İnsanlar mutluluğu hor kullandıkları için, melekler mutluluğu saklamışlar.

 

“Saklayalım da zor bulsunlar, zor bulsunlar ki kıymetini bilsinler” diye konuşmuşlar.

 

İnsanoğluna hem mutluluğu sunmak, hem de kolay bulunmaması için mutluluğu insanoğlundan saklamak öyle kolay değilmiş. Anlayacağınız sorun bir hayli büyükmüş.

 

Değişik görüşler atılmış ortaya.

 

Kimileri, “Mutluluğu dağların zirvesine saklayalım; nasıl olsa oraya kimse ulaşamaz ve onu kolay kolay bulamaz” demiş.

 

Kimleri ise  “mutluluğu denizin dibine gömmeyi” önermiş.

 

“Güneşe, aya saklayalım,” diye pek çok yer düşünmüşler ama hiçbirini yeterince zor bulmamışlar. Meraklı insanoğlunun, mutluluğu buralarda bulabileceği düşüncesiyle bu öneriden de vazgeçmişler.

 

Uzun bir arayıştan sonra, meleklerden biri  “İçlerine saklayalım” demiş. Kimsenin aklına gelmez kendi içine bakmak diye bir öneride bulunmuş.

 

Sonunda birlikte karar vermişler ve insanoğlunun içine saklamışlar.

 

O gün bugündür mutluluk insanın içinde saklıymış.

 

Nedir mutluluğun rengi ve nerededir cevabını yıllarca ararız. Ulaşılmaz sanırız. İçimizde saklı olan bu duyguyu bulmakta hep zorlanırız.

 

Ulaşılmazlığın adını mutluluk koyarız. Kovulduğumuz yerde ararız.

 

İnsan aklı isteklerden meydana geldiği için doymak bilmez. Doyumsuzluk yaratan istek, belli bir süre için heyecan verir, elde edildiğinde ise anlamını yitirir. Sönüp gider.

 

Ulaşılan bir isteği beyin dışlar. Yaşama devam etmek için yeni arayışlar yeni heyecanlar başlar. Doymak bilmeyen akıl dilenci haline gelir. Amacına ulaşır ulaşmaz yenisini yaratmaya çalışır. Bu arayış yaşam boyu devam eder durur. Sürekli bu yolculuk insanı yorar, mutsuz eder.

 

İsteğin bu yönünü kavramak, mutlu bir yaşamın dönüm noktasında olmak demektir. 

 

Mutluluk; ne karada ne havada ne sudadır.

 

Ne tarlada ne bahçede ne bağdadır.

 

Mutluluk; ne yaylada ne ovada ne dağdadır.

 

Ne irfanda ne ilimde ne de fendedir.

 

Mutluluk; ne dudakta ne dilde ne sözdedir.

 

Ne dünyada ne ayda ne de marstadır…

 

Bakmasını bilenin gözündedir mutluluk.

Duymasını bilenin kulağında…

 

Koklamasını bilenin burundadır mutluluk.

 

Dokunmasını bilenin parmaklarında…

 

Ve hissedebilen yürektedir mutluluk.

 

Günün ilk aydınlığında, gecenin son karanlığındadır.

 

Ayın ışığında, güneşin sıcaklığındadır.

 

Bazen sadece bir çocuğun gülümsemesindedir.

 

Varacağınız yerde değil, yürüdüğünüz yoldadır…