Ülkenin karayolları ile yapılan seyahat ve taşımacılık, demiryolu ve deniz ile ulaşıma göre çok pahallıdır.
Batmanlı bir esnafla görüşmüştük ve bana demiryolu ile bir malı getirdiğimizde kamyonla getirmeye nazaran 30 bin kara geçiyoruz, demişti.
Bir memur emekli olduğunda bundan biraz fazla bir para alıyor. Bir esnaf ise karayolu ile değil de demiryolu ile nakliyat yaptığında böylesi bir parayı kazanıyor. Varın gerisini siz düşünün
Karayolu ile ulaşım ve taşımacılık aslında o ülke için görünmez bir kara deliktir. Zira zamanla asfalt yarılacak ve tekrar tabiri caizse Londra asfaltı yaptırmak zorunda kalacaksınız.
Hâlbuki demiryolunu bir kez yaptırdınız mı ufak tefek bakımlar hariç bir asır boyunca kullanabilirsiniz. Ayrıca demiryolu bildiğiniz gibi ince bir demir zemin üzerinde seyahati mümkün kıldığı için sürtünme katsayısı da sıfıra yakın bir seviyededir.
Bu ne anlama gelmektedir?
Bu, şu anlama gelmektedir; 100 kamyonun aldığı bir yükü bir tren lokomotifi katarlarıyla alabilir. Zira sürtünme az olduğu için harcadığı enerji-yakıt çok azdır. Yüz kamyonun yükünü çok az bir fiyata bir tek tren çekebilir.
Ama karayolunda araçların tekerlekleri zemine sağlam oturur ve tamamen temas eder. Sürtünme katsayısı maksimumdur. Bu yüzden siz bir kamyonu iteleyerek çekemezsiniz. Ama 5 kamyon yük alan bir vagonu rahatlıkla çekebilirsiniz.
Biz çocukken tren yolunun orda oyunlar oynardık ve bazen ray üzerinde olan bir aracı o ufak yaşımıza rağmen çeker çekiştirirdik.
Trenle az enerji ile çok yük taşımanın yanı sıra zeminde bozulmaz. Ama karayolları için öyle değil. 30 tonluk uzun araçlar asfaltın anasını ağlatır. Tamam, ceza da kesilir eğer yük haddini aşmışsa. Ama deyin ki standartlarda bir yükleme olsun, yine de zamanla yollar bozulacak ve milli servet atıl duruma düşecektir.
Deniz yolculuğu ve taşımacılığına değinmiyorum bile. Zira denizde, karayolu gibi zeminin bozulması da mümkün değil. Bir dalgayla sıfır kilometre asfalt sağlanmış olmuyor mu?
Yük taşımacılığı bir tarafa seyahat amaçlı bir karşılaştırma yapalım isterseniz;
Batman-Diyarbakır arası minibüs ücreti 12 TL ve öğrenci indirimi yoktur, yaşlı indirimi yoktur. Engelliler de tıpkı engelsizler gibi ücret ödemek zorundadır. 
Batman- Diyarbakır arası tren ücreti 3 TL ve öğrenciysen eğer 2 TL ve de yaşlı isen 1,5 TL. Sıkı durun, engelliyseniz bedava. Engelli kişi atlasın trene, tüm ülkeyi gezsin, bir lira masraf ödemeyecektir.
Alın size hizmet, alın size ekonomiklik
Üstelik de bizim çocukluğumuzun kara trenleri de yok artık. Hepsi de birinci sınıf konforlu. Yazın serin ve kışın sıcacık. Öyle bir konforlu ki şaşırır kalırsınız. Telefon ve benzeri ürünleriniz için her koltukta size özel şarj yeri var. Koltuklar, evinizdeki koltuktan da daha konforlu. Görevliler güler yüzlü ve hizmet etmeye amade insanlar.
Malatya’ya yüksek lisans için sık sık gidip geliyorum. Bu defa da trenle gideyim dedim. Normal minibüs 35 TL iken trenle ile 13 TL ve ayrıca indirimde uygulandığı için 10 lira elli kuruşa gittim.
Gelişmiş ülkelerin hemen hepsi raylı ulaşımı tercih etmiştir.
Kimisinde bizimki gibi tren ve kimisinin de şehirlerin altında ve üstünde ilerleyen metro sistemleri.
Milyonlarca insan bu ulaşım imkânından faydalanıyorlar ve ucuza.
Üstelik de şehir arabalara boğulmuyor.
Türkiye uzun yıllar ihmal etti demir yollarını.
Kirli, pis kömür kokusu ve konfordan uzak 60’lı yılların getto görüntüsündeki Orient (Doğu) Expresi tarzı trenler yüzünden halk belli de küstü ve belki de korktu tren yolculuklarından. Hala diyenler var “yahu ya Kemal Sunal filmi gibi seni uyutup paranı çalsalardı.”
Aslında bunda demiryolları yönetiminin de payı var.
İnsan kaynakları ve halkla ilişkiler departmanları iyi çalışsa, kendilerini iyi tanıtsa tren yolculuğu ülkem için istenilen bir seviyeye ulaşabilirdi.
Ancak çok kötü bir izlenimimi de paylaşmak istiyorum;
Batman’ın çıkışı, Bismil’in girişi ve Diyarbakır’ın çıkışında çocuklar treni taş yağmuruna tuttu.
O caaanım tren taşların hedefi oldu. Bunun için kondüktör pencere önünde bulunan bir perdeyi indirmemizi istedi. Atılan taşlardan dolayı cam kırıldığında yüzümüz parçalanmasın diye bir platform görevi görüyormuş bu perdeler.
Yazık günah değil mi? O güzelim tren taşlanır mı?
Çocukken bizim de taş attığımız belki olmuştur ama bizim çocukluğumuzun Türkiye’si ve bilinç seviyesi aynı mı? Hiç mi bir ilerleme kaydedilmedi?
Diyarbakır garında bir güvenlikçi ile konuştum ve taşlanma durumunu sordum.
Gazetecilere demeç vermekten çekinen her görevli gibi bu da çok konuşmak istemedi. Sadece o taş atan çocukların bile bu trenle yolculuk yaptıklarını söyledi.
Aslında Ak Parti hükümeti birçok konuda iyi şeyler yaptı ama bence devlet demir yollarının çağın ilerisine taşınması konusunda henüz yapmadığı da çok şey var. Bu taş atma olayı için bile etkili ve yetkililerin harekete geçmesi gerekmez mi?
Ayrıca tren hareket saatleri konusuda bir facia. Batman’dan Diyarbakır’a sabahın 5’inde kim trene binebilecek ki?
O saatte ne minibüs var, ne otobüs.
Belediye otobüsleri bile en erken 6 gibi hizmet verdiğine göre bu insanlar nasıl trene binecekler?
Tren sabahın 5’inde hareket ediyorsa bu insanlar gecenin 4’ünde mi yataktan kalkacaklar. Neymiş efendim fi tarihte biri Diyarbakır’da hastaneye gidecekmiş de, tren geç gittiğinden yetişememiş. Vay be. Eğer kişinin çok acil bir durumu varsa devlet artık ambulans helikopter bile kaldırıyor. Yani geçmiş zaman durumundan yola çıkarak 2015 yılında hala eskiye göre hareket ediliyorsa ne diyelim artık. Amacımız ne olmalı?
Amacımız tren yolculuklarını teşvik etmek olmalı ki böylece milli servet yollara dökülmesin ve insanlar rahat rahat yolculuklarını ucuz bir şekilde gerçekleştirebilsin. Karga b… yemeden diye bir deyim vardır. Tren saatlerini bence bu çok güzel ifade etmektedir. 
Bu konunun da takipçisi olacağız