Son günlerde sosyal medyada en çok anız yangınları ile ilgili paylaşımlara tanık oluyorum. Batman’da tanıdığım sayısız kişi anız yangınlarından yakınırken, sert eleştiri ve hatta küfürlere bile başvuruyorlar…

Önlem, çare olarak öneriler yok mu?

Var…

Doğrudan Gelir Primlerinin kesilmesi en basit taleptir.

Ağır para ve hapis cezası en çok talep edilendir.

Bazıları anız yakanları yakmayı öneriyorlar!..

Kısacası, sosyal medyada anız yakanlara yönelik beddualar, hakaretler, küfürler havada uçuşuyor…

Değerli Okurlar, Batman’da oluşan kamuoyunu hayırlı bir gelişme olarak yorumluyorum. Her ne kadar uçuk öneriler ileri sürenler olsa bile Batman’da etkin bir kamuoyu oluşmuştur.

Batman il hudutlarında çıkıp gözlem yaptığımda geçmiş yıllara nazaran Mısır ekiminde çok ciddi artış olmasına karşın, anız yakılan alanlarda önemli bir azalma vardır…

Batmanlı çiftçilerin ekseriyeti anızlarını artık yakmıyor…

Çevrecilerin, yerel basının ve sosyal medyanın tepkileri olumlu sonuçlar doğuruyor.

Bunu memnuniyetle gözlemliyorum.

Ancak anız kabusu devam ediyor.

Hemen bunu bir çelişki olarak yorumlamayın. Çünkü Batman’ın öte yakasında, özellikle Bismil ve Silvan tarafında ciddi şekilde anız yakılıyor…

Anız yangını dumanları sınır tanımıyor elbette. Bismil sınırlarından kentimiz üzerine gelen dumanlar anız kabusu yaşatıyor. Bu artık bir gerçek…

Ne yapmalıyız?

Saygıdeğer Okurlar, Diyarbakır sınırları dahilindeki on binlerce dönümlük arazilerde mısır ekimi yapılmış ve anızları yakılıyor. Ancak Diyarbakır’da anız yangınlarına yönelik ciddi bir tepkinin olmadığını gözlemliyorum.

Ne Diyarbakır yerel basını sorunun üzerine gidiyor, ne de sosyal medyada tepki gösteren çıkıyor. Çünkü anız dumanları Diyarbakır’ı bizde olduğu kadar etki altına almıyor.

Özellikle Diyarbakır ile Batman arasındaki arazilerde (Bismil ve Silvan tarım alanlarında) mısır ekimi yapılmış. Oralarda yakılan anızların dumanları Diyarbakır üzerine gitmiyor. Çünkü Diyarbakır’ın yeri yüksek ve hava sirkülasyonu var.

Batman’ımız çukur bir alanda bulunuyor. Rüzgar akışı da Bismil cihetinden, Batman çayı üzerinden söz konusu olduğundan, tabiri caizse ‘dumanaltı’ oluyoruz…

Bu kabusla mücadele etmeliyiz. Bismil Çiftçilerinin de gaflet uykusundan uyandırılması gerektiğine inanıyorum.

ÇEVRECİLER BİSMİL’DE…

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği yöneticileri bugün Bismil’e gidiyorlar. Bismil Kaymakamından randevu talep edilmişti.

Bismil Kaymakamı, bazı programlarının olduğu gerekçesiyle Çevrecilerle görüşemeyecek. Ancak Bismil Müftüsü, İlçe Tarım ve Milli Eğitim Müdürleri ile görüşme zemini sağlandı. Bu arada Bismil Jandarma Komutanlığını da temsilen bir rütbelinin Çevrecilerin toplantısına katılacağını öğrendim.

Batmanlı Çevreciler, anız konusunda Bismil’de önemli mesajlar verecek ve yöneticilerden destek isteyecekler.

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği yöneticileri, Batman’da anızla mücadelede tüm sınırları zorluyor ve hayırlı çalışmalar yapıyorlar.

Tüm Valilerden anız kabusu ile mücadelede destek sözü alan Çevrecilerimiz gerçekten boş durmuyorlar. Son yıllarda siyasal partileri bile ziyaret edip, iktidar ve muhalefetin desteğini aldılar.

İki yıl önce İl Jandarma Alay Komutanını bile ziyaret edip, bilgilendirme yapmış, destek sözü almışlardı.

Çevre ve Şehircilik, İl Özel İdare, Belediye, İtfaiye, Tarım, Müftülük ile koordinasyon sağlanmış, köy gezilerine bile çıkılmış, camilerde çevre vaazları verilmiş, hayırlı sonuçlar alınmıştır. Bismil’de de biraz çalışma yapılsa, inşallah bu kabusu yeneceğiz. Çitçilere yönelik her zamanki çağrımla yazımı bitirmek istiyorum:

HAYVANLARIN LİSAN-I HAL İLE FERYATLARI…

‘Tarla sürümünü kolaylaştırma adına çiftçilerimiz anız yakarken, aslında geleceğimizle oynamaktadırlar. En acı hadise ise yakılan canlılardır…

Yanan değil, yakılan diyorum. Çünkü anız yakan çiftçiler, bilerek ve tasarlayarak milyonlarca canlının yaşamını yok ediyorlar…
Canlı kıyımı başlı başına büyük bir vahşettir…
Büyük anız yangınları sırasında milyonlarca canlı (her türlü kanatlı ve sürüngenler) yok olmaktadır…
Bu canlıların dili yok ki bizi uyarsınlar. Lisan-ı hal dilleriyle yaptıkları feryadı ne yazık ki duymuyoruz…
Oysa duymalıyız. O canlıların da yaşam hakkının olduğunu bilmeliyiz. Anız yakmakla toprağı verimsizleştirdiğimiz gerçeğini bile bile eğer bu yönteme başvuruyorsak, inanın o yakılan canlıların tümünün vebali de boynumuzda olacaktır…
Allah korkusu, vicdan denen bir şey var. O dilsiz ve savunmasız kuşlar, arılar, böcekler, sürüngenler dile gelip davacı olacaklardır. O gün vay zalimlerin haline!..
Ekin tarlaları pek çok canlı türünün doğal yaşam alanlarıdır. Kuş çeşitleri o doğal ortamda yuvalarını kurmaktadır. Besin zinciri yoluyla yüzlerce canlı türünün birbirleriyle ilintileri vardır. Bunu görmemek için kör olmak gerekiyor. Siz bir tarlayı ateşe verdiğinizde o esnada milyonlarca böceği, kuşu, yılanı, fareyi vs. yok ediyorsunuz. Oradan beslenen başka hayvanların da yaşamına kast ediyorsunuz…
Ekin tarlaları pek çok canlı türünün doğal yaşam alanlarıdır. Kuş çeşitleri o doğal ortamda yuvalarını kurmaktadır. Besin zinciri yoluyla yüzlerce canlı türünün birbirleriyle ilintileri vardır. Siz bir tarlayı ateşe verdiğinizde o esnada milyonlarca böceği, kuşu, yılanı, fareyi vs. yok ediyorsunuz. Oradan beslenen başka hayvanların da yaşamına kast ediyorsunuz…
Nedeni gayet açık; çünkü başka yerlerde yaşayan canlılar, örneğin kuş türleri, cayır cayır yaktığınız tarlalarda yaşam süren hayvanlarla besleniyordu. Beslenme zincirleri kopan her tür canlının nesli yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır…
Kuş türlerini örnek verebilirim. Son yıllarda yöremizdeki pek çok kuş türünün nesli tükenme tehlikesi yaşamaktadır. İnanın bu gerçek çok bariz şekilde karşımızda durmaktadır. Yöremizdeki kartallar ve kekliklerin nesli tükeniyor. Bu gerçeği görebilmek için yaşlıları lütfen bir dinleyin. Eskiden her türlü hayvanların sayısı hayli fazla iken, bugün nesilleri neden tükeniyor diye sormak gerekir. Anız yangınlarının bu kötülüğe hizmet ettiğine inanıyorum. Herkesin duyarlı olması ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesini diliyorum.’