Bir tufan düşünün ki bir gecede 90 bin insanınızı alsın, götürsün
Bir facia düşünün ki tek mermi atamadan yıkılsın kalsınlar.
Ecdadımızın en büyük trajedilerinden biridir Sarıkamış. Tamamı Müslüman olan her çeşit milletten büyük bir insan kitlesi donsun ve köpeklere yem olsun
Rus askerlerinin ertesi gün çektikleri görüntülerde köpekler tarafından kemirilen insan cesetlerini izledik.
Enver Paşa, kimine göre kahraman, kimine göre de hayalperest.
Bana göre çok ama çok kötü bir insan
Hak etmediği halde ve kendisinden tecrübeli onca insan olmasına rağmen sırf saraya damat olduğu için 33 yaşındayken o zamanın Genel Kurmay Başkanlığına terfi ettirilmiş bir kişi
Harekâta gönderdiği insanların çoğu Ortadoğu’da savaşmış, sıcak ortama alışmış, yazlık askeri üniforma giyen biçareler. Eksi 40 derecede bu adamlar kesinlikle ölecektir.
Kendisini uyaran, “harekat hezimetle sonuçlanacak” diyen zamanında öğrencisi olduğu komutana bile “eğer askeri okuldan hocam olmasaydınız…..” diyebilecek kadar kibirli.
Henüz 17 yaşında olmasına rağmen Teğmen olan bir Subay ve komutasındaki Mehmetçik pusuya düşürülmüştür. Öyle bir kuvvet karşısında ya ölecekler yada Sibirya kamplarında esir yaşayacaklardır. Bu günkü kanunlara göre henüz reşit bile sayılmayan bu genç subay, bir gece kuşatma altındaki askerlerine beyaz elbiseler giydirerek karda kamuflaj yaptırmış ve Rus birliklerinin kuşatmasından kurtarmıştır. Enver Paşa bu kişiye “aferin evladım, vatan evlatlarını ölümden yada en azından esaretten kurtardın” diyeceği yerde “ölseydin de karşıma bu şekilde çıkmasaydın” demiş ve komuta kademesinin kendisine resmen yalvarmasına rağmen bu genci kurşuna dizdirmiştir. 17 yaşındaki genç subay tekbir getirerek şehit olmuştur.
Sarıkamış’ta esir düşen 5000 asker Kırım’da domuz çiftliklerinde ölesiye çalıştırılarak ve aç bırakılarak ölmüştür. Enver Paşa sağ salim dönen askeri böyle cezalandırmıştır.
Sarıkamış faciasını kendisine soranlara “ne yani, zaten bir gün ölmeyecekler miydi?” diyebilecek kadar küstah ve umarsız bir narsist.
Böylesi insanları tarih yargılayacaklardır diyeceksiniz.
Evet, doğrudur. Ama unutmayın ki tarih biziz ve aradan geçen 97 sene bize yargılama hakkı veriyor.
Yargılamak zorundayız ki tarih tekerrür etmesin. Tarihten ders almayan toplumlar döner dolaşır tekrar aynı hatalara düşerler.
Gelelim günümüze;
Tansu Çiller “vatan uğruna kurşun atanda yiyende şereflidir” demişti.
AKP’li bir bakan PKK tarafından esir edilen askerler için “keşke ölselerdi de esir düşmeseydiler” demişti.
Yani aradan yüz yıl geçmesine rağmen değişen pek bir şey yok.
Zihniyet tamamen aynı.
Hâlbuki “Devleti yaşat ki insan yaşasın” sözünü de yine biz büyüklerimizden biliriz
Aslolan insandır. Yeryüzünde hiçbir arazi parçası, hiçbir bez parçası, hiçbir yapı bir insanın bir damla kanından kutsal değildir, olamazda.
Ama gel gör ki yüz yıl önce gurur ve cehaletinden dolayı milyonlarca insanı yanlış yönlendirerek ölmelerine sebep olanlar ile onların bu günkü temsilcileri arasında büyük bir fark yok. Halef ile Selef aynı topraktan harmanlanmışlar.
Ancak, yanlış komuta edenler yüzünden şehit olanlar hatalı mı davranmışlardır.
Haşa, onlar yine şehittirler. Din, namus, vatan uğruna onlar ellerinden geleni göstermişlerdir ve inşallah bedir savaşındaki şehitler gibi kahramanlar olarak haşrolacaklardır.
Ama Enver Paşa ve güruhu olan İttihat ve Terakki ve de onların bu günkü uzantıları, Ergenekonu, jitemi, gladyosu..vs. işte onlar Allah’a nasıl hesap vereceklerdir?
Çünkü inancımıza göre bir insanı öldürmek öyle büyük bir vebaldir ki tüm insanlığı öldürmekle eş değerken, sen kalk milyonları ölüme yolla, maazallah.
Yeni Sarıkamışlar, yeni Roboskiler yaşanmaması dileğiyle….