Yıl 2018, aylardan Haziran. 5 Haziran günü yazısı için bilgisayarın başına oturduğumda aklımda çok sayıda sorun vardı. Hangi soruna öncelik verip yazacağımı düşünürken aklıma 5 Haziran Dünya Çevre Günü geldi…

Dünya Çevre Gününde ne yazılabilir ki?

Bu kent için, daha güzel, daha yaşanabilir, daha temiz ve daha yeşil bir Batman için yıllardır gönüllülük temelinde mücadele veren, sürekli yazılar yazan, gündem oluşturan biri olarak böyle bir günde başka bir yazı yazmam kadar abes bir şey olabilir miydi?

Keşke ciddi çevre sorunlarımız olmasaydı da bugün sizleri neşelendirebilen bazı konularda kalem oynatsaydım…

Maalesef doğamız, çevremiz tehdit altında. Büyük fotoğrafa baktığımda dünyayı tehdit altında görüyorum. Küçük fotoğrafa baktığımda ise Batman’ımızı çevreleyen kapkara dumanlar, kirlilikler gerçeğini gözlemliyorum…

Evet, benim için her gün 5 Haziran. Ancak 5 Haziran Dünya Çevre Gününde başka bir mevzuya girmeyeceğim.

ÇEVREYE NE KADAR DUYARLIYIZ?

Dünyamız, ülkemiz, kentimiz çevre ve doğa açısından tehdit altındadır. Ve bu yakın bir tehdittir. Bu gerçeği görmek gerekir…

İnsanlık ailesi savaşlarda, trafik kazalarında vahim kayıplar veriyor. Ancak inanın abartmıyorum, hepsi bir araya gelse doğa ve çevreye verilen zarardan kaynaklı ölümlerin yarısı kadar bile değildir…

Küresel Isınmadan kaynaklı olarak dünyamız ciddi tehditlerle karşı karşıya. Yaşanan iklim değişikliği, kuraklık, hayvan türlerinin azalması vahim sonuçlardır. Küresel Isınma insanlardan kaynaklı bir gelişmedir.

"İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rum Suresi 41. Ayet) "

Bu ayetin dikkat çektiği büyük meseleyi iyi anlamak gerekiyor. Demek ki karada ve denizde ve dolayısıyla havada fesat-bozulma varsa, bunun müsebbibi insanlardır. Uzaylılar gelip dünyamızın dengesiyle oynamıyor, ozon tabakasını delmiyorlar…

Birleşmiş Milletler, 1972 yılında aldığı bir kararla 5 Haziran’ı Dünya Çevre Günü olarak ilan etti. O günden beri özellikle her 5 Haziran’larda insanlığı tehdit eden çevre sorunları üzerinde duruluyor.

28 yıldır aralıksız, haftanın altı günü elimde kalem, Batman kamuoyunun karşısındayım. Kentimizin, ülkemizin ve dünyanın çevre sorunlarıyla ilgili yazdığım yazıları toplayacak olursam sanırım ciltler dolusu kitap çıkar…

Sadece ciltler dolusu yazılarla çevre üzerinde durmadım. Batman’da 2001 yılından bu yana aktif olan tek çevre örgütünün bir gönüllüsüyüm. Söz konusu çevre örgütümüzün adeta sloganlarından biri haline gelen ifade şöyledir; ‘Bizim için her gün 5 Haziran…’

Topluma karşı sorumluluk bilinciyle hareket eden herkesin öncelikle durumunu gözden geçirmesi ve duyarlılığını sorgulaması gerektiğine inanıyorum…

5 Haziran Dünya Çevre Gününde nasıl bir çevrede yaşadığımızı sorgulamalıyız. Çevre konusunda görevlerimizi yerine getiriyor muyuz, yoksa duyarsız mıyız ona bakmalıyız.

Dünya ölçeğinden meseleye baktığımızda çevrenin ‘yükselen bir değer’ olduğunu memnuniyetle görüyorum. Çevre tüm dünyada yükselen bir değer. İnsanlık ailesi, adına ‘dünya’ denilen gezegenin gittiği istikametin iyi olmadığını günümüzde iyice anlamış durumda. O nedenle uluslar arası sözleşmeler hazırlanıyor, çevre için yasa ve mevzuatlar değiştiriliyor, teneffüs ettiğimiz hava, içtiğimiz su, üzerinde gezdiğimiz toprağın kirlenmemesi için önlemler alıyor, en azından teoride tehlikenin farkına varmış bulunuyor.

Ancak çevrenin öneminden habersiz olanlar olduğu gibi, kötü niyetlilerin de çok olduğu bir dünya gerçeğini de görüyoruz. Kötülerle, kişisel çıkarlarını toplumun genel çıkarlarının üzerine çıkarmaya çalışanlarla mücadele etmeliyiz. O nedenle herkese görev düştüğünü ifade ediyorum.

Saygıdeğer Okurlar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesi ile Batman’ımız özelindeki çevre sorunları üzerinde durmak istiyorum. Ne yazık ki dünyada yükselen değer olan çevre konusunda kent olarak iyi yerde değiliz. Halkın ekseriyetine sorsanız belki çevrenin önemi konusunda olumlu sözler söylerler, ama pratikte bu kent için çok çaba göstermezler.

Çevre sorunlarıyla kuşatılmış bir kentte yaşıyoruz. Kim ne derse desin, kim aksini ileri sürerse sürsün, şu bir gerçektir ki bu kent çevre sorunlarıyla kuşatılmıştır. Havası, toprağı, suyu ve çevresi kirletilmiş bir kentte yaşıyoruz…

Daha güzel, daha temiz ve daha yaşanabilir bir kentte yaşam sürmek çocuklarımızın da hakkı. Ancak bu hakkı kendilerine çok gördüğümüzü, böyle bir kent için mücadele vermediğimizi üzülerek görüyorum…

Çocuklarımızın geleceğini düşünmediğimiz, duyarsızlığımızdan bellidir. Duyarsızlığımız, çocuklarımız için güzel bir yaşam düşüncemizin olmadığının göstergesidir…

Oysa hepimize önemli görevler düşmektedir. Daha temiz ve daha yaşanabilir bir Batman için elimizi taşın altına koymalı, toplum yararına karşılıksız çalışmalar yürütmeliyiz. Bu kentin çevre sorunlarına çözüm getirmek için gönüllülük temelinde çalışma yapmak gerekiyor.

Bu kentin havası kirli. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımladığı raporlarla ilgili burada yorumlar yaptım. İlgilileri uyardım, sessizliklerini eleştirdim. Kimse oralı olmadı…

Geçtiğimiz hafta kanserojen etkileri olan asbestli şehir içme suyu şebekesine, dikkat çektim. İki günlük değerlendirmemde Batman halkının, Batman’da yaşam süren herkesin sağlığı için uyarılarda, eleştirilerde bulundum, çözüm önerileri sundum. İlgililer, geçmişte olduğu gibi suskunluğu tercih ettiler…

Sahi kentin içme sularından, halkın sağlığından kimler sorumlu? Karalama değil, çözüm isteyen yazıma niye duyarsız kalıyorlar?

Bu kentin geleceğini tehdit eden yeşil alanlar ve orman kıyımına dikkat çeken kaç yazı yazdığımı bilirsiniz? Tehditler pahasına Sason, Kozluk kırsalındaki orman kıyımının üzerine gidiyoruz. Orman kıyımı sadece biz çevrecileri mi etkileyecek?

Devamı yarın