Doğa; insanların dış müdahaleleri nedeniyle kendini yeterli oranda yenileyememekte ve insanoğlu kendi eliyle geleceğini yok etmek için, zarara uğratmak için korkunç bir efor sarf etmektedir. Doğaya vermiş olduğumuz tahribat geçmişten bize kalan mirası kötü kullandığımız anlamına geldiği kadar gelecekteki çocuklarımızın da hakkını gasp etmek anlamına geliyor.

Sözüm ona daha iyi yaşam olanakları için taşınmış olduğumuz şehirlerde durum daha da büyük sorun haline gelmektedir.

Yüksek katlı apartmanlarda üst üste yığılmış yaşam modeli insanlığı kafeslemiş ve mahkum etmiştir.

Gelişmiş yerlerde insanlar ve kent yöneticileri rahat bir nefes alınabilsin diye yeşil alanlar, park ormanlar, parklar düzenlemektedirler. Bir ağacın bile çok kıymeti bulunduğundan yeşil alanlar ve ağaçlık yerler korunmaktadır. Her ne kadar yeterli olmasa da bu çabaları da takdirle karşılamak gerekiyor.

Bizler de herkes gibi elbette kentimizin gelişimini, büyümesini, örnek şehir olmasını, istihdam alanı olmasını, turizm kenti olmasını istemekte ve bu uğurda çabalamaktayız. Lakin bunu yaparken kentimizi ve kentimizdeki yeşil alanları da tahrip etmememiz gerekiyor.

Batman yeni bir kent olmasına rağmen gelişim evresinde elde olmayan nedenlerle hızla büyümüş ve plansız gelişmiştir. Bunu kentin eski yapısı ve kenar mahallelerinde görmek mümkün. Lakin yeni yerleşim alanları olan mahallelerde yeşil alanların ve parkların yeterli düzeyde olmamasını izah etmek mümkün değil. Yöneticilerin daha çok apartman ve daire yerine daha çok yeşil alan hesabı yapmaları gerekmektedir. Yeşil alanlar refüj ortasına ağaç dikmekten de ibaret değil. Vatandaşın ortak kullanım alanlarından söz ediyoruz. Özellikle imar yasasındaki yeşil alan meselesi iyi değerlendirilirse bu konuda büyük sıkıntıların çıkması söz konusu olmaz.

Bir de var olan ve yıllarca verilen emek sonucunda belli bir seviyeye gelen alanlarımız var. Bu alanların korunması da bir vatandaşlık ve hemşerilik borcu olarak karşımızda durmaktadır.

  • Yaşar Kemal Kent ormanı
  • Esentepe
  • Atatürk parkı
  • Su kuyularındaki ağaçlık alan
  • NATO tesislerindeki yeşil alan
  • Çamlıtepedeki ağaçlık alan

Bu alanlar yılların emeği sonucunda oluşturulmuş ve kentin nefes alma borularıdır. Zaten konum olarak nefes alamaz durumdaki kentimizin can damarı olan bu alanların korunması ve kollanması bu kenti idare eden yöneticilerin birinci görevidir. Gerekçe ne olursa olsun bu alanlardaki ağaçların ve yeşil alanların korunması gerekiyor. Bu alanlardan geçen yolların alternatifi var. Bu alanlara yapılacak beş yıldızlı otellerin de yer olarak alternatifi var. Ancak 50-60 yıllık emekler sonucunda bu duruma gelmiş olan bu ağaçlık alanların tahrip edilmesi ilimize hizmet diye sunulamaz.

Kent yöneticilerimizden talebimiz bu alanların doğal yapıları ile korunması ve vatandaşın istifade etmesi için düzenlenmeleri ve korunmalarıdır.

Bunu gerçekleştirebiliyorsanız Allah razı olsun yok bunu yapmayacaksanız bari var olana zarar vermeyin olduğu gibi kalsın.

Yarın bu alanlara kurulacak beton yığınlarının gölgesine bu kentin orta halli insanların yaklaşmasına bile izin vermeyecekler. Birileri rahat edecek diye binlerin mahrum kalmasına kimsenin rıza göstermemesi gerekiyor değil mi?

Selam ve dua ile...