Bir sabah kahvaltısında söyleştik Gazeteci-yazar Ferit Tunç’la. Kahvaltı mekânı da, hazırlanan kahvaltı kadar renkliydi. Tabiri yerindeyse kahvaltıda her şey vardı. Özenle dilimlenen poğaçalar henüz sıcaklığını kaybetmemişti. Çaylarımızı yudumlarken, sohbetin keyifli olacağı her halinden belliydi.

“Aşkın Kanununu Yazsam Yeniden’ söyleşi kervanına bende dâhil olmak istiyorum ve aşka yeni bir kanun yazmak istiyorum” dediğinde Ferit Tunç, biraz şaşırdım! Her din, dil ve ırktan insanın yaşadığı ama konuşmaya pek yanaşmadığı bir duyguyu, yani aşkı konuşalım demesi cesurcaydı. Doğrusu cesaretinden dolayı da kendisini kutluyorum. Söyleşi konseptini bilen Tunç, anlaşılan geceden dersine biraz çalışmıştı. “Soruları samimiyetle cevaplayacağım” diyordu, söylediğini de yaptı.

“Günün birinde bakanlık kurma yetkim olursa eğer, âşıkların huzur ve refahı için, ‘Aşk Bakanlığı’nı getireceğim” sözleriyle âşıklara umut dağıtan Tunç’la şimdi söyleşi zamanı.  Bakalım Gazeteci- yazar Ferit Tunç, Melek Barış’ a başka neler konuştu.



AŞKIN KANUNUNU YAZSAM YENİDEN:

--- Aşk nedir?

Aşk, bana en zor gelen sorudur. Varlık dünyasının en kutsal, en yüce duygusudur. Aşk ilahidir. İlahiden gelen bir duygu olduğu için de bütün varlıklarda aşk vardır. 

--- Nasıl başlar?

Duyguların dile gelmesiyle başlar. Yaşamayanlar bilemez. Bu aşamada akıl devreden çıkabiliyor ve bu mühim bir durum. Duygular daha çok ön planda oluyor. Aklın şaşma halidir.  Aşkı aklın kontrolünde tutamazsak, kafada akıl diye bir şey kalmayabilir. 

                                                                                     
--- İlk görüşte aşk var mıdır?

İlk görüşte aşk diye bir şeyin olamayacağına inanıyorum, ancak hoşlanma olur, o da aşk değildir. Âşık olabilmek için birbirini tanımak gerekir, bunun içinde zaman ayırmalı. ‘İlk görüşte âşık oldum!’ böyle bir şey olamaz. Diyelim ilk gördün ve bir daha göremedin, yaşayamaz hale mi gelirsin? Onu 24 saat arar mısın, bunların olması mümkün değil.

--- Kaç türlü aşk vardır?

Analiz türlerine göre değişir. İlahi aşk vardır. Aile aşkı vardır. Doğaya aşk vardır. Röportajımıza konu sevgiliye olan aşk ise tektir.

--- Aşkın bir mektebi var mıdır?

Aşkın mektebi yoktur, olamaz da. Herkes kendi duygularıyla hareket eder. Hiç kimse duygularını başkasına dayatamaz, öğretemez. Ne kadar akıl ve mantık çerçevesinde hareket etsen de, başkalarına kendi duygularını aşılayamazsın. Her birey kendi duygularıyla hareket ettiği için, herkes kendi öğretmenidir. Bebek bile bir öğretmendir.

--- Aşkın matematiği var mıdır?

Ben sayısalcı değilim. Sayısalcı olmadığım için de matematikten pek haz duymam açıkçası. Aşkın matematiğinden kastettiğimiz kaç kıza âşık olmak ise, bence aşkın matematiği yoktur. ‘0’ etkisiz eleman desek, sıfır elde sıfırdır. Âşık olduğun sürece aşk devam eder. O aşk biter de bir başka aşk başlarsa, onunla da devam eder, sürekli birdir. Matematikte ‘0’ etkisi eleman ise, aşkta da ‘1’ etkisiz elemandır. Dolayısıyla kalbinde biri varken diğerine âşık olamıyorsun. Aşk sürekli birdir, sayısalda da birdir.

--- Öğrenilebilir bir şey midir?

Evet, zamanla öğrenilebilir. İnsan duyguları da, bilgisi de zamanla gelişiyor. Dünya penceren büyüdükçe, duygular da büyüyor. Bir roman okursun, romandaki aşk bile duygu dünyanı besler, farklı bir etki yaratır. Dolayısıyla aşk zamanla gelişiyor.

--- Zamanla âşık olunur mu?

Evet, âşık olunur. Başta da belirtmiştim ilk görüşte aşk yoktur diye. Önce hoşlanırsın, zaman içerisinde tanırsın, duygular karşılıklı pozitif enerji veriyorsa âşık olursun. Bu da zamana bağlıdır.

--- Aşkın yaşı var mıdır?

Aşkın yaşı yoktur. Bebek annesine âşık olur. Çocuk akranlarına âşık olur. Her yaşta aşk vardır. Sevgiliye aşk her yaşta ve her vakitte mümkündür. Aşk biterse insanın yaşam duyguları da biter.

--- Yaş ilerledikçe aşk algılaması değişiyor mu?

Onu bence ölüm döşeğinde olan birilerine sormanız gerekiyor. Onlar yaşamın birçok evrelerinden geçtikleri için, daha iyi bilebilirler. Aşkın gelişimi evrelerden geçer, bu da yaşla ilintilidir. İnsan ufku genişledikçe, aşk daha bir anlamlı olur. Daha bir etkin hal alır. Belli bir yaşa kadar âşık olamamış, daha sonra bu duyguyu yaşamış biri olarak diyorum ki, yaş ilerledikçe aşk algılaması olgunlaşıyor.

--- Yaşlanır mı aşk, ya da ölür mü?

Aşk hiçbir zaman yaşlanamaz ama ölür. Aşk devam ettiği sürece coşkusu da devam eder. Enerji ve heyecanı bitmez, her seferinde farklı bir duyguyla devam eder. Aşk bittiği gibi ölür zaten. Öldükten sonra da ortada artık aşk yoktur.

--- Rengi veya resmi var mıdır?

Aşkın rengi olmaz. Resmi de olmaz. Dünyanın her tarafından insan her şekilde âşık olabiliyor. Siyah beyaza, beyaz siyaha, esmer sarıya herkes birbirine âşık olabilir. Bunun örneklerini her yerde görebiliyoruz. Dolayısıyla farklı ırklardan insanların birbirine olan aşklarını görebildiğimizden, aşkın rengi yoktur diyorum. Resmi de olmaz. Aşk aşktır.

--- Sanatsal bir tarifi var mıdır?

Evet, sanatsal bir tarifi olduğuna inanıyorum. Geçmişte aşklar daha çok dillere destan olduğundan, daha çok sanatsal bir zeminde olmuşlar. Fakat günümüzde daha çok ‘ilk gördüm âşık oldum’ tarzı hâkim. Daha çok şehvet üzerine kurulmuş aşklardır. Bu aşklar da bir süre sonra bitiyor. Evlilikler kısa sürüyor. Eski aşklar daha çok sanatsaldır. Ölünceye kadar olan aşklardır. Fedakârlıklar daha fazla olduğundan, ayrılıklar daha nadir yaşanmış. Bu da başlı başına bir sanattır.

--- Kader boyutu var mıdır?

Aşkın kader boyutu vardır. Leyla-Mecnun, Ferhat-Şirin, Mem û Zin bunlar tarihten günümüze bir örnektir. Aşkın en önemli noktalarından biridir kader, bazen etkileyici olmazsa aşkın anlamı da görülmeyebilir. Dolayısıyla kader aşkın ne kadar yüce olduğunu ve ne kadar önemli olduğunu örnekleriyle bize gösteriyor.

--- Metafiziğinde acı varken mutluluğu çekilen acı mıdır?

İnsan aşkından ayrıldıktan sonra daha iyi anlıyor bunu. Sonuç itibariyle âşıkken inanılmaz acılar çekiyorsun ama acı da tatlı gelebiliyor. Çoğu kez acı çekiyor olmana rağmen, farklı bir tepkide de bulunamıyorsun. Özellikle ayrıldıktan sonra ‘keşke o acılar olsaydı da, ben ayrılmasaydım’ diyebiliyorsun. Sonradan anlaşıldığı üzere, bu acılar da aslında bir tatlılıktır.

--- Hiç âşık oldunuz mu?

Aşk, hayatımda en başarısız olduğum alandır. Buna rağmen iki kez âşık oldum. Hep korktum, hep kaçtım ama korktuğum başıma geldi. İlk âşık oluşum lisans dönem başlarıydı,  zamanlama iyi değildi. Soysal sorumluluklar çerçevesinde hareket ettiğim için aşkıma pek zaman ayıramadım. Aşka zaman ayıramadığında da işler tersine dönüyor ve iyi sonuç alamıyorsun. Pek başarılı değilse bile, yine de çok şey öğrendim. Hem çok mutlu oldum, hem çok acı çektim. Belki zaman ayıramadım ama aşkıma inanılmaz derecede önem veriyordum. Hiçbir zaman ilk görüşte aşk ve şehvet mantığıyla yaklaşmadım. Biraz daha eski aşklara yakındı. İkinci aşkımda ise dilden çok duygular konuştu. İlk defa şiir yazmaya başladım. Beklenmedik bir anda dile gelen yüreğim, ilk şiirimde sevgiliye şöyle sesleniyordu:

Ez rewi kî dilbirînim
Ne dixwum ne vedixwum, tenê difikirim
Ez rewî kî dilbîrinim
Hevalê bêkesa, neyarê zirtik kesa
Ez rewî kî dilbîrinim
Turikê min li pişta min, konê min mala min
Ez rewî kî dilbîrinim
Na xwazim ti mal û serwet, tenê dixwazim evîneke bi rûmet!

--- İlk aşk önemli midir?

İlk aşk kesinlikle önemlidir. Çünkü unutulmuyor. İlk göz ağrısıdır.

--- İlk aşkın sonrakileri belirleyici bir özelliği var mıdır?

Yoktur. Zamanla bir başkasına yönelirsin ve onu da çok seversin. İlk aşk ilelebet olmuş olsaydı bitmezdi, bir başkasına âşık olmazdım. Dolayısıyla ilk aşkın sonrakilerine bir etkisi olduğuna, ya da daha fazla etkili olduğuna inanmıyorum. Böyle olsa ikinci aşkım olmazdı. İlk aşkın önemi ilk göz ağrısı olmasındandır.

--- Âşık kendini nasıl hisseder?

Âşık, durumdan duruma farklı hissetse de duygular ön planda olur daha çok. Fakat duyguları akılla birleştiremezsen zıvanadan çıkabilirsin. ‘Divane olmak’ sözü de oradan gelir. Dolayısıyla aşkı biraz da mantıkla ilerletmek gerekir. Aşkın da biraz frenlenmesi gerektiğine inanıyorum.

--- Aşk bittiğinde acısı nasıl yaşanır?

Aşk bittiğinde acısı çok kötüdür. Kimseye de tavsiye etmiyorum. Aşk acısı bütün acıların üzerinde bir acıdır. Bunun için ayrılmamak en önemlisi. Eğer her şey duygular üzerine kurulmuşsa inanılmaz derecede bir acı olacaktır. Ben ilahi aşka inandığım için, ayrıldığımda öyle inanılmaz büyük acılar yaşamadım. Ayrılık acısı çok derindir fakat deli divane olmadım. Kendimi bitirtmedim.

--- Aşk acısı nasıl tedavi edilir?

Ya aşkına geri döneceksin, dönemiyorsan da tamamen ilahi aşka yöneleceksin. İlahi aşkla tedavi edileceğine inanıyorum, en iyi merhemdir. Her anlamda en iyi merhemdir.

--- Âşık ağlar mı?

Âşık niye ağlamasın ki. Aşkının başına bir şey geldiğinde o sana acı verir. Onun yaşadığı bir sıkıntı seni de üzer. Ve elinden de bir şey gelmiyorsa, artık ağlama vaktidir.

--- Aşk’ta en büyük silah zekâ mıdır?

Aşkta en büyük silah zekâ değil, sevginin ta kendisidir. Zekâ daha arka plandadır bence, daha çok kurnazlığın ve kandırmacılığın bir tonudur. Zeki olan birini aptal yerine koymak manasında demiyorum, insanın zekâsıyla aşkına yaklaşmasını pek doğru bulmuyorum. Akıllı insan zaten zekidir aynı zamanda.

--- Kadını anlamak kolay ve öğrenilebilir bir dil midir?

Galiba hayatımda tam olarak anlayamadığım tek şey kadındır. Kadınla çok iyi diyalog kurabiliyorum ama söz konusu aşk olunca onu çözemiyorum. Bu konuda karnem pek de iyi değil.

--- Kadınlardan ne öğrendiniz?

Şiir yazabiliyormuşum onu öğrendim. Bende böyle şey yok diye düşünüyordum. Bu onların sayesinde oldu. Kadına zaman ayıramazsan kadın dünyanı başına yıkar onu öğrendim. Bu konuda kadının merhameti yok. Zorlu zamanlarda kadından gelen manevi destek erkeği çok güçlü kılıyor.

--- Kadın ne ister?

Kadın ne istediğini bilmiyor ve ciddi anlamda kadınının ne istediğini hala anlayamadım. Bence kadın pek de sevgi isteyen biri değil. Gözü farklı şeylerde… İlk etapta erkeğin işine gücüne bakıyor. Çevresini ve maddi durumunu çok önemsiyor. Yanında nasıl durur diye düşünüyor. Dolayısıyla aşk da pek yerine oturmuyor. Bu nedenle kadınların sık sık kullandığı, ‘benim için önemli olan sevgidir’ sözlerine pek inanmıyorum. Sevgi isteyen bir kadın, ona sevgi veren erkeği bence kaçırmamalıdır.

--- Erkeğin kadında aradığı özellik nedir?

Benim aradığım özellikler çok farklıdır. Bir kere kadın sosyal sorumluluk sahibi olmalıdır. Sadece ailesine değil, aynı zamanda topluma karşı da sorumluluk sahibi olmalıdır. Kadın, kadın içerisinde çok aktif alabilmelidir. Fakire-muhtaca inanılmaz derecede değer verebilmedir. Bazı durumlarda geri adım attığımda, ‘hayır! Geri adım atamazsın, sen güçlüsün’ diyerek beni kamçılayabilmedir. Bana göre kadın o zaman daha değerlidir.

--- Erkek ne ister?

Sevgi ister. Başka ne ister ki. Sadakat içerisinde bir sevgi ister.

--- Bir erkeğin “kadınlara karşı hep dürüst oldum” diyebilmesi mümkün müdür?

Öncelikle belirtmek istiyorum ki, her ortamda çok açık sözlüyüm. Kadınlara karşı hep dürüst davrandım ve dürüst davranmaya da devam edeceğim. Ayrılmaya sebebiyet olmuşsa dahi söylemem gerekenleri gizlememişimdir. Yanlışsa yanlıştır. Yanlışım için özür dilerim. ‘Yaptığın her şey bir gün önüne çıkar’ felsefesiyle hareket ediyorum. Bu nedenle bir şeyi saklamam söz konusu olamaz. Bu güne kadar aşkıma karşı bilerek hiçbir şekilde yanlış yapmadım. Bilmeyerek yapmış olduğum yanlışlar için de özür dilemişimdir.

--- Kadınların hangi özelliği sizi hasta ediyor?

Açıkçası ben hasta olan biri değilim. Hasta olamıyorum. Aşkın kendisini hasta olarak kabul edeceksek ona da yanaşmam. Aşk hastalık değildir. Akıl ve mantık çerçevesinde hareket etmek gerekir. Kadının içten yaklaşması, erkeğin gözünün dışarıya kaymasına engel olur. Kadının içten bağlılığı çok hoşuma gidiyor, beni hasta ediyor diyebilirim.

--- Erkek hayatının hangi döneminde kadını etkilemeye çalışır?

Aşktan korktuğum için hep için kaçmışımdır. Aşk ağır geliyor insana, öyle kolay değil. Oyuncak misali bir şey değil. Allak bullak edebilir. Yaşamın ta kendisidir. Etkileyebilmem için aşka hazır hissetmem gerekir kendimi. Aşk bir yükümlülüktür ve bunu aşkın kendisine bıraktım. Neysem oyum. Kadını etkilemek için özel bir çaba harcamadım. Nasıl olduğunu da doğrusu pek bilmiyorum. Doğal halimle yaklaşmışımdır. Aşk doğuyorsa doğmuştur.

--- Bir erkeğe alınabilecek en etkileyici hediye?

Kadından sevginin ötesinde başka bir şey beklemiyorum.
--- Bir kadına verilebilecek en etkileyici hediye?
İşte yine anlayamadığım bir konu daha… Kadın ne istediğini bilmiyor. ‘En çok istediğim sevgi’ diyor, sevgi veriyorsun hiçbir şekilde onunla da mutlu olmuyor. Çiçek veriyorsun onunla da en fazla bir saat mutlu oluyor. Sonra başka bir şey alıyorsun ama hiç biriyle çok mutlu olmuyor.
--- Kadınlarla ilişkilerinde erkek ne kadar cesur olmalı?

Erkek harbi olmalı. Açık sözlü olmalı. Yanlış yapmışsa bunu diyebilmelidir. Her halükarda bir gün ortaya çıkacak çünkü. Özür dilemek kendisinden bir şey eksiltmez.

--- Erkeği korkutan ve hazzetmediği kadın tipi?

Kendini beğenmiş kadından uzak dururum.

--- Erkek kadında neyi bulamadığında yoksunluk hisseder?

Yine sevgi.

- Düşlediğimiz aşkı yakalamak mümkün mü?

Düşlediğimiz aşk biraz geçmişte kaldı. Günümüzde daha çok fiziksel anlamda oluyor aşklar.

--- En sevdiğiniz aşk filmi?

Kendi filmim. En nihayetinde her insanın yaşamı bir filmdir.

--- En sevdiğiniz aşk şarkısı?

Ez şıvanım tu berivan.

--- “Erkekler Ağlamaz” doğru mu?

Büyük bir yalan. Erkekte bir candır. Onun da duyguları vardır. Ağlamamak için duygusuz olması gerekiyor. Aşk konusunda çok ağladım diyemem, normalde de pek ağlayan biri değilimdir. Başkası için ağlayabilen kendi aşkına elbette ağlar. Ağlamayan erkek olamaz ve duygusuzdur.

--- Aşk her şeyi affeder mi?

Aşk her şeyi affetmez. Bilerek yapılmış bir hata ise affetmek kolay değildir.
 
--- “Aşkın kanununu yazsam yeniden” diye bir şarkı var bildiğimiz gibi. Aşka yeni bir kanun yazsaydınız nasıl bir kanun yazardınız?

Evvela ‘İlk görüşte âşık oldum’ sözünü ortadan kaldırırdım, hatta yasaklardım.  Aşk birçok şeyin üstesinden gelir, her engeli aşar, ben buna inanıyorum. Herkesin inanması için de örnekleriyle beraber ikna ederdim. Yalan sözleri yasaklardım. Beko Awan’lara (âşıkların arasına giren) ağır cezalar getirirdim, bu büyük bir suçtur. Âşıkları kavuşturmak için cezp edici kanunlar çıkarırdım. Bunun için de ‘Aşk Bakanlığı’nı getirirdim. Sevip kavuşamayan birini de bakanlığın başına getirirdim ki, âşıklara merhametli davransın. Ve kavuşmaları için bütün gücüyle çalışsın.

--- Röportaj formatıyla ilgili yorum yapmanız gerekirse ne söylersiniz?

Akıllıca bir röportaj ve çok ağır… Erkekler için de, kadınlar için de çok zor sorular. Özellikle iş hayatında ön planda olanlar için daha bir zor. Doğrusu açık bir şekilde cevap verebilecekleri gibi değil... İnsanlar zaten hep kaçamak yaşıyor. Geçmişim ortaya çıkar diye korkuları var, bu nedenle samimi cevaplar vermeyebilirler. Her halükarda bu sorulara cevap verenleri cesaretlerinden dolayı kutluyorum. Zekice hazırlanan bu sorular için de, ayrıca sizi kutluyorum. Röportajlara farklı yaklaşıyorsunuz. Bu tür farklı alanda çalışmaların daha çok olmasını temenni ediyorum. Tekrar size teşekkür ediyorum.