Bir amacın gerçekleşmesi sonucuna yakıştırılan isimdir başarı. Başladığın yer ile bitirdiğin nokta arasında aldığın mesafedir. Hoşgörülü olabilmektir, ufak çaplı bir misyon yüklenip dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır. Kendini sevebilmektir, gücüne inanmaktır…

 

İçimizde kıyasıya yarışan hep iki “ben” vardır, biri başarılı diğeri ise başarısız olmamız için

savaşırlar.

 

Bir yanımızda korkaklık, öfke, kıskançlık, nefret, kibir vardır. Yalan, açgözlülük ve yapmacık gururumuz vardır… Egomuzu temsil eder bu yönümüz ve üstünlük taslamaya çalışır. Bizi yanıltarak başarıya giden yolun bu olduğuna inandırmak ister ve gücümüzü zayıflatır.

 

Egomuzun aksine, diğer yanımız ise inancımızı temsil eder ve gücümüze güç katar. Bu yönümüzde  huzur, merhamet, sevgi, dostluk vardır. Umut, cesaret, tevazu, nezaket vardır. Hoşgörü, dinginlik ve paylaşmak vardır.

 

Başarılı veya başarısız olmak için gerekli mantalite bizim içimizde zaten mevcut, nasıl işleyeceğimize de biz karar veririz. Doğru zamanda kullanılan enerji aynı zamanda başarıyı da beraberinde getirir.

 

“Gücünüzden şüphe ederseniz şüphelerinize güç vermiş olursunuz” der bir düşünür. Birçoğumuz, geçmişe odaklanarak sahip olduğu gücü mazi girdabında yok eder. Pişmanlıklar hayal kırıklıkları ve yapamadıklarının hesabını sorar kendine. “Bugün” için harcaması gereken enerjiden çalarak, ölmüş bir zaman dilimini yani maziyi güçlendirir.

 

Bir kısmımız gelecekle uğraşır. “Edvarı hayat perde perde kimse bilmez ne var ilerde” sözünü çürütmek istercesine, onu neyin beklediğini bilmek ister. Doğmamış bir zaman diliminde geleceğe odaklanarak endişelenir, cesaretini kırarak tüm gücünü yok eder.

 

Gücümüzü geçmişe ve geleceğe göndererek kullanılmaz hale getiriyoruz. Bugünü yaşamak için gerekli olan enerjiden yoksun bırakıyoruz. Geriye yorgun bir beyin tükenmiş bir ruh ve beden yaratıyoruz.

 

Sınırsız bir güce, tevekkül ederek sahip olabiliriz. Böylece ölmüş ve daha doğmamış zaman diliminden medet umarak “bugün” için kullanmamız gereken enerjiyi de yok etmemiş oluruz.

Şüphelerinize güç vermek veya gücünüzden şüphe etmemek de elinizde. Hangi yönünüzü çok beslerseniz kazanan tarafta o olur. Gücünüze inanın.

 

Günlerden bir gün kurbağaların yarışı varmış. Hedef çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Kurbağalarda arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar. Yarış başlamış. Seyirciler, kurbağaların başaracaklarına inanmıyorlarmış ve sadece şu sesler duyuluyormuş.

 

“Zavallılar hiçbir zaman başaramayacaklar”

Ümitlerini kaybeden kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve azimle tepeye tırmanmayı başarmış, yarışın galibi olmuş.

Diğer yarışmacılar, bunu nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş bu işi nasıl başardın diye…

 

O zaman fark etmiş ki, kuleye çıkan kurbağa aslında sağırmış.