*Türkiye’de petrolcülüğün ilk arama bölgesi olan Maymune Boğazı’nda 1940 ila 1952 yıllarına tanıklık yapan ve petrol kentinde ‘yaşayan tarih’ olarak bilinen Süleyman Özdemir, Batman’ın eski günlerine ışık tutuyor: “İlkokulu okumak için trenle Maden’e gittiğimde Batman ovasında sadece bir gar vardı, bir de istasyon…”

*Çocukluğu ve gençliği petrol kentinde geçen Batman’ın ilk diş hekimlerinden Ali Dinç Kayhan’ın babası Ahmet Kayhan, 1941 ila 1950 yılları arasında ‘İluh’un Nahiye Müdürü idi. İluh’taki Tepebaşı Mahallesi ile ikinci caddedeki evlerinde nostalji yaşayan Diş Hekimi Kayhan: “Petrol kasabası bizim için bir rüyaydı. En güzel yıllarımız burada geçti” diyor…

O KONAĞIN DİLİ OLSA DA…
1941 Yılında Maymune boğazındaki Raman konağının bir diğer adı MTA’nın Merkez kampıydı.

O konakta neler yoktu ki?

Raman Konağının arka kısmında havuzlu bahçe vardı.

O bahçede dönemin petrolcüleri yemek masasında bir araya gelirlerdi ve günün yorgunluğunu atarlardı.

İkinci Dünya savaşı sonrası ABD malı jipler revaçtaydı.

Raman merkez kampında da bu jiplerden birkaçı vardı.

O tarihi ‘Raman Konağı’nın dününü en iyi bilenlerden biri de bu şehrin ‘yaşayan tarihi’ konumundaki Süleyman Özdemir’dir.

Merhum babası Halil Özdemir’in o dönemin petrolcülerine her türlü imkanı tanıdığını anlatıyor Özdemir:

“Maymune Boğazındaki Raman konağını çok iyi hatırlıyorum. O dönemlerde 6 yaşındaydım. Pilot rafineri Batman’a taşındığında 13 yaşına gelmiştim. Köyümüz, ilk rafineriyle iç içe sayılırdı. Petrolcülerin merkez kampına yakın bir mesafedeydik. İdari Amir Selahattin Özkan arada bir atına biner, Kurt köpeğiyle köyümüze gelir, merhum babamla sohbet ederdi. Dönemin petrolcüleri ile suyumuz bir sayılırdı. O zamanlar ne televizyon ne elektrik ne de cep telefonu vardı. Sıkıntılar boldu ama mutlu sayılırdık.”

“MAYMUNE BOĞAZI ŞENDİ”
İki dağın arasındaki Maymune boğazı bir zamanlar ünlü petrolcülerin meskeniydi. Türkiye’de petrolcülükte ihtisas yapanlar buraya gönderilirdi.

Maymune Boğazında açılan ilk kuyudan ‘petrol’ çıkınca dönemin petrolcüleri tecrübe edinmek için günde 3 bin ton kapasiteli bu küçük rafineride staj görmüşlerdi.

Raman’dan çıkan petrolü işlemek için Maymune boğazında yabancı bir mühendis, önce iki kazandan ibaret bir hurda tesisi Raman Dağı eteğindeki Maymune boğazına kuruyor. Polonyalı mühendis Mankiyevic yönetimindeki ilk petrolcülerden Şemsi Ağar, Oğuz Avdan, Cemil Kaptan, Mustafa Can ve diğer petrolcüler, daha sonra o küçük rafineriyi Batman’a taşıyıp ‘Pilot Rafineri’yi hayata geçiriyor.

İşte o günlere tanıklık yapan simalardan biri de Süleyman Özdemir’dir.

Bakın Özdemir, o yokluk günleri nasıl anlatıyor:
“O dönemler sıkıntılar büyüktü. Ulaşım en büyük meseleydi. Eğer jipler olmasaydı, petrolcüler ulaşımda büyük sorun yaşardı. İlk petrolcülere babam ve ailemizin ileri gelenleri büyük kolaylık sağlamıştı. Teknolojinin ‘T’si yoktu. Sondaj kulelerinde ucu çiviye benzer darbeli sondaj makineleri vardı. Petrolcüler ilkel imkanlarla çalışırlardı. Raman konağında dönemin petrolcülerine her türlü imkan sağlanmıştı. Türkiye’nin ilk petrolcüleri bu konakta kalıyordu. Biz çocuktuk ama o günleri de hatırlıyoruz. Merkez kampta kalanlar mühendis ve teknik elemanlardı. Diğer işçiler ise İluh ve çevresindeki yerleşim birimlerinden gelenlerdi.”

“BATMAN YOKTU”
İlkokulu okumak için Elazığ-Maden’e trenle gittiğinde Batman ovasında bir DDY istasyonu ile 14 Haneli İluh köyünü hatırladığını da anlatıyor Süleyman Özdemir:
“Batman 60’lı yıllardan sonra hızla büyüdü. Okumaya gitmek için Maden’e gittiğimde karşımda 14 haneli İluh köyü vardı. Batman yoktu, her taraf çöl ve sazlıktı. 1,5 yıl süreyle eğitimi gördüğüm Maden’den tekrar Batman’a döndüm. 1955 Yılında rafineri Maymune Boğazından Batman’a getirilince artık yeni bir şehrin temeli de atılıyordu. Batman’ın bugünlere geleceğini kimse kestiremiyordu. O yıllarda yokluk çoktu ama rahatlık ve huzur vardı. Bazen eski günlere dalıp dalıp gidiyorum. Küçük bir rafinerinin, Batman’ı yarım milyonluk şehre nasıl dönüştürdüğünün belki de tek tanıklarındanım. O eski arkadaşlarımın çoğu şimdi aramızda yok…”

BABASI NAHİYE MÜDÜRÜYDÜ

Ali Dinç Kayhan, Batman’ın ilk Diş Hekimlerinden.

1977-1995 yılları arasında Batman’da Diş Hekimliği yapan Ali Dinç Kayhan, şimdilerde İstanbul Göztepe’de oturuyor. İluh’un ilk Nahiye Müdürü olan babası merhum Ahmet Kayhan’ın mezarını ziyaret için de Kayhan, hemen her yıl Batman’ın yolunu tutuyor.

Hafta sonu ikinci cadde ile Gök Taksi arasında kuzeni eski eczacı Burhan Kayhan’la nostalji yaparken karşılaştık Ali Dinç Kayhan’la.

69 Yaşındaki Ali Dinç Kayhan, ikinci caddedeki eski evlerinin önünde hatıra fotoğrafı da çektirmeden ayrılmadı. Eski günlere giderken gözleri yaşaran Kayhan, İluh nahiyesi ile Batman’ın ilçe yıllarını anlattı;

“Ne güzel yıllardı. Çocukluğumuz ile gençliğimizin en güzel dönemi burada geçti. Babam 1941 ile 1950 yılına kadar İluh’un Nahiye Müdürü idi. Sonrasında Beşpınar-Kurtalan (Arenze) de Müdürlük yaptı. Emekli olduktan sonra 1968 yılına kadar TPAO Batman Bölge Müdürlüğü’nde de personel bölümünde çalıştı.”

“İKİNCİ CADDE’DEKİ EVİMİZİ UNUTAMIYORUM”
Şimdilerde bir bölümü lokanta, bir bölümü işyerine dönüşen iki katlı eski evlerinin önlerinde hatıra fotoğraf çeken Ali Dinç Kayhan, o günlerini anlattı;

“Evimizin az ötesinde Kaymakamlık binası vardı. Bu gördüğünüz eski Çarşı merkezi top oynadığımız sahalardı. Kavak ağaçları Mardin-Savur’dan gelirdi, alanlarda istiflenip kerpiçten evlerin damlarında kullanılırdı. Eskiden buzdolapları yoktu. Buz satan işyerleri vardı. 1972 yılına kadar ikinci cadde de 200 numaralı ev bizimdi. Babam bu evde vefat etti. Batman’ın eski mezarlığında defin ettik. Ailemizin bazı fertleri de bu mezarlıkta kalıyor. Batman, büyümeden güzel bir kentti. Bir grup arkadaşımız vardı. Top oynardık, sonrasında da Batman çayında yüzmeye giderdik. Eski Batman o kadar güzeldi ki anlatamam. O günlere özlem duyuyorum. İstanbul’dan her gelişten önce İluh tepesi ile ikinci caddenin havasını soluyorum. Belki o eski yılları yaşarım diye…”

Batman’ın dününü bizlere anlatan iki simanın görüşlerini okurlarımızla paylaşmayı bir görev bildik…

Kalın sağlıcakla…