Batman’a ulaşım hizmetlerine kafa yoran biriyim. Son günlerde ‘Batman’a Hızlı Tren’ hizmeti için oluşan kamuoyundan mutluluk duyduğumu belirteyim.

Malatya-Elazığ ve Elazığ-Diyarbakır Hızlı Tren Projesi ihalesinin 2017 yılında yapılacağına dair yaygın medyada yer alan bazı haberler, duyarlı insanlarımızı harekete geçirdi.

Sosyal medya üzerinden duyarlılık oluşturmaya çalışan insanlarımızla gurur duyuyorum.

Değerli Okurlar, yukarıda yazımın ilk cümlesinde ulaşım hizmetlerine kafa yoran biri olduğumu söyledim. Bu öylesine söylenmiş, kendimi övmeyi içeren bir cümle değildir.

Gerçekten de ilgiliyim. Bu kentin her türlü sorunlarının çözümü için 27 yıldır aralıksız günlük yazılar yazan biri olarak, ulaşım hizmetleri üzerine de sayısız makale yazmışımdır.

Batman-Silvan üzerinden ulaşımımız olduğu süreci birçoğunuz hatırlamayabilir. Eskiden Silvan üzerinden Diyarbakır’a karayolu ulaşımımız vardı.

Bismil-Batman-Diyarbakır karayolu hizmeti için yazılar yazdığımız ve Batman halkının gören gözü, işiten kulağı ve hak talep eden sesi olmaya çalışmıştık. Batman yerel basını ısrarla sorunu gündemde tutunca Bismil karayolu hizmete girmişti.

Batman demiryolu ulaşımı üzerine de sayısız makalem olmuştur. 90’lı yıllarda örgütün kara trenimizi yakmasını çok sert şekilde eleştirdiğimde bazı çevrelerin tepkileriyle karşılaşmıştım. Yoksulların yolculuk ettiği yoğurt trenimizin yakılması üzerine uzun süre demiryolu hizmeti durmuştu. O dönemde bunu eleştirmiştim. Eleştirilerle yetinmeyerek bazı ünlü köşe yazarlarına mektuplar gönderip, yoksulların haklarını savunmuş, tren seferlerinin yeniden başlatılması için destek istemiştim.

En sonunda dönemin Hürriyet Gazetesi Yazarı Oktay Ekşi(Basın Konseyi Başkanı idi) sorunu köşesine taşımış ve bir Osmanlı Paşası’nın, sözüne atfı yaparak TCDD’yi ve Ulaştırma Bakanlığını eleştirmişti. Üzerine TC yazılı olan trenlerin güvenlik gerekçesiyle Batman’a gidememesini eleştirerek, Osmanlı paşasının “Gidemediğin yer senin değildir” sözünü köşesine taşıyan Ekşi’nin eleştirisi ardından yeniden ulaşım hizmeti başlayacaktı.

Amacım üzüm yemek ve kentime faydalı olmaktı. Batman’dan Diyarbakır’a trenle sayısız kez seyahat eden biri olarak demiryolu ulaşımını hep savunmuşumdur. Trenlere taş atılması ayıbı ile ilgili olarak bu köşede sayısız eleştirilerim olmuştur.

Saygıdeğer Okurlar, Batman-Diyarbakır arasındaki demiryolu ağı ve hizmetini sorgulayan ve kentimizin sahipsizliğini eleştiren yazılarım olmuştu. ‘Sahipsizlik, DDY istasyonları ayıbı’ başlıklı iki günlük yazılarımda Batman-Diyarbakır arasındaki istasyonların durumunu değerlendiren yazılarımı dönemin Batman Milletvekili Sayın Mehmet Emin Ekmen duyarlılık göstermiş ve TCDD Genel Müdürlüğü’ne göndermiş, cevap vermelerini sağlamıştı.

DAHA İYİ HİZMET İÇİN…

Bakınız, bu kente daha iyi ulaşım hizmeti için neler yazmışım; “Dünyanın 21. yüzyıla yelken açtığı bir zaman diliminde kentimizin demiryolu ulaşımındaki durumunu içime sindiremiyorum. Büyük bir sahipsizliğe tanık olup susmayı, kendi adıma bu kente yaşayanlara karşı ‘ihanet’ olarak yorumluyorum… Hayır hayır susarak ve gözlerimi kapatarak sorunu geçiştirmeyeceğim… Bu kentin sahipsiz olduğunu haykıracağım, isterse hakkımda hemen dava açsınlar!.. İl yöneticilerimiz, Milletvekillerimiz, politikacılarımız, sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerimiz, halkımız beni duysun; bu kenti sahipsiz bırakmışız… Eğer bu kentin sahipleri varsa, buyursun Batman’dan Diyarbakır’a veya Diyarbakır’dan Batman’a bir kez gündüz gözüyle seyahat etsinler. Görecekleri manzarayı içlerine sindiriyorlarsa, susayım!.. Batman –Diyarbakır arasındaki bütün demiryolu istasyonları İkinci Dünya Savaşından çıkmış viranelere benzemektedir. Bu manzarayı içim burkularak seyretmek istemiyorum… 20-30 yıl önce Batman’da yaşamış olanlarınız varsa, lütfen sözlerime dikkat ediniz. Sizleri hayalen 20-30 yıl önceye gitmeye davet ediyorum. Lütfen 20-30 yıl geriye gidip, o günün Batman’ını düşününüz… Batman Gar Müdürlüğü, yani bugünkü İstasyon o günlerde çok şendi. İstasyonun bitişiğindeki bahçeli kahvehanede oturacak yer bulamazdınız. Site’ye gidip gelen insan sayısı hayli fazlaydı. Gar Müdürlüğü ve lojmanları böyle sahipsiz değildi. Batman’ın tek alt geçidi ve çevresi inanın bugünden daha temizdi. Aradan 30 yıl geçmiş, hala tek alt geçidimiz var. 20-30 yıl önce istasyon veya peron çıkışı kentin en gözde merkeziydi. Evet, sadede geleyim. 20-30 yıl öncesine hayalen giderken istasyon çevresi canlandı hafızamda. Gar Müdürlüğü’nde çok sayıda memur görev yapıyordu. Trene binip, Diyarbakır’a yol aldığınızda ilk istasyon olarak ‘Sinan’ karşınıza çıkıyordu. Sinan istasyonunda treni bekleyen bir DDY görevlisinin düdüğünü duyardık. Şimdi ise Sinan istasyon binası viraneye dönmüş durumda… O yıllarda Sinan istasyonu bugünkü gibi harap mıydı? Hafızanızı yoklayınız. Batman’dan sonra karşınıza çıkacak ilk istasyon olan Sinan İstasyonu’nun viraneye dönmüş hali yüreğinizi acıtacaktır… Sinan’dan yol alıp Çöltepe’ye gittiğinizde yine virane istasyon gerçeği ile karşılaşacaksınız. Halbuki 30 yıl önce Çöltepe şen bir yerdi. O dönemin yöneticileri üzerlerine düşeni yapmış ve istasyon alanını ağaçlandırmışlardı. O güzelim dut ağaçlarının çevrelediği küçük istasyon binası, lojman ve WC’sine kadar herşey bugün de yerinde duruyor. Ancak virane durumda… Bütün kapı ve pencereleri sökülmüş, savaştan çıkmış manzarasındaki istasyon 30 yıl önce sahipliydi… Sinan, Çöltepe, Ulam ve diğer istasyonların tümü 30 yıl önce sahipliydi. Ama bugün sahipsiz… Bütün istasyonların ara rayları otlarla kaplanmış durumda. İstasyon binaları ise ahıra çevrilmiş vaziyette… Bu sahipsizlik neden? Avrupa Birliği kapısında bekleyen bir ülke olduğumuz gerçeğine o manzaralar yakışmıyor doğrusu… 20-30 yıl öncesini mumla aramak zorunda bırakılıyoruz. Neden? Neden eloğlu ileriye giderken, biz geriye gidiyoruz? Bunu bize reva görenlerin yanıtını merak ediyorum. Ülkenin başka kentlerinde mavi ekspresler, hızlı ve konforlu trenler hizmet verirken, bize köhnemiş trenleri reva görenler kim? Milletvekillerimiz neden bu sorunu görmüyor, hesabını sormuyorlar? Bakınız başta Gar Müdürlüğümüz olmak üzere bütün ana ve ara istasyonlar dökülüyor. Her taraf viraneye dönmüş durumda. Bu sahipsizlik değilse nedir? Gar Müdürlüğü’ne ait lojmanlara ve yapılara bakar mısınız? Bu ilkel manzarayı yöneticiler nasıl içlerine sindiriyor? Özellikle sorunların çözümü için parlamentoya gönderdiğimiz Milletvekillerinin duyarsızlığı kahrediyor… Neden hiçbir vekilimiz DDY’deki rezaleti gündeme getirmiyor?

Haydi trenle seyahat etme gibi bir alışkanlıkları yok, halkımızın çilesini yerinde görmüyor olabilirler. İyi de hiç mi bu konuda bilgi sahibi değiller? Halkın yaşadığı sıkıntıdan hiç mi haberleri olmamış? Bu eleştirilerim gelmiş ve geçmiş tüm Milletvekileri için geçerlidir. Çünkü hiçbir vekilimizin bu soruna duyarlılık gösterdiğine tanık olmadım. Bu köşenin acizane yazarı olarak ısrarla soruna dikkat çekmişimdir. Ama kahredici bir duyarsızlıkla karşılaştım hep. 21. yüzyıla yelken açan dünya gerçeğinde bu manzaraları içime sindiremiyorum. Sayın Milletvekillerimizi, sayın il yöneticilerimizi ve sivil toplum örgütlerimizi duyarlılığa ve tepki vermeye davet ediyorum.”

Bu yazıma Sayın Ekmen, duyarlılık gösterince DDY Genel Müdürlüğü tarafından tarafıma gönderilen açıklama ve rapor olmuştu. Aradan yıllar geçti. Demiryolu ağımızda ve istasyonlarda bazı iyileştirmeler oldu. Şimdi hızlı tren gündemde. Elbette hızlı tren hizmeti için de üzerime düşen görevi inşallah yapacağım.

Hızlı Tren meselesi nasıl gündeme geldi? Googleye sorduğumda, sadece Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin, “Malatya- Elazığ ve Elazığ- Diyarbakır hızlı tren projesini de 2017'de ihaleye çıkarttıracağız. İnşallah hızlı treni Diyarbakır'a kadar götürmüş olacağız” ifadesiyle karşılaştım. Konumuza inşallah yarın da devam edeyim.