Bir süre önce mahalle sakinlerinden, batı illerinde çalışan bir gencin inşaattan düşerek ağır yaralandığı haberini aldığımda çok üzülmüştüm.

Sonra üzüntüm katlandı, çünkü inşattan düşen genç oğlumun samimi arkadaşı ve benim de tanıdığımdı.

Derken hayati tehlikeyi atlattığı haberini aldık. Günler günleri kovaladı, hayata tutunan gencin ağır ameliyatlar geçirdiğini duyacaktık.

Sonra Batman’a getirildi.

Geçirdiği ameliyatlara rağmen bir türlü iyileşmiyordu. İnşaattan düşerek ağır yaralanması yetmiyormuş gibi, bu kez yanlış ameliyatlardan söz edilecek, tekrar operasyon geçirecekti…

Şu yazıyı kaleme aldığım sırada henüz gençliğinin baharını yaşayan gencimizin Diyarbakır’da yeni bir çene ameliyatına hazırlandığını, hatta yapay çene üzerinde çalışlığını öğrendim…

40 gündür ağızdan değil, burundan serumla beslenen gencimiz gerçeğini ve çektiği eziyetleri varın siz düşünün…

Birçok yerde sosyal güvenceden de yoksun çalıştırılan emekçilerimizin sorunlarını kendimize dert bilelim.

Bir emekçinin inşaattan düşerek ölmesi veya ağır yaralanması basında küçük bir haber olarak yer alır. Oysa belki de ailenin tek ekmek getireniydi. O ailenin yaşadığı ızdırabı tahmin bile edemeyiz..

Bu köşede iş güvenliği ve işçi sağlığı üzerine yazılar yazarak durumun vahametine dikkat çekip durmamız ne yazık ki sonucu değiştirmiyor…

İnşaatlarda ve ağır iş kollarında çalışan emekçilerimiz hayatlarından olmaya, sakat kalmaya ve büyük acılar yaşamaya devam ediyorlar…

Ne yapalım, susalım mı? Birilerini harekete geçirinceye ve insana değer verilen ülkelerde olduğu gibi emekçiler için güvenlik ve sağlık için tedbirler alınıncaya kadar yazmaya, tekrar tekrar sorunu gündemde tutmaya devam edeceğiz…

Evet, gün geçmiyor ki ülkemizin değişik yerlerinde genç emekçilerin başına bir felaket gelmesin, iş kazaları yaşanmasın ve insanlarımız hayatlarından olmasın, sakat kalmasın…

Ne yazık ki emekçileri düşünen yok…

Hayatın her alanında en ağır işlerde çalışarak hizmet üreten emekçiler, geçirdikleri iş kazaları ve meslek hastalıkları yüzünden ölüyorlar…

Ne acıdır ki birçoklarının ölümleri bile iş kazası olarak gösterilmiyor ve gizleniyor…

EMEKÇİLER CAN VERİYOR…

Emekçilerin iş sağlığı, meslek hastalıkları konusunda fazla bilgi sahibi değilim. Şu kadarını biliyorum ki nice emekçilerimiz çalıştıkları kötü ortamlardan dolayı meslek hastalıklarına yakalanıp çok erken aramızdan ayrılıyorlar…

Geçmiş yıllardaki Batman Tekel emekçilerinin durumunu hatırlıyorum. Tütün işleme çalışmaları o kadar ilkel koşullarda, sağlıksız ortamlarda yapılıyordu ki, emekçilerin yaşam koşulları durumlarını tarif etmekte bile zorlanıyorum…

‘Göz gözü görmeyen’ diye tabir edebileceğim bir ortamda, nikotinli tütün dumanlarını soluyan kadın emekçiler, sürekli hastanelik oluyor, sayılı yıllar sonrasında ise ağır hastalıklarla boğuşuyor ve hayatlarını kaybediyordu.

Sadece Batman’da kaç tütün emekçisinin kanser ve diğer hastalıklardan hayatını kaybettiğini bile bilmiyoruz. Çünkü yeterince veri toplanmış değildir.

Ülkemizde basında yer alan en önemli meslek hastalığı ‘Silikozis’ hastalığını duymuş olmalısınız. Kot Taşlama atölyelerindeki hastalık şöyle tanımlanıyor: “Kot’u beyazlatmak için kullanılan maddeler, dünyada henüz tedavisi olmayan ölümcül akciğer hastalığı Silikozis’e yol açıyor.”

Onlarca emekçinin hayatına mal olan Kot Taşlama, en sonunda bir genelge ile yasaklanacaktı.

Ne yazık ki emekçilerimiz başka zorlu ortamlarda da çalışarak hayatlarını kaybediyorlar. İstanbul’un binlerce apartman bodrumundaki Tekstil atölyelerinde çalışan emekçilerin iş sağlığı ve güvenliğini ne kadar düşünüyoruz?

Yasa ve yönetmeliklerde emekçilerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sayfalar dolusu hükümler var.http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/06/20120630-1.htm

Bu hükümlerin gereği yerine getirilirse, emin olun emekçiler lehine çok olumlu gelişmeler yaşanacaktır. Ancak bu meselelere kafa yoran yok denecek kadar az.

Bakınız, Batman’ımızda binlerce emekçimiz çok ağır koşullarda çalışıyor. Düşük ücret, sosyal güvence sorununu çok yazmışım. Ancak onların iş sağlığı ve güvenliğini ne yazık ki düşünmüyoruz…

Her gün inşaatlardan düşen, elektriğe kapılan, göçük altında kalan, araçlarca ezilen, çeşitli iş kazalarında hayatlarını kaybeden, yaralan ve sakat kalan emekçileri duyuyor ve görüyoruz. Yitirdiklerimiz bizim evlatlarımızdır.

Henüz hayatının baharındaki bir gencin iş kazalarında ölmesi ve sakat kalması ne demek biliyor muyuz? Onu bir de ailesine ve sevenlerine sorunuz…

GEREKLİ TEDBİRLER ALINMALIDIR…

Batman’da şu aralar belki yüzlerce apartmanın inşaatı, ısı yalıtım çalışmaları vs söz konusu. Bugüne kadar kasklı ve botlu çalışan emekçi görmedim. Siz gördünüz mü?

Ülkemiz ve Batman’ımızdaki çok katlı binaların inşaat ve ısı yalıtım çalışmaları için kurulan iskelelere baktığımda ürperiyorum. O iskelelerin üzerinde hayatlarını hiçe sayarak çalışan emekçileri düşünmemiz gerekmez mi?

Ailelerine helal rızık, ekmek götürmek için hayatlarını hiçe sayan gençlerimizin iş sağlığı ve güvenliği için ne olur daha sıkı tedbirler alalım.

Yasalarda işyeri güvenliği için her türlü önlemler var; https://isgfrm.com/threads/insaat-islerinde-is-guvenligi-onlemleri.2131/

Ülkemizde bu kurallara uygun çalışmaların yapılmadığı bir gerçek. Acaba denetleyenlerin vicdanları rahat mı?

Emekçilerimiz bizim için, ülke ekonomisi için, ailelerini yaşatmak için çabalıyorlar. Onları yaşatmak, korumak gibi görevimiz var.

Herkesi ve özellikle ilgilileri emekçilerimizi düşünmeye, onların iş sağlığı ve güvenliği konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum. Rabbim emekçilerimizi korusun.