Ormanlar arasında bir gürültü, bir bağırıp çağırma başlar. Büyük ağaçlar:
“Ne oluyor yahu? Neden bağırıyorsunuz?” diye sorarlar, küçükler:
“Adamın biri elinde bir demirle ormanı kesip geliyor” derler. Büyük ağaçlar:
“Korkmayın çocuklar, korkmayın… İyi baktınız mı? Bizden bir şey var mı adamın elinde?” diye sorarlar. Küçük ağaçlar:
“Var efendim var! Adamın elindeki kesici aletin sapı bizden” diye cevap verirler. O zaman büyük ağaçları bir korku kaplar:
“Şimdi korkun işte! Eğer bizden birisi varsa aralarında işte o zaman korkun…”
Ağacın kurdu içinde olur.
****
Konfüçyüs’e, ülkesinde yüce hekim var mı diye sorarlar. Konfüçyüs:
“Şu dağın ardındaki hekim, hastaları görür görmez sorunlarının ne olduğunu anlar.”
Soranlardan biri:
“Bu durumda, ülkenin en yüce hekimi odur herhalde”
“Hayır” diye yanıtlar Konfüçyüs. “Ondan daha yücesi, öbür dağın ardında oturur. O, verdiği ilaçlarla en ağır hastaları bile yataktan kaldırır.”
“Bu durumda ülkenin en yüce hekimi o olmalıdır” diye sorulunca da Konfüçyüs:
“Hayır, iki köy ötedeki hekim en yücedir; çünkü o insanlara hasta olmamanın yollarını gösterir” diye cevaplar.
Yaşamın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermeyin. Bir yol biterken yenisi başlar. Problemler kısa vadeli çözümlerle bitmez. Balık vermek yerine, balık tutmayı öğretmeli…
****
Ulu bir kavak ağacının yanında bir sarmaşık filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe sarmaşık kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
“Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?”
“On yılda”
On yılda mı? diye gülmüş ve kasılarak yapraklarını sallamış sarmaşık.
“Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim, bak!”
“Doğru” demiş ağaç, “doğru.”
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında sarmaşık önce üşümeye sonra yapraklarını dökmeye başlamış. Soğuklar artıkça da aşağıya doğru iyice süzülmüş.
Sormuş endişeyle kavağa:
“Neler oluyor bana ağaç?”
“Ölüyorsun” demiş, kavak.
“Niçin?”
“Niçin olacak. Benim on yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için.”
Yükselirken gördüklerinize iyi davranın, inerken de onlarla karşılaşacaksınız. Büyümek zaman ister, emek ister.