İki dini bayramımızdan birini idrak ettik. Sayılı günler çabuk geçti. Geçmiş bayramınızı kutlarken, yine huzurunuzda olmanın sevinç ve mutluluğunu yaşadığımı belirteyim. Ramazan bayramı ve resmi tatil süresince pek çok kesim dinlenme olanağı buldu. Özellikle çok ağır iş koşullarında çalışan Batmanlıların bu sayılı günlerde istirahat etme olanağı bulması sevindirici bir gelişme olmuştur diye düşünüyorum.

Nice insan tanıyorum ki, ilkel kölelik düzeninden daha ağır koşullarda çalışmaktadır. Sosyal güvenceden yoksun olarak, üstelik düşük ücretle günde 16 saat çalıştırılan insanlar gerçeğinden söz ettiğimi bilmenizi istiyorum…

Kurumların bu köle düzenine seyirci kaldığı gerçeğini özellikle hatırlatıyorum. İşte o insanların sayılı günler istirahat etmeleri açısından bayramların daha sık olmasını dilerdim!

Ne yazık ki bazı çevrelerin hayat mücadelesinde soluklanmaları için fırsat günleri olan bayramların olumsuz yansımaları da toplumu etkilemektedir. Bu yazımda o yansımalar üzerinde durmayı görev biliyorum.

TÜKETİM ÇILGINLIĞI SÜRÜYOR…
Tüketim çılgınlığından söz etmek istiyorum. Ne acıdır ki bayramlardaki aşırı tüketicilik gerçeği bir vakıa olarak karşımızda duruyor. Şu mübarek Ramazan bayramı günlerinde sadece Batman’da tüketilen tatlı, şeker, çikolata ve gazlı içecek türlerini bile saymaktan acizim...

Batı illerinde böyle yoğun bir tüketimin olup olmadığını bilmiyorum. Ancak Batman’da gerçekten de bir tüketim çılgınlığı yaşanmaktadır.

Sanki bir büyük yarıştaymışız izlenimi ediniyorum. Zengini, yoksuluyla hepimiz bir şekilde bu tüketim çılgınlığına kendimizi kaptırmış durumdayız…

Ne yazık ki bu konuda bizi uyaran, yanlışları dile getirenler de pek çıkmamaktadır. Daha önce ifade ettiğim gibi, bayram coşkusuna ve sevincine bir itirazım yok. Ancak kentimizde yaşanan tüketim çılgınlığının oldukça düşündürücü boyutlara vardığını bir kere daha hatırlatmak istiyorum.

Bu konudaki uyarıyı daha önceki bayramda şöyle yapmıştım; ‘Elimizde kesin bir veri-istatistik yok. Ancak esnaflardan ve vatandaşlardan aldığım duyumlar var. Esnaflarımız ve vatandaşlarımızın ifadelerine göre nüfusuna oranla en fazla şeker tüketen illerin en başındayız. Batman piyasasına bu bayram öncesinde giren şekerlerin parasal oranı trilyonlarla ifade ediliyorsa, varın siz düşünün sadece şeker açısından tüketim çılgınlığımızı… ‘Şeker’ deyip geçmeyelim. Kamyonlarca şeker ve çikolatanın piyasaya sürüldüğü Batman’ımızda, binlerce şeker hastasının olduğunu bilmek gerekiyor. Aşırı şeker tüketimi yüzünden yüzlerce kişinin ‘diyabet’ hastası olarak topluma karıştığına kesin gözüyle bakabilirsiniz. Toplumumuz şekere alışmıştır. Bayram günleri boyunca her aile belki de yüzlerce kişiye şeker ikram etmektedir. Bu tabiatın kısa zamanda değişmesini beklememekle birlikte, toplumun mutlaka uyarılması gerektiğine inanıyorum. İl yöneticileri mi, sağlığımızdan sorumlu yetkililer mi, bu görev kime düşüyorsa toplumu bilinçlendirmek için ellerini çabuk tutmalıdırlar diye düşünüyorum. Tüketim çılgınlığı sadece şekerle sınırlı kalsa yine sevineceğiz. Ancak bayramdaki tüketim çılgınlığı her konuda dikkat çekmektedir. Bir örnek vermek istiyorum. Batman’ın kent merkezinde değil, bir mahallesindeki kavşaktan her bayram geçtiğimde iki işyerinin önünde yığılmış yüzlerce gazlı içecek kolileri dikkatimi çekiyordu. Elbette arz talep mevzuu olmasaydı, o işyerlerinin önünde dağ gibi yığılan gazlı içecekler de olmayacaktı.’

Değerli Okurlar, bir bayram sonrasında acaba basit bir meseleden mi söz ediyorum diye ben de yazımı sorguluyorum. Ülkemizde yaşanan onca sorun varken, tüketim çılgınlığından söz etmemi abes bulanlar çıkabilir. Bu düşünceye kapılanlara da saygı duyarım. Ancak çok önemli bir sorunu dile getirdiğime inanıyorum.

Batman ölçeğinde tüketim çılgınlığından daha güncel bir sorunun olacağını sanmıyorum.

BATMAN MI, TEKSAS MI?

Tüketim çılgınlığından söz edip de, oyuncak silah ve herkesi rahatsız eden patlayıcılardan söz etmeden geçmek istemiyorum. Bayram günlerinde Batman’ın Cadde ve sokakları, kovboy filmlerinden bildiğim ‘Teksas’a benziyordu…

Her sokakta ellerinde, bellerinde oyuncak silah taşıyan çocuklar gördüm ve tek kelimeyle ‘ürperdiğimi’ ifade etmek istiyorum. Çocukları hedef kitle olarak seçen oyuncak silah fabrika sahipleri gerçeğini düşündüm.

Meğer kapitalist kafa bu konuda ne kadar çalışıyormuş da haberimiz yokmuş…

Silah merakı ile ilgili olarak her zaman ki görüşlerimi koruyorum. Şu ifadelerim günümüz için de geçerli: ‘Bölgemizin koşulları önemli bir etken olarak bu alanda karşımıza çıkıyor. Onlarca yıldır silahların gölgesinde yaşam sürüyoruz. Sokakta her gün silahlı güvenlik güçlerini gören çocuklar gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor. Öte yandan televizyonlarda bol silahlı filmler revaçta. Şiddet kültürü ile büyüyen çocuklar gerçeğini görmek için bayramlara akıl gözüyle bakmak yeterli… Bu gidişatın iyi olmadığını ifade etmek istiyorum. Tüketim çılgınlığı birilerinin işine gelebilir. Bazı sermayedarlar asitli içecekler, şeker ve oyuncak sektöründen büyük paralar kazanabilir. Ancak bunun toplumumuza yansıması oldukça vahimdir diye uyarmak istiyorum. Üreten değil, tüketen bir toplumun geleceği parlak olamaz. Halkımızı uyanık olmaya davet ediyorum.’

Ne yazık ki bu konuda uyanık değiliz. Körü körüne taklitle tüketim çılgınlığında yarışıyoruz. Çocukların geleceği için önemli tehdit olarak gördüğüm oyuncak silahlar gerçeği konusunda da uyanık değiliz. Maytaplar, değişik patlayıcı türleri konusunda ise ilimiz yöneticilerini yeterince duyarlı göremiyorum. Geçen yıl yaptığım uyarılarda, halkı rahatsız eden patlayıcıları satan işyerleri hakkında işlemlerin yapılmasını önermiştim. Bu konuda hiçbir adımın atılmadığını bayram günlerinde gördük. Bir bayram sonrasındaki yazımla hiç olmazsa gelecek için önlemlerin alınmasını öneriyorum. Daha huzurlu bayramlar dileğimle, esen kalınız.