Değerli Okurlar, bu köşede insanlarımızı, kentimizin geleceğini ilgilendiren her soruna dikkat çekmeye çalışmaktayım. Kentimizin zemin çöküntüleri üzerinde de epey durduğum malumunuzdur.

Olası bir deprem için kentimizin geleceğini düşünmemiz gerektiği gibi, su kaynaklarımızın kirliliği nedeniyle yarınlarda hangi felaketlere kafa yormamız gerektiği üzerinde de duruyorum. Bunlara kıyasla her konuda duyarlıyım.

Tabi, beni anlayanlar genel olarak bilim insanlarıdır.

İçme suyumuzdaki Fenol, şebeke borularındaki asbest, su kaynaklarını tehdit eden petrol atıkları vs, her sorunu boşuna yazmadığım, bilim insanlarının malumudur…

Kentin zemin çöküntülerine dikkat çektiğimde, basit değerlendirme yapmadığımı jeologlar ve alanındaki uzmanlar anlarlar.

Bilimsel kurullarda, bilim insanlarının hazır olduğu toplantılarda benim ısrarla uyarıcı yazılar yazdığım konularda nasıl hayati derecede önemli konuşmalar yapıldığını biliyorum.

Misal olarak 2012 yılında Batman Üniversitesi Konferans Salonunda çok geniş katılımlı, ‘Batman’ın Jeolojik Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı’nı hatırlatayım…

**

**

ÇALIŞTAY SONUÇ BİLDİRGESİ BOŞUNA MI AÇIKLANDI?..

O Çalıştay’a kimler katılmamıştı ki?

Dönemin Belediye Başkan Vekili, Rektör Vekili, Belediye yöneticileri, Üniversite’nin Jeoloji alanındaki uzman bilim insanları, Batman Jeoloji Odası, başka bazı odalar, İl Özel İdaresi, Çevre ve Şehircilik, DSİ…

Boşuna mı o toplantı yapılmış, boşuna mı Sonuç Bildirgesi hazırlanıp, kamuoyuna ilan edilmişti?

Neden yıllardır bu kentin sorunlarını, geleceğini tartışmıyoruz?

Neden bilim insanları sorunlarımızı masaya yatırıp, çözüm önerileri sunmuyorlar?

Bu kentin yöneticilerine yıllardır hitap edip, çözüm önerileri sunuyorum. Neden ilgili kurulları harekete geçirmiyor, çalıştaylar düzelemiyor, her türlü tehlikeler için çare arayışına gitmiyorlar?

Irak’ta deprem yaşanıyor, Batman halkı panikle sokağa iniyor, yalan mı?..

Olası bir deprem için neden bir hazırlığımız yok?

Zemin çöküntülerine rağmen, çok katlı binalar yükseltmeye devam ediyoruz…

İyi de dikkat çektiğim Çalıştay’a katılan bilim insanları basit meselelere mi kafa yormuşlardı?

**

**

“Batman’ı bekleyen tehlikeler açıktır. 2012 yılında düzenlenen söz konusu Çalıştay’ın Sonuç Bildirgesi’ni yine kamuoyuna sunacağım. Boşuna mı o sonuç bildirgesi açıklandı, birlikte bakalım;

1- Batman Belediyesi’ndeki Jeoloji Mühendisi sayısının arttırılarak zemin, jeoteknik vb. incelemelerin video kaydına alınması,

2- Sondaj sayısı, sondaj derinliği, deney türü ve sayısı vb belirlenmesinde Batman Belediyesi, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, AFAD İl Müdürlüğü ve JMO’nun ortaklaşa alacağı kararların uygulanması,

3- Batman ilinin jeoteknik araştırma deney ihtiyacını giderecek bir laboratuarın kurulması,

4- Mühendislerin jeoteknik incelemeler konusunda bilgi ve gelişimine katkı sağlayacak kursların düzenlenmesi,

4- Batman ilinin jeolojik-jeoteknik-hidrojeolojik raporunun hazırlanması, (yeraltı su seviyesi, hidrojeolojik durumu, zemin durumu, olası yeraltı boşluklarının belirlenmesi vb.)

6- Mevcut su kuyularının ruhsatlandırılması (koordinatlarının, derinliklerinin ve yeraltı su seviyelerinin belirlenmesi),

7- İçme-kullanma suyu iletim hattındaki boruların bir bölümü asbestli borulardan oluşmaktadır. Bu boruların acilen insan sağlığına uygun borularla değiştirilmesi,

8- Kentimizin su ihtiyacını sağlayan kuyuların bölgedeki petrol endüstrisinin yeraltı suyunu kirletme potansiyele sahip olması nedeniyle, Zilek su kaynaklarından Batman’ın su ihtiyacı için yararlanılması,

9- Jeolojik, Jeoteknik vb. raporların incelenmesinde JMO’nun kamu kurumlarındaki meslektaşlardan destek alması, hususlarında görüş birliğine varılmıştır.”

**

**

O Çalıştay’ın Sonuç Bildirgesi böyle. 2012 yılında düzenlenen çalıştay sonrasında dönemin Belediye yetkililerine yönelik eleştirilerim olmuştu. Yaptığım değerlendirmeden bazı satırları hatırlatayım: ‘İşte O Çalıştay’ın, o toplantının bu nedenle kentin ve hepimizin geleceğini ilgilendirdiğini söylüyorum.

Jeoloji’nin alanına depremler, fay hatları, kırıklar, çukurlar, çöküntüler, obruklar, yeraltındaki su hareketleri ve daha sayamayacağım sayısız konu giriyor…

Saydığım bütün hususlar Batman’da mevcut…

Van, Bingöl, Elazığ’daki depremlerden bile ne kadar etkilendiğimizi biliyorsunuz, biliyoruz.

Bu gerçek malum olmasına rağmen kent merkezinde habire kat yükseltilen binalar gerçeğine seyirci kalıyoruz…

Belediye ne yapıyor, sormuyoruz?..

Uzmanlar zeminin çok katlı yapılar kaldırmadığını söylerken, Batman’da yükselen binaları düşünmüyoruz bile…

Çalıştay’da bilim insanlarını dinlerken gerçekten de dehşete kapıldım…

Neden mi? Çünkü hakkında az bilgi sahibi olduğum su kuyularının yarattığı tehlikeden, Bismil’e giderken yol boyunca dizili göllerin aslında birer ‘obruk’ olduklarından yeni haberdar oldum…

Obruklar deyip geçmeyelim. Bir anda belki 100 metre karenin göçmesi, örneğin dev birkaç apartmanın 50 metre derinliğe yuvarlanması demektir…

Yeraltından motopomplarla durmadan su çekilen kuyuların yarattığı tehlikenin farkında değiliz…

Kent merkezi ve çevresindeki çeşitli amaçlar için açılan su kuyularına kim ruhsat veriyor, kimlerin denetimine tabi onu da bilmiyoruz. Bunu o çalıştayda anladım.’

Mevcut Belediye yönetimine hitaben de birkaç kezdir yazılar yazıyorum. Beni duyan, anlayan yok. Öneri sunarak yazımı bitirmeyeceğim. Yukarıda yeterince uyarı ve eleştiriler var. Dilerim tehlikenin farkına varanlar olur