“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür…

 

       Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür…

 

       Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür…

 

       Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür…

 

       Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür…

 

       Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür…

 

       Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür…” diyor Mahatma Ghandi.

 

       Karakterimiz kaderimizi belirleyici olduğuna göre, belirleyici olanı tanımak ve geliştirmek için yeteri kadar zaman harcıyor muyuz dersiniz?

 

       İnsanın kendini tanımasından daha zor bir şey yok. Fakat daha  yararlı  bir şey de yok. 

 

Ne yazık ki; bir çoğumuz asal değerlerimizin bilincinde değil. Farkının farkında değil.

 

Kendimizi bir kaç cümleyle bile tanımlayamazken, nedense bizim dışımızdaki birçok kişiyi iğneden ipliğe anlatabilecek bir yeteneğe sahip olabiliyoruz.

 

       Başkalarını konuşmak bize daha kolay geliyor, aslında bu durum insanın kendisiyle barışık olmamasından ve özgüven yetersizliğinden kaynaklanır. Kendiyle yüzleşmeye korkanların yada beceremeyenlerin yaptığı bir davranış şekli ve bir kişilik bozukluğudur.

 

      Zaten kusursuz olsaydık, başkalarının kusurlarını bulup çıkarmaya bu kadar meraklı olmazdık.

 

       Hiçbir insan mükemmel değildir, mükemmel diye nitelendirilenler olumlu özelliklerini ve kendi içlerindeki gücü keşfetmiş olup sosyal ve iş yaşamlarında bunu kullanabilenlerdir. Tabii unutmayalım ki, bunun da yolu kendimizi tanımaktan geçer.

 

       Kendimizi tanıyabilmek için öncelikle iç gözlem ve özeleştiri yapabilmeli bakışlarımızı kendimize çevirebilmeliyiz.

 

       Sorgulayabilmeliyiz davranışlarımızı ve duygularımızı! Ben kimim ve varoluşumun anlamı nedir diyebilmeli, sorduğumuz sorulara cevaplar alabilmeliyiz.

 

       Herkes kendisi için bir derstir aslında. Yeter ki kendimizi yakından görmeye hazır olalım

 

       Ruhumuzun ele avuca sığmayan akışını gözlemlemek, onun karanlık derinliklerine kadar inmek, türlü hallerindeki incelikleri ayrıştırmak pekte kolay değil aslında ama bir süre sonra bunun ne kadar keyifli bir şey olduğunu fark edeceksiniz.

 

       Bakışlarımızı kendimize çevirerek, iç dünyamızdaki hazinenin ve gücün içinde yolculuk yapmanın başka bir tadı olduğunu anlayacaksınız.

 

       İnsan ne olduğunu bilmekte dikkatli olmalı; iyi tarafını da kötü tarafını da aynı titizlikle ortaya çıkarmalı. Kendini olduğundan ne daha az göstermeli nede daha fazla gururlanmalı…

 

       Davranışların sözler kadar etkili olduğu beden diline de önem vermeli ve bunu öğrenebilmeli.

 

       Benim yaptığım sizlere ders vermek değil lütfen yanlış anlaşılmasın. Ben sadece hayat denen bu evrende kendimi öğreniyorum  ve bunu yaparken de sizlerle paylaşmakta bir sakınca görmüyorum. Kim bilir belki bana yararı olan bu işin başkasına da yararı olabilir diye düşünüyorum. Ben sadece kendimle uğraşıyorum, öğrendiğim metotları ve incelikleri de sizlere aktarıyorum. Başkalarına değil kendime ders veriyorum. Ama dersimin adına da yine sizin affınıza sığınarak rehberlik diyorum.

 

     . Her şey daha kaliteli bir yaşam içinse boş durmamalı içimizdeki gücün farkına varabilmeliyiz diyorum. Çünkü:

 

       Her iyi seçim bizi bir adım daha ileriye götürür.

 

       Farkımızın farkına vararak hayatımızın kalitesini artırabiliriz.