Hayatın her alanında sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Özellikle kentimiz gerçeğine baktığımda pek çok sıkıntıyı tespit edebiliyorum.

Neden sıkıntı yaşıyoruz?

Hayatın pek çok alanındaki sorunların temel nedenine kafa yoruyor muyuz? Bunu irdelemek istiyorum.

Değerli Okurlar, hayatın her alanında sorunlarla karşılaşıyor, önemli sıkıntılar yaşıyoruz. Toplumumuzun sağlığını, güvenliğini ve geleceğini ilgilendiren her sorunun temelinde ‘sorumsuzluk’ ve ‘ihmaller’ olduğu gerçeğine inanıyorum…

Beşeri yasalar bile örneğin kentlerde topluca yaşayan insanların rahatı için bazı kurallar, kaideler getirmiştir.

Yasalar, yönetmelikler tamamen daha sorunsuz bir yaşam için oluşturulmuştur.

Yasa ve yönetmelikler doğrultusunda görev yapan ve bunun için devletten ücret alan kamudaki yöneticilerin topluma karşı sorumlulukları vardır.

Bu sorumluluklarını yerine getirirken sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri bir zorunluluktur…

Sıkıntılarla karşılaşmamızın en büyük nedeni gerekli denetimlerin yapılmamasıdır. Denetleyen kuruluşlar eğer görevlerini yasa ve yönetmeliklerin belirlediği şekilde yerine getirecek olursa, hiç şüpheniz olmasın bu kadar devasa sorunlarla karşılaşmayacaktık…

Bu kentin kırsalındaki petrol sahalarından kaynaklı olarak yıllarca önemli sorunlarla karşılaştık. Petrol sahalarından kaynaklı olarak derelerimizde tehlikeli atıkları görüntüledik. Bir avuç duyarlı çevreci toplum ve çevre sağlığını tehdit eden, doğaya zarar veren tehlikeli atıkları görüntüleyip kamuoyu baskısı yaptıktan sonra ancak denetleyici kuruluşların harekete geçmiştir. Bu konuda o kadar çok somut ve belgeli örnekler verebilirim ki…

Tehlikeli atıkların bertarafı konusunda denetleyiciler ne kadar etkin görev yaptılar?

TPAO’nun Raman (Doğu Raman) sahasındaki atıklarını görüntüleyip kamuoyunun gündemine taşımamızın üzerinden iki yılı aşkın zaman geçti. Dicle Nehrine doğru derelerde akan ham petrol ve atıklarını fotoğraflarla belgeleyip, kamera görüntüleri ile tespit ettik. Sorunu yargıya taşıdık. Yargı artık denetleme görevine sahiptir. Neden aradan geçen epey zamana rağmen kararını vermiyor?

TEHLİKELİ ATIKLARIN BERTARAFI SORUNU…

TPAO’nun ‘Yarıkkaya Petrol Sahası’nı duydunuz mu?

Şayet düzenli okurlarım iseniz, burada gündeme getirdiğim için bilmelisiniz. Kozluk kırsalında bulunan bir petrol sahasının ismidir Yarıkkaya…

Şelmo,

Dodan,

Svilanka,

Batı Raman,

Garzan…

Yıllardır haklarında yazılar yazdığım, yorumlar yaptığım petrol sahalarıdır. Yarıkkaya da bunlar gibi önemli bir petrol sahasıdır.

Birkaç yıl önce köylülerin şikayeti üzerine alanı gezmiş ve çevreyi tehdit eden bazı sorunları yerinde tespit edip belgelemiştim. Elinde kalem olan ve topluma karşı vazifelerini yerine getirmeye çalışan sorumlu bir vatandaş olarak (Yine bu bilinçle hareketle bir sivil toplum örgütü yöneticisi olarak) ilgilileri uyarmıştım.

Petrol arama çalışmaları sırasında ortaya çıkan drenaj suları, çamurlar, kısacası tehlikeli atıkların uygun şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor. ‘Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ gereği TPAO veya petrol arayan kuruluşların çalıştıkları alanda etkin tedbirler almaları bir zorunluluktur.

Batman’daki bütün petrol sahalarında ortaya çıkan tehlikeli atık suların bertarafı sadece bir kuyuda yapılmaktadır. Meymuniye Boğazı’na hakim Raman Dağı’ndaki bu kuyuya geri enjekte edilen atıklar ancak zararsız hale gelebilmektedir.

Tarafıma ulaşan bazı bilgi ve duyumlar nedeniyle denetleme ile ilgili bu yazıyı yazıyorum. Onay almış tek kuyunun denetiminin yapılmadığı, petrol sahalarında ortaya çıkan tehlikeli atıkların tankerlerle söz konusu kuyuya taşınması, bunun izlenmesi, denetim ve kayıt altına altına alınması…

Bütün bu iş ve işlemlerde ilgili yönetmeliğin gereğinin yerine getirilmesi gerekiyor. Tehlikeli atıkların yerin en az 2 bin 200 metre derinliğine enjekte edilmesi, yer altı su kaynaklarımızın kirlenmemesi için bir zorunluluktur. Bu kuyuya götürülen atıkların kayıtları, tonajları, taşıyıcı tankerin plakası vs kayıt altına alınıyor mu?

Bu konularda gereken denetimler yapılıyor mu? Toplum sağlığı için bu konuda bir açıklama yapılmasında fayda görüyorum. İlgili kurum bu açıklamayı yapmıyorsa, denetleyicilerin bu konuda bilgilendirme yapmalarını, içimizin rahat olması açısından talep ediyorum.

Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ile ilgili bilgiye bakalım: “Zararlı ve tehlikeli atıkları ‘patlayıcı, parlayıcı, kendiliğinden yanmaya müsait, oksitleyici, organik peroksit içerikli, zehirli korozif, hava ve su ile temasında toksik gaz bırakan, toksik ve ekotoksik özellik ta şıyan ve Çevre ve Orman Bakanlığınca tehlikeli ve zararlı atık olduğu onaylanan atıklar’ olarak tanımlamıştır. Canlılara, malzemelere, çevreye zarar verebilecek her türden maddeye ‘tehlikeli ve zararlı’ madde adı verilir. Tehlikelilik ve zararlılık madde miktarına, temas edilen zamana, türe, miktara ve diğer maddelerin varlığına göre yorumlanacak bir kavramdır. Tehlikeli atıklar; bileşiminde insan sağlığı ve çevre için tehlikeli olan ve zararlılık potansiyeli taşıyan maddeleri içeren, maden ve petrol üretiminden, tarımdan, endüstriden, evsel faaliyetlerden, arıtılmış veya arıtılmamış çamurlardan kaynaklanan atıklardır. Tehlikeli atıklar, katı atıklarla birlikte bertaraf edilemedikleri gibi normal şehir çöplüklerinde de bertaraf edilemezler. Bu atıklar toksik, kanserojen maddeler ihtiva ettiklerinden mutasyona sebep olabilen zararlı atıklardır.”

Evet, hayatın her alanında sorunlarla karşılaşıyoruz. Sorunları asgariye indirmenin yolu, denetleyicilerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesinden, görevlerini yapmalarından geçer. Yediğimiz ve içtiklerimizin güvenliği denetleyicilere bağlıdır. Gerekli denetimler yapılmadığı zaman yığınla sorunla karşılaşırız. Onlara da inşallah ileride değineceğiz. Tehlikeli atıklar konulu uyarımıza duyarlılık gösterilmesi dileğimle.