Dünden devam

Çocuk işçiliğine dikkat çeken yerel basındaki haber, kentimizdeki acı gerçekleri gözler önüne seren bir gelişmedir. Batman’da halkın ekseriyeti Kürd milliyetçiliği, muhafazakar ve dindar kimliğiyle biliniyor. Buna rağmen çocuk işçiliği konusundaki durumumuz içler acısıdır…

Yıllar önce çocuklarla ilgili bazı etkinlikler düzenleniyordu. Batman Kent Konseyi’nin Batman Barosu ve kentteki insan hakları savunucularıyla düzenlediği Çalıştay’a, Valilik de tam destek vermiş, dönemin bir Vali Yardımcısı da çalıştaya katılmıştı.

Yine Sayın Selim Toprak’ın, “Biz dünyayı çocuklardan ödünç aldık” slayt sunumu ve fotoğraf etkinliğini hatırlıyorum. Çocukların çektiği acıları, yoklukları, eziyetleri fotoğraf karelerine yansıtan Batman Fotoğraf Topluluğu üyesi Selim Toprak’ın, Kültür Merkezi konferans salonundaki etkinliği büyük ilgi görmüştü.

Ev et, hepimize önemli görevler düşüyor. Çocuklarını ağır işlerde çalıştıran bir toplumu kabullenemiyorum. Çocuk işçiliği konusu gündeme gelmişken, bu konudaki eleştirilerimi içeren yazılarımdan bir derleme ile katkı sunmak istiyorum. Önce yaz tatili ile ilgili değerlendirmemi sunayım:

HAYDİ ÖĞRENCİLER ÇALIŞMAYA!..

‘Geleceğimizin teminatı’ olarak gördüğümüz çocuklarımız zorlu bir öğretim yılı sonunda tatili hak etmiştiler şüphesiz. İyi güzel de çocuklarımızın gerçekten tatile çıktıklarına inanıyor musunuz? Yani üç ay boyunca istirahat edip, dinlenip, enerji depolayarak yeni öğretim yılına hazırlayacaklar öyle mi?

Maalesef hayatın acı gerçekleri karşımızda. Çocuklarımız, öğrencilerimiz okulu bitirir bitirmez çoğunlukla çalışma hayatına atılıyorlar…

Hayatın her alanında çalışan öğrenciler gerçeğini görüyoruz…

Tarlalarda, bahçelerde, mağazalarda, marketlerde çalışan öğrenciler gerçeğine gözlerimizi kapatabilir miyiz? Boyacılık yapan, çekirdek satan, sokaklarda hayatın ağır yükünü omuzlayan öğrencilerimiz değil mi?Sanmayın ki çocuklarımız yaz tatilinde dünyayı dolaşacaklar…

Akdeniz’in ve Ege’nin sıcak sularına, Karadeniz’in serin ormanlarına gidecek çocukların sayısını da bana sormayın, çünkü öyle yüksek rakam veremem…

Çocuklarımız önceden olduğu gibi zorlu yaşam koşullarına direnmek için çalışmaya koyulacaklar…

ELİ NASIRLI ÇOCUKLAR!..

Geçmiş yıllarda çalışan kız öğrencileri ile ilgili değerlendirmeler yaparken, ‘haydi kızlar çapaya’ diyordum.

Nedeni malumunuz; Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘haydi kızlar okula’ kampanyası vardı. Ağır yaşam koşulları nedeniyle kız çocuklarımızın tarlalarda çalışmak zorunda oldukları gerçeğinden yola çıkarak, ‘haydi kızlar okula’ kampanyasına atıfta bulunuyordum. Ne yazık ki günümüzde hem kız, hem de erkek öğrenciler çalışmak zorunda.

Batman’daki binlerce öğrencinin elinin şu anda nasır tuttuğunu yeminle söyleyebilirim…

Sahi eli nasırlı öğrenci gördünüz mü? Çocukların ağır çalışma koşullarını kim düzeltecek?

Uluslararası Çocuk Sözleşmesi’nin altına imza koymuş ülkeyiz. Ancak çocuklarımız en ağır koşullarda çalıştırılıyor ve bir şey yapamıyoruz…

Batman’da boyacılık yapan, simit vs. satan çocukları gördükçe yüreğim yanıyor…

Sabahtan akşama kadar ayakta dolaşıp bir şeyler satmaya çalışan veya ayakkabı boyayan çocukların eline geçen komik parayı biliyor muyuz? Anne ve babalarına birkaç kuruş daha fazla para götürmek isteyen bu çocukların öğle yemeklerinde ne yediklerini kaçımız biliyor?

Önceki gün akşam saatlerinde Turgut Özal Bulvarı’ndan geçen bir kamyon dikkatimi çekmişti. Kamyonun kasası tıklım tıklımdı. Çoğu çocuk onlarca kişi adeta istiflenmişti…

Ayakta seyahat eden çocukların yorgunluğu dikkatlerden kaçmıyordu…

Nasıl yorulmasınlar ki?

Sabahtan akşama kadar kızgın güneş altında çalışan o çocuklar, bizim ciğerparelerimizdi…

Marketlerde, mağazalarda, kaynakçılarda, marangozlarda çalışan küçük çocuklar gerçeği karşısında kahroluyorum…

Düşük ücretle ve sosyal güvencesiz çalıştırılan çocuklar hakkında bu köşede sayısız değerlendirmelerde bulundum. Kimse sesimi duymadı bile…

Gelişmiş ülkelerin çocukları tatillerini dünyayı gezerek geçiriyorlar. Anne ve babalarıyla birlikte dünyanın farklı ülkelerini gezen çocuklar gerçeğine bakarken, derin düşüncelere dalıyorum…

Yukarıda örnekler sunduğum benim kentimin, ülkemin çocuklarının günahı nedir diye düşünüyorum…

Sevgili çalışan öğrenciler, hakkınızı helal ediniz. Size tatil imkanı olan bir dünya yaratamadık. Bizi affediniz. Siz çok çalışınız ve geleceğimiz olunuz. ‘Haydi öğrenciler tatile’ diyeceğimiz güzel bir gelecek dileğimle…

Değerli Okurlar, Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamındaki bu iki günlük değerlendirmeyi yaptım. Tabi sorun sadece çalışan çocuklar sorunu değildir. Çocukların pek çok hakları konusunda duyarlı bir toplum olmalıyız. Dünkü yazımda ülkemizin altına imza attığı BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne atıf yapmıştım. Sözleşme girişini özetle bilginize sunmak istiyorum: “Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde, Birleşmiş Milletlerin, çocukların özel ilgi ve yardıma hakkı olduğunu ilân ettiğini anımsayarak,

Çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini kabul ederek,

Çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Antlaşmasında ilân edilen ülküler ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliğini göz önünde bulundurarak,

Çocuğa özel bir ilgi gösterme gerekliliğinin, 1924 tarihli, Cenevre Çocuk Hakları Bildirisinde ve 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler (27 Ocak 1995 tarihli ve 22184 sayılı Resmi Gazete’den aynen alınmıştır) Teşkilatı Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Hakları Bildirisinde belirtildiğini ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde (özellikle 23 ve 24 üncü maddelerinde) ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmede (özellikle 10 uncu maddesinde) ve çocukların esenliği ile ilgili uzman kuruluşların ve uluslararası örgütlerin kurucu ve ilgili belgelerinde tanındığını hatırda tutarak,

Çocuk Hakları Bildirisinde de belirtildiği gibi “çocuğun gerek bedensel gerek zihinsel bakımdan tam erginliğe ulaşmamış olması nedeniyle doğum sonrasında olduğu kadar, doğum öncesinde de uygun yasal korumayı da içeren özel güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğu” nu hatırda tutarak,

Çocuğun korunması ve uyumlu gelişmesi bakımından her halkın kendine özgü geleneklerinin ve kültürel değerlerinin taşıdığı önemi göz önünde tutarak,

Her ülkedeki, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların yaşama koşullarının iyileştirilmesi için uluslararası işbirliğinin taşıdığı önemin bilincinde olarak, aşağıdaki kurallar üzerinde anlaşmaya varmışlardır:

Madde 1: Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.

Madde 2: Taraf Devletler, bu Sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler.” (Çocuk Hakları Sözleşmesinin ilk iki maddesi)

Sözleşme maddeleri çok fazla. Hepsini bilgilerinize sunamıyorum. Çocukların haklarına duyarlı bir toplum olmamız temennisiyle, daha güzel bir dünya özlemimle tüm dünya çocuklarına mutluluklar diliyorum.