Önümüzdeki hafta Çevrecilerin kongresi/genel kurulu var. Gönüllülük temelinde verilen mücadelenin önemi ile ilgili olarak her zamanki gibi bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Çevre sorunlarıyla kuşatılmış bir kentte yaşıyoruz. Kim ne derse desin, kim aksini ileri sürerse sürsün, şu bir gerçektir ki bu kent çevre sorunlarıyla kuşatılmıştır...

Havası, toprağı, suyu ve çevresi kirlilikle kuşatılmış bir kentte yaşıyoruz…

Daha güzel, daha temiz ve daha yaşanabilir bir kentte yaşam sürmek çocuklarımızın da hakkı. Ancak toplum olarak bu hakkı kendilerine çok gördüğümüzü, böyle bir kent için mücadele vermediğimizi üzülerek görüyorum…

Çocuklarımızın geleceğini düşünmediğimiz, duyarsızlığımızdan bellidir. Duyarsızlığımız, çocuklarımız için güzel bir yaşam düşüncemizin olmadığının göstergesidir…

Oysa hepimize önemli görevler düşmektedir. Daha temiz ve daha yaşanabilir bir Batman için elimizi taşın altına koymalı, toplum yararına karşılıksız çalışmalar yürütmeliyiz.

Bu kentin çevre sorunlarına çözüm getirmek için gönüllülük temelinde çalışma yapmak gerekiyor. Çevre mücadelesinin kutsal bir hizmet olduğunu ifade etmek istiyorum.

“ÇEVRECİLER NEREDE?..”

Şikâyet etmeyi, yakınmayı, birilerini eleştirmeyi çok iyi biliyoruz...

Fedakârlığı, özveriyi, toplum yararına karşılıksız çalışmayı ise önemsemiyoruz…

Orta yolu bulmadığımız için ciddi sorunlarla karşılaşıyoruz. Ne demek istediğime biraz daha açıklık getireyim.

Bakınız, kentin hava kalitesinden hepimiz yakınıyoruz. Özellikle kış aylarında hava kirliliğinin farkına varıyoruz. Ancak çözümü için bir çaba göstermiyoruz…

Çevremiz ciddi şekilde kirleniyor, sadece seyrediyoruz…

Musluklardan akan içme suyumuz kirleniyor, hakkımızı aramasını bilmiyoruz…

Su kaynaklarımız göz göre kirlenirken, çözümüne yönelik bir adım atmıyoruz…

Dicle nehrinde katliam yaşanıyor, güpe gündüz suya elektrik verenleri seyretmekle yetiniyoruz…

Birileri gözümüzün önünde Dicle nehrinde sayısız dinamit patlatıyor, sudaki bütün canlıların yaşamına kast ediyor, seyrediyoruz…

Derelerimizden petrol akıyor, su kaynaklarımızı savunmuyoruz…

Örnekleri çokça sıralayabilirim.

Hava veya çevre kirliliğinden veyahut saydığım gelişmelerden rahatsız olan bazı vatandaşların, “Çevreciler nerede?” diyerek konuştuklarına şahit olmuşumdur…

HEPİMİZ ÇEVRECİ OLMALIYIZ...

İyi de çevre sorunları sadece Çevrecileri mi ilgilendiriyor?

Ya da şöyle sorayım; Çevreciler de kim?..

‘Çevreciler’ olarak bilinen insanlarımız kimsenin ücretli elemanları değil ki…

Neden hepimiz ‘çevreci’ olmuyoruz ki?

Madem bütün sorunlardan hepimiz olumsuz etkileniyoruz, şu halde hepimizin çevreci olarak topluma hizmet vermemiz, bu kenti daha güzel yarınlara taşımamız, çocuklarımıza daha yaşanabilir bir Batman bırakmamız gerekmez mi?

Değerli Okurlar, çevre için mücadele vermek gerçekten de kutsal bir hizmettir. Daha yaşanabilir bir Batman için el ele vermemiz gerektiğine inanıyorum.

Gerçekten de bu kentin temel çevre sorunları çözüm bekliyor. Batman’ın en temel sorunu olan İluh Deresi’nin kesin ıslahı için çözüm raporları ve önerileri dile getirildi. Bu dere şu anda bile kenti tehdit ediyor.

Petrol, kan ve çöp kirliliğine maruz kalan derenin kalıcı bir proje ile ıslah edilmesi ve kentimizin büyük bir ayıptan kurtarılması gerekiyor.

Çevreciler, İluh deresi sorunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne intikal ettirdi, biz ne katkı sunduk diye sormak istiyorum?

Ne katkı sunduk gerçekten? Çevrecilerin eylemine bile destek verdik mi? (El cevap; hayır…)

Batman Kent Konseyi yıllar önce, Batman Çayındaki kirliliği tartıştı. İçimizden birileri evlerinin, apartmanlarının, bahçelerinin çöplerini Batman Çayı havzasına döküyordu. İçme suyu kuyularımızın yukarısına dökülen çöpler, bu kentin sakinlerinin sağlığını tehdit ederken, soruna tepki sadece çevrecilerden gelmişti.

Batman Sol Sahil Sulama Kanalı’nın ‘ikinci İluh deresi’ olma riski var. Ciddi şekilde kirlenen kanal gerçeğine her zaman gözlerimizi kapatıyoruz.

Aydınkonak ve çevresindeki sayısız evin atık suları çevreyi tehdit ederken, sadece Çevrecilerin feryat etmesi yeterli oluyor mu?

Bu kentin Besicilik sorunu var. Besicilik sorununa çözüm sadece bir avuç Çevrecinin görevi mi?

Hava kirliliğinden boğuluyoruz. Eylem yapan, çözüm öneren sadece Çevreciler oluyor. Neden? Bu sorun hepimizi ilgilendirmiyor mu?

‘İlgilendirmiyor’ diyenlere hastaneleri gösteriyorum…

Batman’da her gün ‘nefes’ sorunu yaşayan kaç hasta hastanelere kaldırılıyor biliyor musunuz? Şu anda solunum cihazına bağlı olarak veya arada bir cihaz yardımı ile yaşamını sürdüren kaç hastamızın olduğunu biliyor muyuz?

Hastaneler tıklım tıklım dolup taşıyorsa, akciğer başta olmak üzere kanserden ölümler artıyorsa, oturup düşünmek ve bunun nedenlerine kafa yormamız gerekmez mi?

Bugüne kadar kentte yükseliş kaydeden hastalıklar için bir araştırma yapma gereği duyulmuş mu?

2009 yılında Sağlık Bakanlığı, bu kentin içme suyunun kanserojen fenol maddesi nedeniyle yemekte dahi tüketilmesini yasakladığında bile sularımız ve sağlığa etkileri ile ilgili bir çalışmaya tanık olmadık. Sudaki fenol değerinin düştüğünü belirterek sorunumuzu buzdolabına koyduk!..

Her olumlu çalışmayı desteklemeyi görev biliyorum, ama sorumluluğum gereği uyarmak istiyorum. Ciddi çalışma, ciddi duyarlılık ve kutsal bir mücadele için ciddi fedakârlık gerekiyor. Bu duyarlılığın gelişmesi dileğimle, sağlıkla kalınız.