Geçtiğimiz Temmuz ayının ikinci haftasında Batman’daki emekçilerin çeşitli sorunlarını bu köşede gündeme taşıdım ve özellikle tekstil çalışanlarının çalışma koşulları üzerinde durdum. İki günlük yazılarım özellikle sosyal medyada hayli tartışıldı. Pek çok emekçi sorunlarını gündeme taşıdığım için teşekkür ettiler.

Tabi amacım teşekkür kazanmak değil, emekçilerin sorunlarının aşılmasına az da olsa katkı sunmak. Ayrıca amacım emekçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi, çağdaş köleliğin sürdüğü konusunda kamuoyunun bilinçlendirilmesidir…

O yazılarımdan sonra beklerdim ki ilgili emek örgütleri mesele ile ilgilenip kamuoyu oluşturacak açıklamalarda bulunsunlar…

Hiçbir emek örgütünden çıt çıkmadı…

Doğrusu çok üzüldüm…

Basit meselelerden söz etmemiştim çünkü…

İsterdim ki tekstil atölyelerine sahip emekçi çalıştıran bazı firmalar açıklama yaparak, çalışma koşulları, emek sömürüsü konusundaki eleştirilerin muhatabı olmadıklarını, böyle bir sorunlarının olmadığını ileri sürsünler…

Ona da tanık olmadım…

Gerçekten çok üzüldüm…

Basit meselelerden söz etmemiştim çünkü…

Yine emekçileri, emek sömürüsünü yazdım, isterdim ki ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan konu ile ilgili açıklama gelsin. Gerekli denetimlerin yapıldığı, tozlu ortama izin verilmediği, sigortasız ve düşük ücret konusunun üzerine gidileceği yolunda bir açıklama yapılmadı…

Buna da çok çok üzüldüm ve duyarsızlığa inanmak istemedim…

Basit meselelerden söz etmemiştim çünkü…

Gölgede sıcaklığın 45 dereceyi aştığı Batman’da, sayısız emekçiyi, klimasız ve tozlu ortamda çalıştırmak normal bir şey mi?

Düşük ücretle, sosyal güvencesiz olarak ve 8 saatten çok fazla emekçi çalıştırmak makul ve normal mı acaba?

Sinirlerim başka bazı gelişmelerden de gerilmiş, katsayıları tavan yapmış. Çok uzatacak olursam kendime de, gazeteme de zarar vereceğim. O nedenle eleştiri, tespit ve çözüm önerileri olan emekçilerle ilgili yazımı, belki herkes yanlışlarını görür düşüncesiyle derleyerek ve kısaltarak yeniden bilgilerinize sunuyorum:

EMEKÇİLER VE ÇAĞDAŞ KÖLELİK!..

Batman’ımız kavurucu sıcakların etkisinde. Hava sıcaklıklarının tavan yaptığı bir süreçten geçerken, herkesin kendilerine göre çeşitli koruma önlemleri almaya çalıştığını biliyorsunuz.

Evlerinde klimaları olanlar, olmayanlar, çalıştıranlar, çalıştırmayanlar var!..

Maddi olanakları klima almak için müsait olanlar ve olmayanlar, elektrik pahalı olduğu için kullanamayanlar, kaçak elektrik tükettikleri için orantısızca kullananlar var…

Kimilerin evlerinde vantilatörler(pervaneler) bulunurken, bundan bile (özellikle Suriyelileri anımsatarak) yoksun olanların olduğu gerçeğini biliyorum…

Kimimizin işyerlerinde klimalar var, kimilerimizin ise yoktur. Aşırı sıcak havalarda yeterince serinleyemeyen yığınlarımız var…

Bu sıcaklarda çok ağır koşullarda çalışan emekçilerimiz gerçeğini biliyorsunuz. Zorlu yaşam koşulları hepimizin malumudur zira.

Batman’daki bazı tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerin bu kavurucu sıcaklarda, klimasız ortamlarda çalıştırıldıklarına dair bilgi sahibi olduğumda gerçek hem üzüldüm, hem de kendimi eleştirdim…

Üzüldüm, çünkü zaten bu süreçte ağır işlerde çalışmanın ne kadar zor olduğunun bilincindeyim…

Kendimi eleştirdim; elimde kalem olan biri olmama rağmen bu önemli meseleye duyarsız kaldığım için…

Tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerin durumunu öğrendiğim günün gecesinde, yani geçen hafta içerisinde sosyal medyada şöyle bir duyuru yaptım: “Tekstil emekçileri, çağdaş köleler gibi!.. Batman'da sıcaklar tavan yapmış, gölgede 45 dereceyi aşmışken, pek çok atölyede yüzlerce tekstil emekçisinin, klimasız ortamlarda, sosyal güvencesiz ve bin TL civarındaki ücretle çalıştırıldıklarını öğrendim. Önemli bir yorumum inşallah haftaya...”

Bu kısacık cümledeki sözümü yerine getirmek için bugün tekstil atölyelerine dikkat çekmek istiyorum.

O kısacık metin sosyal medyada hayli yankı yaptı…

Kimi tekstil firmaları, sahipleri bu yazımdan rahatsızlık duyabilirler. Özellikle mevzuatlara uygun hareket etmeyenler için söylüyorum; sizlerin de kazanmanızı istiyorum ama öncelikle emekçilerin yanındayım...

Tekstil atölyelerini savunuyorum ama emekçinin de alın teri ve emeğini de kutsal görüyorum. O nedenle bu mevzuda yorum yapıyorum. Emekçilerin iş sağlığı ve iş güvenceleri konusu çok önemli.

http://www.batmancagdas.com/tekstil-emekcileri-sahipsiz-mi-1-makale,12055.html

Sadece tekstil atölyelerinde değil, hayatın pek çok alanındaki emek sömürüsü gerçeğinin basında işlenmediğini bu vesile ile tekrar ifade etmek istiyorum. Tekstil atölyelerinin faaliyetlerini yürütebilmeleri için bazı kurallara uymaları gerekiyor. Bunun denetiminin yeterince yapılmadığı gerçeğine inanıyorum.

İş sağlığı ve iş güvenliği çok önemsenmesi gereken, ancak en çok ihmal edilen bir alan olduğunun bilincindeyim. Tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerin sağlıklarının risk altında olduğu gerçeğini İstanbul gibi büyük şehirlerden biliyoruz. Geçmiş yıllarda ‘kot işçiliği’ meselesi gündemdeydi. Kansere yakalanan nice emekçi gerçeği ayyuka çıktıktan sonra o konu yaygın medyada yer alacaktı.

Tekstil atölyelerinde gerekli havalandırma, hijyen vs gibi hususlar, işçi sağlığı ile doğrudan ilintilidir. Ülkemizdeki bazı tekstil atölyelerinde açığa çıkan kimi zararlı maddelerin vücudumuzdaki akciğer, beyin, kan, deri, böbrekler, karaciğer, sinirler gibi birçok kısımda hasara yol açtığına dair ciddi uyarılardan haberdarız.

EMEK SÖMÜRÜSÜ DEVAM EDİYOR…

Ne yazık ki Batman’da tekstil atölyeleri hizmete açılırken, kötü ortamların olduğu yolunda bilgilere ulaşıyorum. Yazıktır, günahtır…

Emekçiler zorla buldukları işlerinden olmak istemedikleri için sorunlarını gündeme taşıyamıyorlar…

Ayrıca örgütlü de değiller. Onların hak ve hukuklarını savunan bir sendika veyahut örgütleri yok. Hal böyle olunca çağdaş köleler gibi hem ağır işlerde çalıştırılıyor, hem de düşük ücret alıyorlar…

Sahi ücret durumlarını kim sorgulayacak?

Sıkı durun, kimi usta emekçilerin ve işçilerin tekstil atölyelerinde 700 ile bin TL arasındaki aylık ücretle ve üstelik günde 9 ve hatta 12 saat çalıştırıldıkları yönünde bilgiler ve somut gerçeklik var…

Batman’daki market ve mağazalarda da aynı şekilde ve hatta daha düşük ücretle çalıştırılan emekçiler gerçeğini ve üstelik sigortasız istihdamlarını hatırlatmak isterim…

Bunu gündeme taşıyarak kime mesaj veriyorum?

İlgili kurum ve kuruluşlar, resmi merciler emekçilerin haklarını savunmak ve korumak zorundalar. Emekçilerin keyfi olarak saatlerce çalıştırılmaları kabul edilemez. Haydi sigorta yaptırmıyorsunuz, düşük ücret veriyorsunuz, peki 8 saatten fazla çalıştırmak neyin nesi oluyor? 1800’lü yıllarda emekçiler 8 saat çalışma için ayaklanmamış mıydı?

Çağdaş kölelik statüsüne hayır diye bağırmak isterim. Ancak İLO Sözleşmesinin altına imza atmış ülkemiz, kapitalist sistemle idare ediliyor. Ne yazık ki emekçilerin en büyük sorunu adaleti gözetmeyen ve emekçilerin hukuklarını korumayan bir sistemle idare edilmeleridir. Yıllarca adaleti, hakkı, hukuku, alın terini savunma adına topluma gidenler gerçeğine rağmen sistem değişmiyor, sömürü değişmiyor. Bunun artık değişmesi gerekiyor. Emek sömürüsünün olmadığı bir gelecek dileğiyle emekçileri selamlıyorum.

http://www.batmancagdas.com/tekstil-emekcileri-sahipsiz-mi-1-makale,12055.html