5 Ekim. Anlam ve önemi 5 Ekim’in Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlanmasıyla ilgilidir.

Çocukluğumda hoşuma giden en güzel söz; “Öğretmenim” ifadesiydi. O zamanın şartlarında, 6 yaşında ilkokula başladığımda okulun en küçük öğrencisiydim.

Benimle aynı sınıfı paylaşan bazı öğrencilerin bıyığı terlemişti. Çünkü köylerde, yeni yeni okullar hizmete açılıyordu.

Kız çocuklarının genel olarak okula gönderilmediği süreç olmuştu. Öğretmenlerimiz, köydeki okuma çağına gelen kız çocuklarının isimlerini bizden isterken, “Öğretmenim falan amcanın, filan dayının da kızları var” diyerek isim verdiğimiz için okul çıkışında kavgaya tutuşuyorduk…

Köyde büyüklerin de bu nedenle kavga ettiklerinin, öğretmenlerimizin aile büyükleriyle görüşerek, onları ikna etmeye çalıştıklarının tanığıyım...

****

Zamanla kız çocukları da okumaya başladı. Batman’da şu anda yüzlerce üniversite mezunu kız zorlu hayat mücadelesindeki yerini almıştır.

4 yıllık fakülteleri bitirip öğretmen olmaya hak kazanan, ancak yıllardır atanamayan sayısız bayan öğretmen gerçeğine üzüldüğümüz gündür bugün…

Evet, bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü. Google amcaya sorduğumuzda şunu görüyoruz:

“5 Ekim 1966’da dünya öğretmenlerinin belli başlı çatı örgütlerinin katkılarıyla öğretmenlerin okul ve toplum yaşamındaki önemini, statülerini, belli başlı temel sorunlarını ele alan bir belge kabul edildi.1994 yılında Birleşmiş Milletler, Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve ILO’nun tavsiye kararları üzerine bu belgenin kabul edildiği tarih olan 5 Ekim’i Dünya Öğretmenler Günü ilan etti. O gün bugündür 100’ü aşkın ülkede 5 Ekim, ‘Dünya Öğretmenler Günü’ olarak kabul edilir.”

****

Google amca yalan söylemez. Ancak diyeceksiniz ki bir de 24 Kasım Öğretmenler günü var, o da neyin nesi?

24 Kasımlarda yazdığım yazılarda sürekli bu mesele hakkında değerlendirmelerim olmuştur. Bir Yazar, bu meseleyi değerlendirirken, binlerce öğretmeni cezaevlerine gönderen, işkenceden geçiren, sürgün eden, dönemin en etkili öğretmenler örgütünü kapatan 12 Eylül rejiminin 24 Kasım'ı, 1981 yılında 'Öğretmenler Günü' olarak ilan etmesine, askeri rejimin kendilerine uygun gördüğü tarihi, çekilen onca acıya rağmen kabullenen öğretmenleri çok sert şekilde eleştirmişti.

Türkiye'deki öğretmenlerin, Avrupalı meslektaşlarından iki yüz saat daha fazla çalışmalarına rağmen çok daha düşük ücretler aldıklarını vurgulayan OECD Raporu’na atıf yapan aynı Yazar, buna tepkisiz kalan öğretmenlerin maaşlarının az olmasının son derece normal olduğunu ileri sürmekle kalmamış, daha ağır ifadelerle ithamda bulunarak eğitimcileri eleştirmişti.

ATANAMAYAN ÖĞRETMENLER!..

Değerli Okurlar, bugün öğretmenlerin hak ve hukuklarını savunurken, atanamayan öğretmenler sorunumuz gibi, kadrolu atamalar yerine ücret karşılığı görevlendirmeler konusunda da kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Yıllarca dirsek çürütüp atanmayı bekleyen öğretmenler yerine, ücret karşılığı görevlendirmelerle eğitim sistemini yürütenler, istiyorum ki adaleti gözetsinler.

Ücret karşılığı görevlendirmenin amacı az para ile işleri yürütmektir. Bunu adil bulmuyorum. Asgari ücret sınırlarında verilen ücret sosyal devlet ilkesiyle, altına imza attığımız uluslar arası sözleşmelerle, örneğin İLO Sözleşmesiyle de bağdaşmaz.

Sosyal güvencesi, emeklilik hakkı olmayan düşük ücret görevlendirmesi adil bir yöntem olamaz. Sendika ve konfederasyonların bu konuda sınıfta kaldıkları bir gerçektir. Ücret karşılığı öğretmen görevlendirmesi adaletsizliğine hayır diyorum.

Bakınız yüzlerce ücret karşılığı öğretmen görevlendirilmesi yapıldı. Tabi caizse yıllarca dirsek çürütmüş, mürekkep yalamış 4 yıllık üniversite mezunu öğretmenler asgari ücret sınırlarında ve hatta altında bir ücretle çalıştırılıyorlar…

Bu geçici görev için de izdiham yaşandı…

Binlerce öğretmen bu düşük ücretle sayılı aylar için çalışmak istedi. Ancak istihdam olanağını bulamadılar…

Bir kadrolu öğretmenin üçte biri kadar maaşla eğitimcilerin çalıştırılması oldukça düşündürücüdür…

Hükümetin ‘Adalet’ ismine gölge düşüren bu uygulamadan nice Ak Partililerin de rahatsız olduklarını biliyorum.

Öğretmenlerin çok düşük ücretle çalıştırılmalarına gerçekten üzülüyorum. Sesimizi Ankara’ya duyuramıyoruz…

Eğer sesimizi duyurabilseydik, ucunda risk olsa bile bunun adaletle bağdaşmadığını söyleyecektim…

“Eşit işe eşit ücret” uygulaması ile adaleti savunan bir hükümetin, ücret karşılığı öğretmenlerin haklarını gözetmesi gerekiyor. İlkeli olmaları için de bunu yapmalıdırlar.

Bu düşüncemi ilk kez dillendirmedim. Bir 5 Ekim’de daha, çok düşük ücretle eğitim hizmeti veren öğretmenlerin hakları için duyarlılık diliyorum.

Bu vesile ile eğitimcilerimize önem verilmesini diliyor, çocukluğumun en güzel ifadesi olan öğretmenlerimizin gününü kutluyorum.

(Not: Bu yazılarımdan bir derlemedir. Sorun devam ettiğinden daha güzel bir ülke ve gelecek için yeniden paylaşıyorum.