Yaklaşık on iki yıl önce kentimiz çok büyük bir sel felaketi yaşamıştı.

2006 yılı 1 Kasım gecesi İluh Deresi taşmış, büyük bir sel felaketi ile sarsılmıştık.

12 mahalleyi etkileyen bir felaketti. Özellikle 8 mahalle çok büyük zarar görmüş, çamur ve taşkın sel sularıyla dolan binlerce evde kıyametler kopmuştu…

O gece Batman Barajı’nın yıkıldığı şayiası nedeniyle halk büyük korkuya kapılmıştı…

Sel felaketinin yıldönümünde üç gün boyunca mesele hakkında değerlendirme yaptım. Ayrıntılarını köşemde okuyabilirsiniz. http://www.batmancagdas.com/felaketten-dersler-cikarmamiz-gerekmez-mi-1-makale,13050.html

****

Geçtiğimiz gün Diyarbakır’da bir barajın kapağının kopması nedeniyle taşkın sular için yapılan bazı ilçelerin uyarılması, kimi köylerin boşaltılması ile ilgili haberi okuduğumda, hemen 2006 yılında kentimizdeki sel felaketini hatırlamıştım…

Diyarbakır Valiliği’nin açıklamasında, suların dört saat sonra kente ulaşacağı bilgisine yer verilmişti…

Tedbir amaçlı ve kesinlikle acil yapılması gereken uyarılardı.

Dicle’ye yakın sayısız yerleşim yerlerindeki halkın, hayvanlarıyla birlikte yüksek yerlere çıkmaları için yapılan anonsların, ne büyük korkulara neden olabileceğini varın siz düşünün…

Batman’ın İluh Deresi çevresindeki mahallelerde ikamet eden vatandaşlarımız, suların derenin yukarısından geldiğini görmelerine rağmen, Batman Barajı’nın patladığı yalanına inanmaları gerçeğini hatırlayalım…

O gece barajın patladığına inanan sayısız kişiye, ‘Madem Batman Barajı patlamış, taşkın sel suları neden Batman Çayı tarafından değil de, Raman Dağı cihetinden kentin ve mahallelerin üzerine geliyor?’ diye sorular sorulmuştu, buna rağmen korkuya kapılanlar ikna edilememişti.

Diyarbakır’a bağlı, Dicle Nehrine çok yakın yerleşim yerlerinde, halka; ‘barajın sadece bir kapağı kazara koptu, 4 saat sonra sel suları Diyarbakır’a yetişecek. Olası tehditler için hayvanlarınızı da alarak yüksek yerlere kaçın’ diye resmi olarak anonslar yapılırsa, acaba buna inanan çıkar mıydı?

İstediğiniz kadar bu anonsu ve uyarıyı yapın, nehir kenarında paniğe kapılan halk, kesinlikle barajın patladığına inanmıştır ve edindiğimiz bilgilere göre zaten bu düşünce nedeniyle korku ve panik yaşanmıştı…

****

KRALKIZI DEĞİL, DİCLE BARAJI…

Böylesi durumlarda her zaman bilgi kirliliği yaşanıyor. Diyarbakır’daki son baraj meselesinde de bilgi kirliliği tavan yapmıştı…

Dicle Barajı, Kralkızı Barajından gelen suları da havzasında toplamasına rağmen, yalan haberlere tanık olduk.

Diyarbakır Valiliği, resmi açıklamasında açıkça, ‘Dicle Barajı’ndaki kazaya dikkat çekmesine karşın, yaygın/ulusal medyada, ‘Kralkızı Barajı’ diye haberlere yer veriyordu.

Diyarbakır Valiliği açıklaması şöyleydi: “Dicle Nehri üzerinde sulama, içme suyu ve enerji amaçlı inşa edilen ve 2000 yılından beri işletmede olan Dicle Barajında son günlerde aralıksız ve mevsim normallerinin üzerinde yağan yağışlar nedeniyle rezervuarda su seviyesi hızla yükselmiştir. Seviye yükselmesini kontrol altına almak gayesiyle üç adet olan Baraj dolusavak kapaklarından bir adetinin açılması çalışması esnasında 13.12.2018 tarihinde saat 18:30 sularında radyal kapak kazaen yerinden kopmuştur. Bunun neticesinde barajdan yaklaşık 1600 m3/sn su, bu kapaktan doğal Nehir yatağına doğru boşalmaktadır. Bu durum Dicle nehri yatağında mevcut seviyenin üzerinde üç veya dört metre daha fazla su yükselmesine ve Nehir yatağındaki suyun genişleyerek akmasına sebep olacağından ve il merkezine yaklaşık 4 saat içerisinde ulaşması beklendiğinden, Nehir yatağı kenarında can, mal ve hayati tehlikeye meydan vermemek için Eğil, Yenişehir, Sur, Çınar ve Bismil ilçelerimizin sınırları içerisinde ve il merkezinde Dicle Nehri yatağına komşu ve yakın olan yerleşim yerlerinde yaşayan ve bu güzergahları kullanan tüm vatandaşlarımızın Nehir yatağından uzak durmaları ve daha dikkatli olmaları hususu; Kamuoyunun bilgilerine saygı ile duyurulur.”

Bu resmi açıklamaya rağmen, genellikle bütün yaygın medya, yerel ve ulusal denilen basın, ‘Kralkızı Barajı’ndaki bir kapak kazara koptu’ diye haber yayımlıyordu…

Google arama motorunda ‘baraj kapağı koptu’ diye yazdığımda, Kralkızı Barajının adı geçiyordu. Haberler tavan yapmıştı…

Diyarbakır DSİ Bölge Müdür Yardımcısı, hemşerimiz (eski DSİ Batman şube müdürümüz)Sayın Veysi Kanat’ı telefonla arayıp, bilgi istedim. “Kralkızı değil, Dicle Barajı” deyince, bilgi kirliliği ile ilgili sosyal medyada bir paylaşım yaptım.

****

Evet, İluh Deresi örneğini verme nedenim şudur, doğa hataları affetmez. Siz derelerin yatağını iskana açar, binlerce ev inşa ederseniz, doğa hataları affetmez, sel olup mahalleleri vuracaktır ve vurmuştur…

Siz kalkıp yüzlerce derenin taşkın sularını inşa ettiğiniz devasa barajlarda hapsedecek olur ve bunun için gereken tedbirlerde bir hata yaparsanız, felaket kaçınılmaz olacaktır ve Diyarbakır örneğinde olduğu gibi olmuştur…

Rabbim, doğayı serbest bırakmıştır. İnsanoğlu, doğaya zarar verdiğinde, kendi hatalarının karşılığını alacaktır. İşte bunun kanıtı olan ayet:

“İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde bozulma meydana geldi. Neticede (Allah), yaptıklarının (kötü sonuçlarından) bir kısmını kendilerine tattıracaktır; umulur ki (yol yakınken) dönerler.” (Rum Suresi 41. Ayet)

Can kayıplarının yaşanmadığı Diyarbakır Dicle Barajı ile ilgili başka da söyleyecek sözlerim olduğundan, inşallah yarın ki yazımda da farklı değerlendirmelerim olacaktır.

Devamı yarın