İşadamı Müjdeci, Çığlı köyündeki konaklarının kapısını Batman Çağdaş’a açtı

“Büyüklerimizin izindeyiz”

*Bölgenin önemli şahsiyetlerinden merhum Seyit Bahattin Müjdeci’nin oğlu Bahri Müjdeci, doğup büyüdüğü Bismil ilçesine bağlı Çığlı (Kalikiye) köyündeki konaklarının kapılarını Batman Çağdaş’a açtı. Müjdeci, geçmişin izlerini ve köy yaşamının dününü ve bugününü anlattı.

*Batman-Diyarbakır il sınırındaki Çığlı (Kalikiye) köyünde doğan 52 yaşındaki iş adamı ve kanaat önderi Bahri Müjdeci, yıllar öncesinde bölgede barış elçiliği yapan babası merhum Seyyid Bahattin Müjdeci’nin izinde.

*Gelenek ve göreneklere sıkı sıkıya bağlı olan Bahri Müjdeci, “Bir ayağım köyde, bir ayağım da Batman’da. Çocukluğum ve gençliğimin geçtiği Batman’dan kopamıyoruz. Ayrıca Türkiye’nin 6 bölgesinde de iş yapan firmamız kaliteden ödün vermiyor” diyor.

6 BÖLGEDE İŞ YAPIYOR

Batman-Diyarbakır il sınırının sıfır noktasındaki Çığlı (Kalikiye) köyü sahiplerinden Bahri Müjdeci, bölgenin sevilen ve sayılan kanaat önderlerinden. Müjdeci ailesinin önderi olan 52 yaşındaki Bahri Müjdeci, Türkiye’nin 7 bölgesinin 6’sında yol ve asfalt işlerini de yapıyor. Mesleği petrolcü ve çiftçi ama bir o kadar da siyaseti yakından takip eden bir sima olarak tanınıyor. Aynı zamanda hayır işlerini de aksatmıyor.

“YÜZLERCE İMAM YETİŞTİRİLDİ”

Babası merhum Seyyid Bahattin Müjdeci, 1950’li yıllarda köyde küçük bir oda da kurduğu küçük medresede onlarca imam ve müezzin yetişti. Aynı geleneği sürdüren Bahri Müjdeci de hem köyde hem de Bismil’de günün şartlarına göre modern birer merde binası yaptırmış. Müjdeci, babasının vasiyetini yerine getirdiğini söylüyor; “1950’li yıllarda merhum babam, köyde ilk medreseyi küçük bir oda da kurdu. O küçük oda’da imam ve müezzinler yetişti. Ben de vasiyeti doğrultusunda köyde iki katlı medrese kurdum. Bismil ilçesine de merhum babam adına 5 katlı büyük bir medrese binasını kazandırdım. Babamın izindeyim. Ömrümüz el verdikçe kendimizi hayır işlerine adayacağız. Kalikiye’deki medresede 40, Bismil’deki medresede de 100 öğrenci eğitimini sürdürüyor. Hiç kimse büyüğünün yerini tutamaz ama biz büyüklerimizin izindeyiz. Yaşımız elverdikçe büyüklerimizin yaptıklarını yerine getirmeye çalışacağız. İş dünyasında olduğumuz için zaman zaman toprağımızdan uzak olsa da hayır işlerini de aksatmıyoruz.”

“HEM BATMANLI, HEM DİYARBAKIRLI DERLER”

İş hayatından kesitler anlatan Müjdeci, Batman ve Diyarbakır’la anılmalarının nedenini de şöyle anlatıyor; “İş dünyasında şirketlerimizin bir saygınlığı var. Ülkemizin 6 bölgesinde iş yapıyoruz. Köyümüzün hem Diyarbakır hem de Batman sınırlarında olması iki il’den de kopamıyoruz. Biz,11 kardeşiz. Ailenin ileri geleniyim. Köy geleneğinin gereğini yerine getirmek amacıyla bayramlarda hepimiz köyde toplanırız. Teknolojiden uzak, köylerin vazgeçilmezi gece sohbetlerimiz de (Şevbuverk) olur. Çevre köylerden misafir ağırlarız. Konuklarımıza kapılarımızı sonuna kadar açar, hizmet etmeyi bir görev biliriz. Cumartesi ve Pazar günleri mutlaka köyde olurum. Tabiri caizse bir ayağım Batman, diğer ayağım ise köyde olur. 6 yaşındayken köyden ayrıldım. Batman’da iş hayatına atıldım. Bu nedenle bize hem Batmanlı hem de Diyarbakırlı derler.”

“MERHUM BABAM BARIŞ ELÇİSİYDİ”

Çığlı köyünün 150 yıllık su değirmenleri ile 100 yıllık kerpiç yapılı konakların arasında geçen çocukluk yıllarına özlem duyan Bahri Müjdeci, merhum babasının toplumsal barışa olan katkısını da şöyle anımsatıyor; “Merhum babam ilime ve alimlere düşkündü. Ayrıca toplumsal barışta da üzerine düşeni hep yapardı. Kapımıza da gelenleri boş göndermezdi. Gerek köyde gerekse çevre yerleşim birimindeki aileler arasındaki anlaşmazlık, kan davaları vb. toplumsal olaylara çözüm bulda bir barış elçisi çalışırdı.”

“ŞEHİR HAYATI BİZİ KÖYDEN UZAKLAŞTIRDI”

Köy ortasındaki 100 yıllık kerpiçten yapılı konak önünde sohbet ettiğimiz Bahri Müjdeci, ‘geçmiş günlere olan özlemini’ anlatırken o günleri yaşıyor gibiydi; “Şu tarihi konağın dili olsa da geçmişi bize anlatsa. Ne güzel günlerimiz geçti bu konakta. Köye modern bir villayı dönümlerce arazinin içinde yaptık ama o kerpiç konakta geçen çocukluk günlerimiz bir başkaydı. Yazın serin, kışın da sıcak olan eski köy konaklarında yatmak 5 yıldızlı otel gibiydi. Çocukluğumda hatırlıyorum. Derede bol su vardı ve yağışlı havalarda su değirmenleri tonlarca buğdayı un haline getiriyordu. O derede balık avlardık ve deredeki balıkların lezzeti bir başkaydı.”

“ÇİFTÇİLİĞİ ÖNEMSİYORUZ”

Köyde hububat çeşitleri kadar son dönemlerde fıstıkçılıktan da verim aldıklarına dikkat çeken Müjdeci, “Yıllardır çiftçilikten kopmadık. Çiftçi bir aileyiz. Şimdi derelerde ne su kaldı ne de o eski değirmenler. Bir de tarihi konaklar bir bir kayboldu. İş’ten fırsatım olduğun da taziye başta olmak üzere diğer etkinlikleri kaçırmam. Zamanımın çoğunu köyde geçirmeye çalışırım. Köyümüze yıllar önce ektiğimiz fıstık bahçeleri de bu toprakların ne kadar verimli olduğunu bizlere gösteriyor. Bu nedenle iş hayatı kadar çiftçiliği de önemsiyorum.”