En küçük zerreden,

en büyük küreye,

en küçük moleküllerden,

atomlardan,

en büyük galaksilere,

sistemlere,

evrendeki,

kainattaki insan havsalasının henüz idrak etmekte zorlandığı en büyük yaratılış harikalarına kadar her şey ama her şey büyük bir düzen/intizam, ahenk ve uyum içerisinde hareket etmektedir…

Bilim, ilim, teknoloji ile baktığınızda, şu muhteşem kainatta, şu muazzam evrende bir düzensizlik göremezsiniz.

Zira en ufak bir düzensizlik, evrendeki bütün yıldızların domino etkisiyle çarpışması, sistemlerin dumura uğramasına neden olacaktır…

Kur’ani Kerim, 1400 yıl önce, “Güneş belirlenmiş olan rotasında akıp gitmektedir. Bu Üstün ve Bilgin olan(Allah)ın kurduğu bir düzendir” diye buyurmaktadır. Gerçekten de sadece gökbilim cihetiyle baktığımızda bütün yıldızların, göktaşlarının hareket halinde olduğunu görüyoruz.

Düzensizlik, sadece insanoğlunun gücünün olduğu dünyada söz konusudur…

Çevre ve ekoloji ile ilgili olarak Rum suresi 41. ayet din adamları tarafından da örnek olarak verilmektedir; “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma –fesat-ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.”

Cenabı Allah her şeyi bir düzen, ahenk, uyum içerisinde yaratmıştır. Ekosistem, besin zinciri somut örnektir.

İnsan doğaya zarar verdikçe, yani ayette geçtiği gibi havada, karada veyahut denizde yanlışlar yaptıkça, bunun olumsuz karşılığı ile karşılaşacaktır.

Ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma somut örneklerdir.

Bu değerlendirmeyi yapma nedenim, bilinçsiz insanların doğaya verdiği zararlara dikkat çekmek içindi. Bilinçli insanlar bütün bu gerçeklerin farkında olan insanlardır. İçimizdeki beyinsizler yüzünden hepimiz zarar görmekteyiz.

BALIKLARIN ÜREME DÖNEMİNDE AVCILIK…

Bakınız, çevre akarsularımızda balık üreme dönemi ve dolayısıyla av yasağı başlamıştır. (Dünkü yazımda İdlib’teki insanlara yönelik katliama dikkat çekmiş, insanların yaşam haklarını savunmuştum. Hayat devam ediyor, bugün hayvanların yaşam hakkına dikkat çekiyorum. Ancak bilinçli insanlar bu değerlendirmemin de aslında insanların yaşam hakkını ilgilendirdiğini çok iyi bilirler.)

Allah’ın yarattığı düzende makul avcılıkla normal geçim sağlanabilir. Ancak bakıyorsunuz ki şu üreme dönemlerinde avlanma yapılmaması gerekirken, bölgemizde katliam yaparak avlananlar olmaktadır. Bilinçsiz insanlar, bilinçsiz avcılar olarak suda fesat çıkarmaktadır.

Sosyal paylaşımda değerlendirmelerini her zaman takip ettiğim Adıyamanlı bir dostumun paylaşımı ibret belgesiydi.

Karnı deşilince on binlerce yumurtası ile dikkat çeken bir balık üzerinden şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Balık avlayan arkadaşlar Kahta Çayında bu tatlı su balıklarının yumurta bırakma dönemidir. Lütfen kimse bu aylarda balık avına çıkmasın. Resimde göründüğü gibi balık yumurta doludur. Lütfen avlamayın. Bilinçsiz avcılık katliam dır. Bu memleket, bu doğa hepimizindir, hepimiz birlikte sahip çıkalım. Yetkililerin bunu çok ciddi bir şekilde gündemlerine almaları gerekmektedir. Basınında gerekli ehemmiyeti göstermesi yanında Hocalarında minberden günahtır vebaldir yazıktır haramdır diye destek çıkması lazım.. Lütfen paylaşın ki herkes görsün.”

Değerli dostun bu paylaşımı gerçekten üzerinde durulmaya değerdi. Adıyaman örneğini verdi, Batman için de durum geçerlidir.

Neden mi?

Zira bizde daha barbarca bir avcılık söz konusudur…

Bizde elektrikle(Jeneratörlerle), patlayıcılarla, zehirle avcılık hep olmuştur. Ellerinde dinamit patlayanların sayısı azalmış olsa bile, maalesef bilinçsizce avcılık devam etmektedir.

YASAK, DİNDE HARAM DEMEKTİR…

Din adamlarımız bu konuda konuşmuyorlar, susuyorlar. Halbuki ayet gayet açık.

Aynı paylaşım altında yorum yapan bir hocanın sözlerini de bilginize sunuyorum: “Hocam av yasağı aynı zamanda, ‘haram’ demektir.
Beşeri kanun, yasak der. Şer'i kanun ise, Haram der.”

Evet, isabet etmiş. Yasak, dini anlamda ‘haram’ demektir. Ne yazık ki haramzadeler var…

Bilinçsiz insanlar haramzade olurlar…

Yaklaşık 10 yıl önce çevre örgütümüz(Batman Çevre Gönüllüleri Derneği) adına bir basın açıklaması yaptığımda, bazı balıkçıların tehditleriyle karşılaşmıştım. O açıklamayı da bilginize sunmak istiyorum, bakın bakalım hatalı kimdi; “Yıllardan beri nehir ve göletlerimizde herkesin gözü önünde bir katliam yaşanmaktadır. Batman Çayı, Dicle nehri ve çevre akarsularımızda kimyevi ilaçlarla, dinamit başta olmak üzere değişik patlayıcılarla, jeneratörlerle (elektrikle) yapılan ve Batman Çevre Gönüllüleri Derneği olarak yıllardan beri kamuoyuna ‘katliam’ diye duyurduğumuz ilkel metotla avcılığın pervasızca sürdürüldüğünü üzülerek görmekteyiz. 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanununun 36. Maddesi yürürlükte olmasına karşın, balıkların üreme döneminde, av yasağının bulunduğu bir süreçte ilkel metotlarla avcılığın yapılmasını sorumsuzluk olarak niteliyoruz.

Avlanma yasağının olduğu bir dönemde Batman piyasasında balıkların satılması düşündürücüdür. Av yasağının olduğu süreçte ilgililer sorumluluklarını yerine getirecek olursa, balıkların serbest bir şekilde satılması mümkün olmayacaktır.

Balıkların üreme dönemlerinde yok edilmesi, nehirlerimizdeki balık neslinin tükenmesi gibi vahim sonuçlara neden olabilir. Bu gerçeği özellikle balıkçılarımıza da hatırlatıyoruz.

Bir süre önce Batman’ı ziyaret eden Tarım Bakanı sayın Mehdi Eker’e, bu vahim sorunla ilgili rapor sunmamıza karşın, balıklara, kurbağalara, yengeçlere, yılan balıklarına, kaplumbağalara vs. bütün canlılara zarar veren, ekolojik sistemi bozan vahşetin sürdüğünü, gerekli önlemlerin alınmadığını görüyoruz. Bu konuda bir kere daha uyarı yapmayı görev biliyoruz. Başta İl Tarım Müdürlüğü olmak üzere ilgili kurumları sorumluluk bilinciyle göreve davet ediyor, halkımızı da avlanma yasağının sürdüğü zamanlarda balık tüketmemeye çağırıyoruz. Batman Çevre Gönüllüleri Derneği olarak, bu konuda gerekli önlemlerin alınmaması halinde yargı yolu dâhil, her türlü yasal girişimlerde bulunacağımızı ifade ediyoruz.”

Bu açıklamanın gereği yapılsa, en çok balıkçılarımız kazançlı çıkacaktır. Bu vesile ile bir kere daha üreme dönemlerinde avcılığın yasak, haram olduğunu hatırlatıyorum. Din adamlarımız, hocalarımız hutbelerinde bunu dillendirsinler, fesada karşı çıksınlar. Geçtiğimiz ay duyarlılık gösteren Tarım Müdürlüğümüz, balıkçıları eğitsin, seminerler verdiklerini duyalım. Bu ilkel yöntemlerin terk edildiği sürecin gelmesi ve insanlarımızın bilinçlenmesi dileğimle.