Bazı acılar kaçınılmazdır, ölüm gibi… Bazılarını ise kendimiz yaratırız, şansızlık gibi…

 

Acıyı hayatın bir parçası olarak kabul etmemek, kişinin başına gelen sorunların nedenini başkasına yüklemek, kendisi için yaratığı bir acıdır. Bir şansızlıktır.

 

Ölüm, ölmenin bir çok yolundan birisidir. Sık sık bize acı veren durumları hatırlamak, uğradığımız haksızlığı büyütmek acıyı sürekli kılar ve canlı tutar. Bu da ölmenin bir başka yoludur.

 

Yaşananların ardından bakarız. Hatta öyle uzun bir süre pişmanlıkla bakarız ki, bizim için açılmış olan diğer kapıları göremeyiz bile. Ömrümüzün büyük bir kısmını da böyle heba ederiz.

Yaşamak için ayağa kalkmaya tekrar  karar verdiğimizde ise, bir çoğumuz için artık sonsuza dek yatma vakti gelmiş olur. Fakat nedense, o an gelmeden nelere sahip olduğumuzu pek göremeyiz.

 

Yaşamı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar. Bir çoğumuz kötü talihe kızarken yaşamı daha iyi tanıyanlar olayları ve durumları daha farklı görürler.

 

Ve bilirler; mezar taşlarına dökülen en acı göz yaşların esas nedeni söylenememiş sözlerdir.

 

Şansımıza kızmak yerine çareyi çaresizlikten çıkaranlardan olabiliriz. Her zaman için; bizden daha kötü durumda olanları hatırlarsak, kendimizi daha iyi hissederiz.

 

Yapılan araştırmalara göre:

 

Bir hafta içinde 1 milyon kişi ölüyor.

 

1 milyar 20 milyon insan  “yeryüzünün” sokaklarında aç dolaşıyor, kronik açlık çekiyor.

 

Evrende yaşayan insanların %75´nin dolabında yiyeceği, sırtında giysisi, uyuyacak bir yatağı yok.

 

Okuma yazma bilmeyen 2 milyar insan var.

 

Bu acı tabloya göre:

 

Bu sabah sağlıklı uyandıysanız, bu hafta ölecek olan 1 milyon kişiden daha şanslısınız.

 

Dolabınızda yiyeceğiniz, sırtınızda giysiniz, üstünüzde çatınız ve uyuyacak yeriniz varsa dünyanın %75´inden daha zenginsiniz.

 

Bankada bir hesabınız ve cüzdanınızda paranız varsa, birilerine de yardım edebiliyorsanız dünyanın ilk %8 zenginlerindensiniz.

 

Ve şimdi bu yazıyı okuyabiliyorsanız, 2 milyar okuma yazma bilmeyenden daha şanslısınız.

 

Ve eğer yazılanları daha önceden bilenlerdenseniz, ve dünyaya böyle bakmışsanız siz daha da şanslısınız.

 

Hepimiz aynı geminin yolcularıyız ve feleğin silleleriyle şekillenmeden biz kendimizi şekillendirelim.

 

Yaşamak bir trajedidir, göğüslemeyi bilelim… Yaşamak bir oyundur oynamayı öğrenelim.

 

Kendimizi fethederek en büyük zafere erişelim.