Numan Kurtulmuş A Haber ortak yayınında sanırım 1 Ağustos’tu aynen şu ifadeleri veriyordu; Düşünün Allah aşkına. Türkiye’de bir Amerikalı vatandaş 15 senedir yaşıyor ve bu kişi ülkesinde papaz. Sonra ülkesinde bir darbe teşebbüsünde bulunuyor. Uçaklar, tanklar ve bilumum ağır silahlarla 240 kişiyi ölüyor ve 2500 kişiyi de yaralanıyor. Birleşik Devletlerin bize tavrı ne olurdu? Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’ne onbinlerce sayfalık doküman gönderiyor ki bu papaz bir darbecidir, vatan hainidir, teröristtir diye. Hala tam ikna olabilmiş değiller(miş). ABD, Türkiye’ye hala ikircikli davranıyor.

Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Batı her zamanki gibi ikiyüzlü.

Almanya Anayasa mahkemesi, Almanya’da yaşayan Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının teröre hayır mitinginde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının telekonferans yöntemiyle vatandaşlarıyla buluşmasını engelliyor. Aynı ülke çok yakın bir zaman da Ermeni meselesinde de Türkiye’yi yalnız bırakmıştı.

Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi batı gerçekten ikiyüzlü.

Kendilerinde bir terör saldırı olduğunda tüm gezegen seferber olurken, bizde sistematik ve korkunç bir başkaldırışta ancak bir ay sonra kısık sesler duyulmaya başlandı Batı tarafından.

Bu Almanya aslında bize hiçte dost değil ama sorsan iki ülke yetkilileri, samimiyetten uzak resmi prosedür çerçevesinde toplantılarda Türk-Alman ilişkilerini 100 yıl öncesine kadar götürecekler. Doğrudur, bizdeki hainler ile sizin deyyuslarınız tüm 100 yıldır bu milletin başına bela olacak ortak bir geçmişe, lanetli bir geçmişe sahipsiniz. Sizin yüzünüzden bu vatan evlatları çok çekti. İsteyen açsın baksın Osmanlı’nın birinci cihan harbine nasıl girdiğine. Ben burada çok ufak bir detay vermek istiyorum:

Sene 1915. Yer Çanakkale veya civarı. Alman generalinin yönettiği / yönetemediği bir savaş/kıyım var.

Bakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı makamlarından sonra, cephe içerisindeki en yetkili komutandı Otto Liman Von Sanders..Bu yönden bakıldığında Çanakkale Savaşında Başkomutandı. (http://gercektarihvekultur.blogspot.com.tr/2011/01/canakkalenin-bas-komutan-kimdi.html) 17/08/2016

 

Tüm Müslüman ahali toplanmış bir destan yazıyor. Destan derken, 250 günde 250 bin ölümüz var. Dikkat edin. Destan diyorsam orada vatan, namus, din uğruna savaşan atalarımızı kastediyorum. Yoksa bu savaşa da yine basiretsizlikten girdik. Ama ölenler inşallah şehittirler. Çünkü onlar siyaset, ittifak, müttefek nedir bilmiyorlardı. Neyse gelelim savaşın bizler açısından temel bir taktik hatasına. Müttefikler gemilerden top atışı yapıyor. Bizimkiler de siperlerden karşılık veriyor. Topların o günkü menzili tam 6 km. Peki yaralılarımızın tedavi gördüğü daha doğrusu tedavi edilmeye çalışıldığı sahra hastanesinin kıyıdan mesafesi ne kadar biliyor musunuz? Sadece 1 km. Yani düşman donanması çok rahatlıkla menzilleri içindeki bu sahra hastanelerini vurabiliyorlardı. Bu arada 18 bin Müslüman sahra hastanesinde tedavi beklerler şehit düşmüştür. Bizim atalarımız için bir kahramanlık destanıdır, eyvallah. Ama öte yandan bu kadar taktiksel hatanın bedeli bir katliam ve askeri anlamda bu kadar zayiat bir fiyaskodur. Zira topların etkili menzilinin dışına çıkılsaydı bu 18 bin insan şehit düşmeyecekti. Tıpkı Sarıkamış’ta şehit düşen atalarımız gibi. Yazlık mebusat denilen kamuflajlarla 90 bin kişinin tek mermi atmadan donarak şehit düşmesi gibi taktiksel bir hata ve fiyasko. Ama şehit düşenler Allah’ın izniyle şehit düşmüşlerdir. O ayrı. Çanakkale’yi yöneten bir Alman generaldi. Sarıkamış’a askerleri ölüme gönderen de uzun yıllar Almanya’da kalmış ve tam bir Alman hayranı olan Enver Paşaydı.

Demem o ki bizim bu Almanlarla tarihsel bir bağımız var, doğrudur. Ama bu bağ tek taraflı menfaat üzerine kurulmuş, onlara kar, bize zarar bir bağ.

Bu arada Gercüşlü bir arkadaşımın da büyük büyük dedesi Çanakale’de şehit düşmüş ve ismi şehitler abidesinde yazılı olarak duruyor. Allah gani gani rahmet eylesin hem o günkü şehitlerimizi, hem de 15 Temmuz’daki şehitlerimizi. Amin.

Kitap zamanı; Bugünkü eserin ismi Dilbilimin Temel Kavram ve İlkeleri. Yazarı Prof.Dr.Berke Vardar. Multilingual Yayınevi tarafından basılan eser özellikle Dil Bilimi çerçevesinden çalışmalarını yapanlar için mükemmel bir eser.