23 Haziran Pazar günü yığınlar İstanbul seçim sonuçlarıyla ilgilenirken, Batman Çayında iki kardeşin boğulma haberleri gelmişti. Seçim sonuçlarıyla ilgilenme yerine haberle ilgilendim, yalan olması için dua ettim…

Ne yazık ki Batman’da her yıl sıcaklar etkili olmaya başladığında nice gençlerimizi kurban veriyoruz.

Sanki değişmeyen bir alın yazısı, bir kadermiş gibi Dicle Nehri, her yıl aynı anda birden fazla ciğerparemizi bizlerden alıyor…

Pazar günü yine iki kardeşin haberiyle sarsıldık…

Nereli oldukları hiç önemli değildi. İki kardeşin boğulma haberini duyduğumda yüreğimde bir acı/sızı hissettim.

Aile fertlerinin yaşadığı büyük acıyı düşünerek, kederlendim…

Yıllardır yazıyorum, uyarıyorum, bakış açımı kamuoyuna arz ediyorum. Boğulma vakalarının ‘kader’ olarak yorumlanması ve gereken tedbirlerin alınmamasına isyan ediyorum…

**

**

BASININ UYARILARI DİKKATE ALINMALI…

Gazetemiz dahil, yerel basında ‘Dalgıç Ekibi’ ile ilgili haberler yer aldı.

Dalgıç ekibi çare değildir. Kent merkezinde hazır kıtada olsalar bile, boğulan insanlara bir yardımları dokunamaz.

Ancak uzun süre boyunca cenazelerin bulunmaması cihetiyle bu kent için bir zorunluluktur…

Dört tarafı çay ve nehirlerle, barajlarla kuşatılmış 500 bin nüfuslu bir kentte, Dalgıç Ekibinin bulunmaması, suda boğulan ve kaybolanların aranması için Bitlis ve Van’dan ekiplerin gelmelerinin beklenmesi kabul edilemez bir eksikliktir…

Resmi prosedörü bilemem ama AFAD Müdürlüğü’nün olduğu bir kentte, bu ekibin bulunması gerekirdi diye düşünüyorum.

Gazetemizin konu ile ilgili haberine bakalım: “Hafta sonu Batman Çayı kıyısında Sinan ve Serhat Şanlı kardeşlerin boğulma vakası kentte üzüntü yaratırken, dalgıç ekibi eksikliği bir kez daha tepki topladı. İki kardeşin cansız bedeni 7 saat sonra Bitlis ve Van’dan gelen dalgıç ekibinin çalışmasıyla sudan çıkarılabildi. Geçtiğimiz yıllarda AFAD’tan boğulma vakalarına yönelik arama çalışmaları yetkisinin alınmasıyla Batman’da dalgıç ekibi dağıtıldı. Batman ve çevresindeki akarsulardaki boğulma vakalarına talep üzerine Bitlis ve Van’dan su altı dalgıçları müdahale ediyor. Batman’da dalgıç ekibinin oluşturulması gerektiğini belirten vatandaşlar: ‘Her yıl Batman Çayı ve diğer akarsularda onlarca boğulma vakası yaşanıyor. Vakalara müdahaleler için saatlerce bekleniyor. Batman’da bazı kurumlar bünyesinde dalgıç ekibi oluşturulabilir. 600 Bin nüfuslu bir şehirde dalgıç ekibinin bulunmaması büyük bir eksikliktir’ dediler.”

**

**

Benzer haberleri başka meslektaşlarımız da yapmıştı.

Ailelerin saatlerce cenaze araması ne demek?

Onların yaşadıkları acıyı hissedebiliyor muyuz?

Yerel basınımız, halkın gören gözü, işiten kulağı ve konuşan dilidir…

Dalgıç Ekibi talebi halktan geliyor. O nedenle bu talebin mutlaka ciddiye alınması gerektiğine inanıyorum.

Batman’da dalgıç ekibi varmış, sonradan dağıtılmış…

Bunun gerekçesi nedir, bilmek isterim.

Batman’ın Bitlis’ten neyi eksik?

Bu kentin sahipsizliği pek çok konuda kendini gösteriyor. Bir de dalgıç ekibi ile sahipsizliğimizden söz edilmesin lütfen…

**

**

Evet, bu kentin Dalgıç Ekibi olmalı. Ancak ifade ettiğim gibi bu ilk kurtarma için değildir.

Bizlere düşen boğulmaları önlemektir…

Dicle hata affetmez. Henüz 13 ve 19 yaşlarındaki Hüsnü ve Serhat Şanlı’ya kıydı acımadan. Acılı babanın feryadını okudunuz; “İki fidanımı kaybettim, başka canlar gitmesin.”

Bunun için duyarlılık gerek. Yüzme bilmeyenler su kenarlarına 5 metre bile yaklaşmamalıdırlar…

Bir toplumsal bilinç oluşmalıdır.

Nedeni gayet açık; dört yanımız akarsularla çevrili. Batman, Garzan çayları, Dicle nehri yıllardır can alıyor…

Her yaz günlerinde gün geçmiyor ki Batmanlı bir çocuğun, gencin boğulma haberi yerel basına haber olmasın…

Bilim ve ilim çağındayız. Teknolojideki gelişmeler baş döndürücü…

Eloğlu uzayın derinliklerine yolculuğa hazırlanıyor. Bizde ise gençlerimiz boğuluyor…

Sahi ne oluyor bize?

Bir günde artık üç veya dört boğulma haberi ile sarsılıyoruz…

Her evin ocağına, yüreklere sönmeyen bir ateş düşüyor, farkında mıyız?..

**

**

Batman Çayı can alıyor. Sason ve Kulp çaylarının azgın suları, Batman Barajında hapsedilmek istense bile, ‘Batman Çayı’ adını alarak kentin hemen aşağısından geçerek Diyarbakır’dan gelen sularla buluşup Dicle olarak akıp gidiyor…

Kentimizin doğu tarafında Garzan Çayı…

Hemen solumuzda, Malabadi’den cazibeli olarak gelip, kentimizin ortasından Kuyubaşı’na kadar giden ‘Batman Sol Sahil Sulama Kanalı…

Batman Çayı’nın hemen karşısında yine Batman Barajından gelip, Bismil-Sinan aşağı kesimleri ve diğer koluyla Diyarbakır önüne kadar akıp giden Batman Sağ Sahil Sulama Kanalı…

Geçtiğimiz yıllarda bir günde, Malabadi’de yüzme bilmeyen dört insanımızı yitirdik…

Onlardan önce sulama kanallarında üç insanımızın cansız bedenlerine ulaşıldı…

Sonrasında Dicle ve geçtiğimiz gün Batman çayı can aldı…

Hepsine ‘Kader’ deyip geçiyoruz…

Kaza, tedbir gerçeklerini bilmeden sorumluluğu kadere havale edip, tartışmalara son noktayı koyuyoruz…

Hayır, trafik kazaları için nasıl kaderdir deyip geçemiyorsak, boğulmalar için de ‘kader’ diyerek geçemeyiz, geçmemeliyiz…

Evet, kadere iman ediyoruz, ama sebepler zincirini yok sayamayız…

Devesini bağlamadan Allah’a tevekkül eden gibi olmayacağız, olmamalıyız…

Rabbim, acılı ailelere sabır, bütün toplumumuza bilinç versin.