çalışanlara kişisel koruyucu donanım olarak emniyet kemeri verecektir.”
https://isgfrm.com/threads/insaat-islerinde-is-guvenligi-onlemleri.2131/

Ülkemizde bu kurallara uygun çalışmaların yapılmadığı bir gerçek. Acaba denetleyenlerin vicdanları rahat mı?

Emekçilerimiz bizim için, ülke ekonomisi için, ailelerini yaşatmak için çabalıyorlar. Onları yaşatmak, korumak gibi görevimiz var. Herkesi ve özellikle ilgilileri emekçilerimizi düşünmeye, onların iş sağlığı ve güvenliği konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum. Rabbim emekçilerimizi korusun.