Akademik çalışmalarda bize öğretilen birçok şeyden biri de eleştirel düşünme tarzı olmuştur. Daha önce lisans eğitimini bitirmenin ötesinde bir kariyer yapmamış ve dahası bilimsel tek bir makale yayınlamamış insanlarla muhatap olurken sonrasında, özellikle de Batman Üniversitesinin kente yapmış olduğu katkılar sayesinde birçok Prof unvanlı yurdum insanıyla tanışmış, onların engin bilgi ve deneyimlerinden istifade etmişimdir. Bunlardan biri de eleştirel düşünme tarzı olmuştur.

Eleştirel düşünmeyi bugünkü konumda şöyle betimlemek istiyorum: Tarihsel süreçte bilinen bir olgu veya durumun farklı bir sonuçla, günümüzde ne tür sonuçları da beraberinde getireceği yönünde.

Örneğin Amerika kıtasını İspanya kraliçesinin sponsorluğunda Portekizli kâşif Kristof Kolomb veya kıtaya adını veren İtalyan kökenli İspanyol gemici Amerigo Vespucci keşfetmeseydi de bizimkiler keşfetseydi acaba tarihin akışı nasıl değişecekti?

Örneğin Müslüman korsanlar veya Atlas Okyanusu sahillerine kadar ilerlemiş büyük fatih Tarık bin Ziyad Amerika’yı keşfetseydi durum bugünkünden nasıl farklı olacaktı?

Beyin fırtınası yapalım…

Bir kere Kızılderililer, İnka ve Mayalar sünnet olacaktı.

Kadınlarının kafası kapalı, erkekler Sünnet-i Seniyye’ye uygun sakallı olacaktı.

Dünya’nın en büyük Sünni ülkesi Amerika olacaktı. Hatta büyük ihtimalle Hanefi mezhebinden olacaklardı.

Dünya’nın en gelişmiş ülkesinin dili Arapça olacaktı. Arapça bugünkü İngilizce’nin yerini alacak ve uluslar arası dil olma özelliğine kavuşacaktı.

İspanya ve diğer Avrupa ülkelerinin Amerika kıtasında uyguladığı vahşet Müslüman halklar tarafından uygulanmayacak, bu yüzden de Amerika kıtasında beyaz adamdan daha çok yerli halklar yaşıyor olacaktı.

Yerlilerin zorla Hıristiyanlaştırılması yaşanmayacak, ancak Pir Sultan, Mevlana, Yunus Emre gibi gönül dostlarının telkinleriyle gönüllü bir Islama davet yaşanacak, Irkçılık 1400 sene önce yasaklandığı için renginden ötürü köle olarak Afrika’dan zorla kaçırılmalar yaşanmayacak, dolayısıyla Amerika kıtasında zenci popülâsyonu düşecek, Afrika kıtasında ise parçalanmış aileler olgusu yaşanmayacaktı.

Kölelik ile ilgili ceburrut yaklaşım, insanların tenlerinden dolayı yargılama mümkün olmayacağından Kuzey-Güney çatışması yaşanmayacaktı

Vahşi Batı fenomeni yaşanmayacağı için atom bombaları da atılmayacaktı.

Ne Kore savaşı, ne Vietnam, ne Irak ve ne de Suriye’de savaş yaşanmayacaktı.

Her yıl Amerikalı Hacıların Hac kontenjanlarını arttırın baskısı Suud ailesini tedirgin eden bir mesele olacaktı.

Dünya’nın en fazla Müslüman nüfusuna sahip ülkesi Amerika kıtası olacağından Osmanlı’nın yıkımı engellenecek, gerektiğinde Amerika ordusu Osmanlı’nın yanında saf tutacaktı. Ancak ilerleyen yıllarda Osmanlı’nın elindeki Halifelik manevi gücü Amerika’yı tehdit edecek, Osmanlı’yı halifeliği zorla elinde tuttuğu yönünde hararetli tartışmalar yaşanacaktı.

Beyaz perde de John Wayne, Bradd Pitt yerine Cüneyt Arkın, Kemal Sunal olacak, Müzikte Elvis Presley Michael Jackson yerine İbrahim Tatlıses ve Kahtalı Miçe yer alacak, efsane/masalda Herkül, Sinderalla yerine Zaloğlu Rüstem ve “Bin Bir Gece masalları” olacaktı

Başta da belirttiğim üzere eleştirel yaklaşım bize böylesine bir düşünce metaforu sunuyor.

Buradan çıkarılacak hisse belki de şudur aziz dostlar; geçmişte yapmadıklarımızdan/yapamadıklarımızdan bugün nasıl etkileniyor isek, bugünde elimize bir fırsat geçtiğinde, ama bireysel ama toplumsal, bunu gerçekleştirmediğimiz takdirde sonraki yıllar da hayat bizlere çok farklı alternatifler dayatmaya başlar.

Bu yüzden ders almalıyız, hayattan, yaşananlardan…

Kitap zamanı. George Orwell’ın ölümsüz eseri 1984. Kitap 1948 yılında yazılmıştır. Baskıcı bir toplumda yaşananları öylesine güzel özetlemiştir ki yazar, bugün bile hala “vay be” dedirtebiliyor. Bu kitap ününü fazlasıyla hak ediyor. 6 yıllık bir polislik geçmişi olan yazar belki de dinleme, gözetleme detaylarını istifa ettiği polislik mesleğinden edinmiştir. Peki ya ötekiler? Cinsellikten tutun da, solculuk ve sağcılık dahil rüyada sayıklamaya kadar o kadar iyi bir profil çizilmiş ki ….Bu yüzden de kitap güncelliğini koruyor ve Orwell saygıyı hak ediyor.