İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin bu güne kadar gelmiş tüm bakanlar arasında çok ilginç bir yere sahip olacakmış gibime geliyor. Kendi halinde olanların bile zaman zaman tepkisini çeken Bakan kendi partilileri tarafından bile eleştirilebiliyor.
Yine AKP içerisinde bir zamanlar böylesi tepkiler çeken bir isim daha vardı, hatırlarsanız. Kemal Unakıtan. Hazır cevaplığı, pişkinliği, oğlu aracılığıyla “one minut” repliğinin bile patent hakkını almaya çalışması halen hafızalarda.
Bir haber sitesinde yer alan yazı aynen şöyleydi:
Takla at bakalım…
Bakan’ın muhatap olduğu adam hayvan satıcısıymış. O köyde de hayvan satıcılarına “cambaz” derlermiş. Adam gelirken bakana cambaz diye tanıtılmış. Bakan da onun için “takla at” demiş. Kötü bir niyeti yoktu, olmaz zaten..
İçişleri Bakanı’na tepki duyan AKP’liler Başbakan’a başvurdu
Göreve geldiği günden beri yaptığı açıklamalar ve kamuoyunda gaf olarak nitelendirilen çıkışlarıyla gündemden düşmeyen Bakana AKP içerisinde tepkiler artıyor. Partideki rahatsızlık, BDP’nin Bakan hakkında verdiği gensoru önergesinin görüşüldüğü Genel Kurul toplantısında kendini hissettirdi. BDP’nin hakkındaki iddialarını yanıtlamak için kürsüye çıkan Şahin’in konuşması, aralarında AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner, Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten ve Siirt Milletvekili Afif Demirkıran’ın da bulunduğu pek çok partili tarafından alkışlanmadı.
Bakan Şahin’in kamuoyunda tepki çeken çıkışlarıyla ilgili rahatsızlık duyan kesimlerin “Lütfen Bakanı dizginleyin” talebini bizzat bazı AKP kurmayları aracılığıyla Başbakana ilettiği belirtiliyor. Ancak Erdoğan’ın Şahin hakkında herhangi bir tasarrufa gitmesinin beklenmediği, parti içinden ve kamuoyundan gelen tepkilere rağmen olası bir kabine revizyonunda yeri en garanti olan bakanın Şahin olduğu görüşü dillendiriliyor.
Evet, sayın okurlar. Yorumsuz bir şekilde yazıyı aktarmaya çalıştım.
Benim asıl merak ettiğim konu ise Sayın Başbakan’ın tüm tepkilere rağmen bu isimleri niçin uyarmadığı, kızmadığı. Çünkü sinirlendiği zaman neler yapabileceğini medyadan gördük. Aşı kampanyasından Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı nasıl da bozmuştu. Aslında haklıydı da. Dileyen aşı olur, dileyen olmaz. Bunu vatandaşa dikte etmek büyük fiyaskoydu ve Başbakanımız da gereken dersi verdi.
Peki,İçişleri Bakanını niçin uyarmıyor? Bunu anlayabilmiş değilim. Sınırdaki katliam ortada. Kalbi kırık, gözü yaşlı insanlar halen olayın yasını tutarken Bakan Şahin’in sert açıklamaları bu ülke insanını derinden üzmüştür. Ya Bakan çıkıp özür dileyecekti ki bu yazının yazıldığı ana kadar böyle bir şey olmadı, ya da Başbakan devreye girip gerekeni yapacaktı.
Önümüzde Belediye seçimleri var, sonrasında da genel seçimler.
Yeniden yapılanan bir CHP gerçeği var.
İtidalli bir anlayışı sergileyen MHP var
BDP’de yavaş yavaş radikal söylemlerden sıyrılıp ülke gerçekleri ile senkronize olabilse, dahası bir tek Kürt oylarıyla değil de tüm Türkiye’nin partisi olabilme yolunda yeni bir trend yakalayabilse,
İşte o zaman AKP için tehlike çanlarının çalmaya başladığını duyabileceğiz ve dahası bir bakanın önünü sonunu düşünmeden ettiği sözlerin sandığa nasıl yansıdığını da.