Çok hassas bir süreçten geçiyoruz. Ülkemizin olağanüstü hal ile yönetildiği bu hassas süreçte memurlar ile siyasi iktidar arasında 4. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri yapılıyor…

En çok üyeye sahip Memur-Sen Konfederasyonu, 5 milyonu aşkın memuru temsilen toplu sözleşme görüşmelerine katılıyor. 4. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde hükümetin 2018 ve 2019 yılları için 6 ayda bir 3+3 zam talep etmesi, milyonlarca memuru kahretti…

Memur-Sen Genel Başkanı Sayın Ali Yalçın, yürütülecek 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri için masaya oturduğu gün şunları söylemişti: “Teklifimiz 3 alternatif şekilde ama 3 alternatif teklifimizin bir tek amacı var o da kamu görevlilerinin, kamu gücünü yükseltmek, açlık sınırının bin 600 TL olduğu, yoksulluk sınırının 4 bin 100 TL rakamlarında bulunduğu bir zeminde refah seviyesinde ücret alacağımız bir toplu sözleşme olsun.”

Ne yazık ki hükümet, Memur-Sen Genel Başkanı’nın hassasiyetlerini hiçe sayan bir zam teklifi yaptı…

Doğrusunu söylemek gerekirse hükümete yakın duran tek ve en büyük konfederasyon bu yaklaşımı hak etmedi…

Zaten önceki toplu sözleşme görüşmelerindeki yaklaşımları nedeniyle yüz binlerce üyesi bile kırgın olan Memur-Sen gerçeğini herkes biliyor. Sayın Ali Yalçın, durumun hassasiyetini ve memurların durumunu 1 Ağustos günü açıklamış ve bir kadın Bakan ile görüşmeleri bir kazanım olarak değerlendirmişti.

HAYAL KIRIKLIĞI YAŞATILDI…

Ali Yalçın’ın taleplerini içeren konuşmasını hatırlamakta yarar var: “Kamu görevlilerinin sorunlarını çözecek, beklentilerini ve taleplerini karşılayacak, motivasyonunu artıracak, milletine yapılan hizmeti ödüllendirecek bir uzlaşının ortaya çıkması temennisiyle masadayız. Sendikal zemini iyi bilen Sayın Bakanım kamu işveren heyetine başkanlık etmesi bu anlamda bizim açımızdan bir avantajdır diye düşünüyoruz. Çünkü aynı dili konuşuyoruz. Umarım aynı amaca hizmet eder ve sonuçta çalışanları mutlu edecek bir sonuca imza atmış oluruz. Çalışma hayatında ikinci kadın bakan dolayısıyla bir kadın bakanla çalışma hayatını temsil edecek bunun da büyük bir avantaj olduğunu dolayısıyla ülkemiz kadınlarının motivasyonu açısından, kariyeri açsısından, ülkenin geleceğinde söz sahibi olması açısından bir motivasyon kaynağı olduğunu ifade etmek istiyorum. Kamu işveren tarafının bileşenlerinin mali disiplin ve bütçe imkanları gibi kavramları kullanması bu toplu sözleşmede tarih olsun diyorum. Bütçe imkanları ve mali disiplin kelimeleri bizim masada hoşlanmadığımız kelimeler. Bunları ifade ederken ‘enflasyona ezdirmeme’ söylemi üzerine sos olarak ifade ediliyor. Özel sektöre teşvik, vergi yükünü hafifleten atılımlar, hatta vergi borçlarının affı mali disiplini bozmuyorsa kamu görevlileri açısından, kamu emeklilerine masadan alınacak olan pay da mali disiplini bozmayacak, bütçe imkanlarını zorlamayacaktır. Sermayenin karlılığını artırmak için alacağından bazen vazgeçiliyor, kamu görevlilerinin emeğinin karşılığını hesaplarken hesap makinesinin bir tarafına mali disiplin diğer tarafına da bütçe imkanları tuşunu eklemek bu anlamda doğru olmaz: Daha işin başındayken bu konunun altını özellikle çizmek istiyorum. Ülkemiz büyüyor, büyük Türkiye söylemiyle hem geleceğe yürüyüşünü hem vizyonunu ifade ediyor altını özenle çiziyoruz ve buna ilişkin de destansı bir duruş gösteriyoruz ülke olarak. 4. Dönem Toplu Sözleşme masasının anahtar kavramları arasına ‘Yeni Türkiye’, ‘Büyük Türkiye’ ibaresini özellikle yerleştirerek bu masadan bu kavramlara yakışır sonuçlar çıkması gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum. Faizler yükseliyor, maaşlarımız yerinde sayıyor, döviz kurları yükseliyor maaşlarımız yerinde sayıyor, büyüme gerçekleşiyor, refah artıyor maaşlarımız yerinde sayıyor, maaşın rakamı değişiyor alım gücü azalıyor, maaşın tutarı artıyor fakat ödeneği artmıyor. Dolayısıyla bunun gibi sorunlarımız var. Maaşlarımıza bakıldığında ülkenin büyüme rakamlarıyla örtüştürüldüğünde ortaya çıkan tablo bu anlamda bizim alacaklı olduğumuzu gösteriyor. Türkiye ekonomisi büyüyor fakat Türkiye’nin büyümesini sadece yüksek gelirli kesim, büyük sermaye, finans sektörü faydalanıyor. Büyüme ile elde edilen kaynağın adil bir şekilde paylaştırılacağı bir milat olsun bu 4. Dönem Sözleşme. Biz olmayandan kaynak artışı istemiyoruz var olandan payımıza düşeni bekliyoruz.”

Maalesef kadın Bakan, en azından ilk teklifle Memur-Sen konfederasyonu genel başkanının olumlu ifadelerine makul yanıt vermekten uzak biri çıktı. Hükümetin teklifi ile ilgili haberin spotuna bakalım: “Yaklaşık 3.2 milyon memur ve 1.9 milyon memur emeklisini ilgilendiren memur emeklisi zammı toplu sözleşme görüşmelerinde hükümet teklifini açıkladı. Hükümet 2018 ve 2019 yılları için yüzde 3+3 zam teklifinde bulundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sarıeroğlu, 2018-2019 yıllarını kapsayan toplu sözleşmelerde müzakerelerimizi sürdüreceğimizi belirterek teklifi açıklıyorum. Kamu işveren heyeti olarak ilk 6 ay yüzde 3, ikinci 6 ayında yüzde 3, 2019 ilk 6 ay yüzde 3 ve ikinci 6 ayında yüzde 3 olarak teklif sunuyorum. Bakanın açıklaması üzerine Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın teklifi kabul etmediklerini belirtti. ‘Hükümetin teklifi taleplerimize çok uzak’ diyerek teklifi kabul edilemez buldu. Yalçın,"Anlaşılan Kamu işvereninin elindeki hesap makinası eski Türkiye'den kalma. Bu görüşme bizim için bitmiştir, yeni ve makul teklifler bekliyoruz.’ dedi.”

Hükümetin gerçekçi olmayan komik zam teklifleri Memur-Sen yönetimini özellikle hayal kırıklığına uğrattı…

Memur-Sen Genel Başkanı ve temsilcilerinin toplu sözleşme görüşmelerinin yapıldığı toplantıda, ‘Bu Teklife Kapalıyız’ pankartları açarak tepki göstermeleri bence olumlu bir gelişmedir…

Tüm memurları temsil eden Memur-Sen yetkililerinin sorumlulukları ağırdır. Geçmişte yaşanan kötü örnekleri unutturacak bir sonuç alınmasında yarar vardır.

Kamu emekçilerine grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklarının verilmesi gerektiğine inanan biriyim. Önceden toplu görüşme yapılıyordu, toplu sözleşmeye geçildi. 4. Dönem toplu sözleşme görüşmelerinde de memurlara düşük ücret verilecek olunursa, bunun olumsuz sonuçları en çok hükümeti etkileyecektir.

Memur-Sen yetkilileri, bir önceki genel başkanları gibi hareket etmemeli ve dik durmalıdırlar diye şahsen görüşümü ifade etmek isterim. Hükümete makul öneriler sunmuşlar, dik durmaları halinde sonuç alacaklardır. Emekçilerden yanayım her zaman. Hayırlı sonuçlar alınması dileğimle.