Çok değil, bundan bir kaç sene öncesine kadar Batman, bölgenin ‘en güvenli’ illeri arasındaydı…
 
Çözüm süreciyle perçinlense de Batman genelde diğer bölge illerine nazaran huzurun hakim olduğu kent ünvanını koruyordu.
 
Fakat şimdilerde kentte ‘asayiş’ en önemli sorunların başında geliyor. Çözüm süreciyle yatırımcıların kente bakış açısı bile değişmeye başlamışken korkunç olayları konuşur olduk.
 
Bir süre önce Kozluk’taki katliam,
Ardından Kuyubaşı TOKİ’de genç bir babanın hunharca öldürülmesi,
Geçtiğimiz hafta da minibüsçülerin üç kişinin ölümüne neden olan kanlı kavgası…
 
Bu soruyu sormak gerekiyor; Neler oluyor bize?
Üç günlük dünyada alıp veremediğimiz ne?
 
Kapitalizmin doruklarını yaşadığımız şu dönemlerde, topraklarımızın etrafı yangın yeri iken biz hala neyin peşindeyiz…
 
***
 
‘Huzur’ dedik…
Uyuşturucu yaşının 13’lere düştüğü, genç bir babanın eşinin gözü önünde boğazlanmasının, kız meselesi veya bir başka mesele nedeniyle çobanın 7 kişiyi gözünü kırpmadan katletmesi, yine başka bir sebeple çıkan kavgada silahların konuşması, yetmeyip hastanede sedye üzerinde öldürülmesi… vs…
 
Yaşananlara bakıldığında ne yazık ki Batman, artık huzurlu bir kent değil.
 
Belki bu adli olaylar her ilde yaşanıyor ama memleketimizde bir kaç yıl öncesine dek böyle olaylar yaşanmıyordu.
 
Batman Emniyeti iyi niyetli çalışmalara imza atıyor olabilir ama ‘kaçak sigara’ya uygulanan başarılı önlemlerin uyuşturucu tacirleri veya büyük kavgaları önlemede görüldüğü söylenemez…
 
Batman’daki tüm yöneticiler ‘uyuşturucunun’ ulaştığı korkunç boyutları biliyor. Ancak ne yazık ki bu beladan kurtulmak için yeterli önlemler alınamıyor. Burada elbette her şeyi Emniyet’ten beklemek doğru değil. Valilikten belediyesine, emniyetinden jandarmasına, sivil toplum kuruluşundan tüm aydın kesimlere her kesimin bu sorunun altına elini değil, gövdesini bırakmalı...
 
Bir kaç yöneticinin, bir kaç STK temsilcisinin basına demeç vermesiyle sorunlar çözülmüyor…
 
***
 
Bir dönemler asayişin ‘berkemal’ olduğu petrolkentinin nüfusu, sığınmacılarla birlikte 600 bine dayandı…
 
Haliyle sorunlar büyüyecek, adli vakalar artacak…
 
Ancak bunlara da zamanında ve radikal tedbirler almak gerek.
 
Valisinden Belediye Başkanlarına, Emniyet güçlerinden basınına, STK’lardan eğitimcilere herkesin bu kenti daha ‘yaşanılabilir’ bir kent haline getirme sorumluluğu var. Bu sorumluluktan kimse kaçmamalıdır.
 
Daha huzurlu bir kent için yurttaşlar da daha duyarlı olmalı. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ misali sorunları görmezden gelmek bu kente yapılabilecek en büyük kötülüktür.
 
Sözün özü; huzurlu bir kent için el ele…