Bu kentin hemen yanı başında devasa büyüklükte bir Foseptik çukur ister misiniz?

Ben istemem…

Yıllardır bunun için ısrarla uyarılarda da bulunuyorum…

Ne yazık ki dikkate alınmıyorum… Ne yazık ki sesimi duyanlar yok…

Ne yazık ki toplumumuz bazı acı gerçeklerin farkında değil…

Ne yazık ki başka perdeler araya girip, uyarılarımı ters algılayanlar bile oluyor…

lll

Neden mi söz ediyorum?Önce ifademe açıklık getireyim…

‘Foseptik çukur’ nedir bilir misiniz?

Google arama motorunda sorguladım, işte genel bilgi: “Foseptik çukuru nedir? Lağım çukuru ya da foseptik çukur olarak bilinen bu çukurlar, lağım şebekesinin bulunmadığı yerlerde sağlık koşullarına uygun olarak yer altında inşa edilmiş özel pis su depolarına verilen isimdir.

Bu depolar dolduğu zaman vidanjör denilen pompalarla lağım (atık) çekilir ve uygun bir yere taşınıp dökülür.

Foseptik çukurlar genelde nüfusun az olduğu kırsalda kesimlerdeki mezra ve köylerde görülür. Ayrıca yazlık bölgelerde denizin kirlenmemesi amacıyla foseptik sistemi kullanılmaktadır.

Kasaba, ilçe ve şehirlerde foseptik çukurların yerini kanalizasyon şebekesi alır. Kanalizasyon şebekesi, foseptik çukurlara oranla çok daha sağlıklıdır.”

lll

Evet, görüldüğü gibi lağım şebekesinin olmadığı yerlerde evsel atıkların, pis suların depolandığı yere foseptik çukur deniliyor.

Peki, benim bahsettiğim devasa foseptik çukur nedir?

Ona açıklık getireyim.

Ancak artık tartışmalar geride kaldı. Çünkü Ilısu Barajı su tutma aşamasına gelmiştir… Bazılarına göre 15 Haziran 2018 tarihinden beri su tutulmaktadır. Bu bilgiyi teyit edemedim. Şimdi foseptik çukur meselesine geleyim. Eğer mevcut haliyle Dicle’nin önünü tıkar, su tutulursa, hemen yanıbaşımızda devasa bir foseptik çukur oluşacak demektir…

Yani, Ilısu Barajı Gölü, devasa bir foseptik çukur olacaktır…

Bunun aksini ileri süren herkesle (Bilim insanları, yazarlar, uzmanlar, akademisyenler, Proflar vs) bu konuyu tartışmaya ve tezimi savunmaya hazırım…

Beni yalanlasınlar, yazı yazmayı da bırakıp, kent merkezinde eşek gibi anıracağım…

Dediklerim doğruysa, o karşıma çıkacakları anırmaya davet edeceğim.

Ancak anırmaları bana

bir şey kazandırmaz…

Aslında bir tez değil savunduklarım, gerçeğin kendisidir…

lll

Nasıl mı?

Bakınız, bu köşede yıllardır uyarıyorum; Batman, Diyarbakır, Bismil, Silvan, Sason, Kozluk, İkiköprü ve Beşiri’nin atıksuları (Evsel lağım suları-çok affedersiniz bokları) olduğu gibi Dicle’ye boca ediliyor…

Yıllarca Atık arıtma tesislerini savundum.

En son Diyarbakır ve Batman’ın Atıksu Arıtma Sistemleri kuruldu. Ancak bu iki kentin lağım suları, evsel atıkları sadece fiziksel arıtmadan geçiriliyor… Yıllar önce başvurum üzerine Sağlık Müdürlüğü, Hasankeyf önündeki suda Coli Basili ölçümü yaptı.

Değerler o kadar yüksekti ki ölçüm cihazları yetersiz kaldı…

İnsan dışkısından oluşan Coli Basili, insan sağlığı için büyük tehdittir. Bunu kamuoyuna açıkladım, dinleyen olmadı…

Yukarıda isimlerini verdiğim yerleşim yerlerinin tüm lağımları arıtmasız Dicle’ye bırakılmaya devam ediyor…

Dicle özgürce ülkemiz dışına akıp dururken bile arıtmayı savundum.

Barajda su tutulursa, bütün atıklar o devasa gölde toplanacaktır…

Alın size devasa bir foseptik çukuru…

Yukarıda örneği verilen pompalarla da bu çukurda biriken atıkları başka yerlere taşımak asla mümkün olmayacaktır…

lll

Şu halde soruyorum; dev bir foseptik çukuru onaylıyor musunuz?

Ben bütün gücümle buna karşı çıkacağım…

Ilısu için katrilyonlar harcandı. Artık baraj projesine karşı çıkmak, doğru olsa bile doğruyu dillendirmenin zamanı değil.

Bari arıtma sistemi için de bir miktar ödenek ayırın…

Ilısu Barajı’nın dev bir foseptik çukur olmasını engelleyin…

Bu yasaların da gereğidir…

Nüfusu 100 bini aşan belediyeler kentin atıksularını kimyasal, biyolojik ve fiziksel arıtmadan geçirmek zorundadırlar…

Zira 2014 yılından bu yana örneğin Batman ve Diyarbakır’ın biyolojik, fiziksel ve kimyasal arıtmaya geçmemesi nedeniyle belediyelere ceza kesiliyor…

Söz konusu olan 100 bin nüfus değil, sadece Diyarbakır’ın nüfusu 2 milyon civarındadır…

Arıtma sistemleri kurulmadan su tutulması, halk sağlığına indirilmiş darbe olacaktır…

Yazıktır, günahtır…