Amerikan filmlerinde izleriz ya iyi polis kötü polis diye. Şimdi bizim ülkemizde de bu tür bir durum var. Emniyete gidersiniz bir polis görürsünüz son derece samimi, içten ve size hoş geldiniz der. Öte taraftan bir başka polis veya komiser yardımcısı sana şüpheli şüpheli bakar tıpkı 90 yılların karanlık dönemlerindeki gibi. Bu durumda ben şunu yapıyorum, sizde yapın. Güler yüzlü polise teşekkür edin, motive olmasına yardımcı olursunuz. Sert bakan polisin suratına sizde ya sert bakın veya sırıtın.
Şimdi gelelim Ahmet Türk olayına. Yaşını başını almış bir kişinin gariban bir polis memuruna iftira atacağını sanmıyorum. Eğer üç yumruk yedim diyorsa yemiştir. Sayın Türk nedendir bilinmez ama bu kadar partili arasından sürekli kendisi yumruk yiyor.
Etrafta herhangi bir kamera olmadığı için Türk’ün ispatı da yok, işaret ettiği bir kişide. Ancak Batman Emniyet Müdürü dilerse bu işi çözebilir. O bölgede görev yapan polisler bellidir. Tek tek çağıracak makama ve birinin öteki üzerindeki baskısı olmadan alacak ifadelerini.
Polisler zaman zaman da farklı davranıyorlar, yeri gelmişken irdelemek istedim. Mesela, Ukraynalı aktivist grup Femen Ayasofya Camii karşısında bir eylem yaptı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kadına şiddeti protesto eylemi. Tabii genç ve güzel hatunların eylemi üstlerinin tamamen çıplak olması. Bizim polislerimiz de her zaman ki gibi karga tulumba götürmek için ileri atıldılar. Yok, yok öyle anlamda değil lo.
Arkadan polis müdürünün sesi yankılanıyordu. Yavaş tutun ulan, kolunu çıkardınız kızların. Vay anam be. Şu duruma baksanıza. Kızlar bizim ülke kızları olsaydı da o polis müdürü öyle söyleyiverseydi.
Daha bu ayın başında Aydın’da asker firarisi Mahir Zorbey Demirkaya polis memuru Murat S tarafından kafasından vurularak öldürüldü. Polis Murat ayağının kaydığını söylemiş ve mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Tıpkı Antalya'da 27 Ekim 2008'de Çağdaş Gemik'i ve İzmir'de 25 Kasım 2007'de Baran Tursun'u öldüren polislerin de "dur" ihtarına uymadıkları için havaya ateş ettiklerini, o sırada ayaklarının kaydığını ve yanlışlıkla öldürdüklerini söylemeleri gibi.
Bunlar inandırıcı değil. Böylesi kişilerin bir an önce yargılanmalarının sonuçlandırılması ve hak ettikleri cezanın da verilmesi gerekiyor.
Öte yandan Antalya’da elindeki silahla rastgele ateş açan Celal G adındaki mağara adamı kendisini ikna etmeye çalışan Emniyet Müdürü Uğur Gökcan’ı öldürdü. Bu duruma hepimiz çok üzüldük. Keşke o adamı ikna etmeseydi de kendisi yaşasaydı. Emniyet Müdürüne Allah rahmet eylesin.
Biz böyle vatanseverleriz, böyle hümanistleriz işte. Sırf polisten polisliği yüzünden nefret edenlerden değiliz. Çünkü bu da bir çeşit ırkçılık, faşistliktir. Ancak emniyet teşkilatının da bir an önce yapılanmasını bitirmesi gerekiyor. Tamam, eskisi gibi değil. Yüzde bir milyon farklılık var ama bu farklılık nerede yok ki. Dünya değişiyor. Emniyet teşkilatının da bu değişime bir an önce entegre olması gerekiyor. Özellikle 90’lı yıllarda birçok ülkücü o günkü Telekom ve Emniyet teşkilatına yerleştirildi. İllaki bunlar teşkilatı batırıyor demiyorum ama sosyolojide riskli grup diye bir kavram vardır ya, bu tür tertiplerin iyi incelenmesi gerekiyor. 2000’li yıllardan sonra alınan polis profili genelde çok iyi. Üniversiteyi bitirmiş ama işe yerleşememiş Fen Fak gibi üniversitelerden gelenler polis teşkilatını entelektüel anlamda bir çıta atlattı. Ama maalesef yeterli değil.
Babası ve hatta dedesi yaşındaki bir amcaya atılan üç yumruk iddiası başka ne anlama gelir ki?