Bir bilgeye sorarlar,
 
“Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?”
 
“Terzimi severim” diye cevap vermiş.
 
Bilge:
 
“Evet dostlarım, ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.”
 
Acaba hayatımız da kaçımız terzi olabildik. Kaçımız, terzi olabilme şansının hesaba katacağımız yanılma payından geçtiğini bildik.
 
Birisi hakkında bir kanıya vardık mı, kıyamet kopsa geri adım atmıyoruz. Oysa; biraz et, biraz kemik ve biraz kandan ibaret zayıf varlıklarız ve buna rağmen kendimize büyük bir anlam yüklüyoruz. İnsanın olduğu yerde hata da vardır bunu göz ardı ediyoruz.
 
Her insan okunması gereken bir kitapken ve her sayfada farklı tanımlamalar yazılıyken, birini yaptığı bir yanlışla bir ömür boyu hatırlamak, en başta kendimize yapacağınız büyük bir haksızlık olur.  
 
                                                            ***
 
“İş yaşamında önemli yerlere gelmiş bir grup arkadaş üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmiş.
 
Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, işin yarattığı strese ve yaşamın zorluklarına gelmiş.
 
Hoca, ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş. Değişik boy, renk ve kalitede bir çok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş. Kimi porselen, kimi seramik, cam ve plastik fincanların bulunduğu tepsiyi, kahve termosuyla birlikte masaya koyup, kahvelerini almalarını söylemiş.
 
Öğrenciler, kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hoca konuşmaya başlamış:
 
Farkına vardınız mı bilmem. Zarif görünümlü, güzel ve pahalı fincanların hepsi alındı. Masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve almak çok normal. Az önce yakındığınız problemlerinizin ve stresin nedeni de bu.
 
Hepinizin istediği fincan değil kahve iken, her biriniz tepsideki fincanları gözleyerek daha iyi olanlarını almaya uğraştınız.
 
Yaşam kahve ise; iş, para, makamlar da fincandır. Ve fincanlar yaşamı tutmaya yarayan araçlardır.
 
Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin tadını almayı unutursunuz.”