Her yıl hasad mevsiminde Batmanlılar aynı kabusu yaşıyor...
Kabusun adı malum; anız yangınları...

Son 20-25 gündür anız yangınlarının dumanı sadece sağlığı değil, ulaşımı da vurdu...

Bayram gününde Batman-Bismil karayolunda çoğunluğu Batman’dan giden araçların karıştığı trafik kazasının tek nedeni anız yangınlarının dumanıydı. Tanıklık ettiğim kazanın boyutu dehşet vericiydi. Kazada 14 araç kullanılamaz hale gelmiş, 20 kişi de yaralanmıştı.

Bu işin sadece bir boyutuydu.
Peki en önemli boyutu; yani sağlık boyutu ise ne durumda?
Daha da korkunç....
Son iki gündür Batman’ın tüm mahallelerinde yurttaşlar kapı-pencerelerini açamaz halde.
KOAH, astım ve kalp rahatsızlığı başta olmak üzere kronik rahatsızlığı bulunanlar kentteki hastanelere adeta akın etti.
İlgili kurumların denetimleri ve yaptırımlarından memnun olmayan vatandaşlar, ‘sorunu gündemde tutar’ diye gazetecilere yakınıyor. Son birkaç gündür anız şikayeti nedeniyle telefonlarım neredeyse susmadı...
Kimi annesini, kimi babasını kimi de kardeşini hastaneye kaldırmak zorunda kalmış.

***
Anız dumanları memlekette ‘dehşet’ boyutlara ulaşmışken, ilgili kurumlar ne yapıyor?
Hemen cevaplayayım; koskoca bir dekarı yakan çiftçiye sadece 40 lira para cezası uyguluyor.

Hiçbir önleyici tedbir yok...
Sadece ‘komik’ para cezası var...
Hal böyle olunca çiftçi, “Dekarı 40 lira kardeşim, niye yakmayayım” modunda yaktıkça yakıyor!

Oysa alınacak tedbirler çok da zor değil.
Anız yakan çiftçinin, ‘can simidi’ olan destekleme primi kesildiğinde sorunun büyük oranda çözüleceği gerçeği ne yazık ki algılanamıyor.

Anız yangınlarının bir başka boyutunda ise komşu ilçeler Bismil ve Silvan yer alıyor....
Tamamen tarım üzerine gelir elde eden bu ilçelerin tarlalarındaki anız dumanları, kent merkezindeki yangınları geçmiş boyutta. Çevre-Şehircilik ve Tarım teşkilatlarının tespitlerine göre komşu ilçelerdeki dumanların büyük bölümü rüzgarın etkisiyle Batman üzerine çöküyor.

Batman’dakiler yetmiyormuş gibi yıllardır bu ilçelerden kaynaklanan anız dumanlarının önüne geçilemiyor. Bu durum karşısında ise sadece ilçelerin ilgili teşkilatları uyarılıyor.

Uyarıyla sorun çözülseydi memleket güllük-gülistanlık olurdu...

***

Duyarsız bir toplum olduğumuzdan zaman zaman acaba bu kentte sadece biz mi yaşıyoruz diye düşünmüyor değiliz.
Atanmışı-seçilmişi...
Siz bu memleketin havasını solmuyor musunuz?
Caydırıcı, kalıcı tedbir için illa da insanların ölmesi mi gerekiyor.

Özetle; bugün gazetemizin büyük bölümünü anız yangınlarının dehşetine ayırdık.
Sağlıktaki yansımalarını bir kez daha gözler önüne serdik.
Çiftçiler anızı yakmaktan vazgeçmeyene dek biz de yazmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Tabi dumanlar bizleri mevta etmeyene dek...
Anız dumanının olmadığı günler dileğiyle...