Bu seneki Ramazan ayını da idrak edeceğiz. Bugün Ramazan ayının birinci günüdür. İnşaallah daha nice Ramazanları daha sağlam inanç ve daha güzel salih amellerle idrak edeceğiz. Ramazanı  karşılamaktan gayemiz, manevi karşılamadır. Manevi karşılama da, şeytani duygu ve amellerden vazgeçip yep yeni ve gerçekçi duygularla ancak mümkün olabilir.

Ramazandan Ramazan’a namaz kılanların, Komşularını rahatsız edenlerin, dedikoduculuk ve gıybetle vakit harcayanların, Haksız yere adam öldürenlerin, ormanlardaki ağaç, hayvan, kuş ve haşeratları yakanların, İslam ve İslam’i değerleri gericilikle itham edenlerin, kadını miras hakkından mahrum edenlerin, başlık parası alanların, zekatını vermeyenlerin, faiz yiyenlerin, mallarını yalan yeminlerle satanların, uyuşturucu ve kumarla gençlerin ahlakını bozanların ve daha nicelerin bu çirkin fiillerden tövbe ederek ramazan ayını karşılamaları gerekir. Çünkü Ramazan’ın en başta özelliği tövbelerin kabulüdür. Tövbe kapıları her zaman açıktır. Bu kapılardan herkes eşit bir şekilde içeri girebilir. Ancak içeri girerken hatayı kabul ederek ve bir daha o hatayı işlememeye söz vererek kapıdan içeri girmek gerekir. Ramazanda şeytanların bağlandığı ve günahların af olunduğunun anlamı budur. Hac’daki günahların durumu da aynıdır. Şayet Allah’ın haram olarak nitelendirdiği günahlardan özel veya genel bir şekilde tövbe edilmeden Ramazana girilse veya Hac’ca gidilse de söz konusu günahlar olduğu gibi duracaktır. Çünkü günahın affı için pişmanlık unsuru esastır.

Ramazan ayında oruç tutmak da İslam'ın diğer şartları gibi çok önemli bir ibadettir ve beş temel taşlardan birisidir. Hicretten bir buçuk sene sonra farz kılındı. Oruç tutmak bedeni bir ibadettir. Orucun bitiminde verilen fitre sadakası ise mali bir ibadettir. Diğer ibadetlere göre oruç daha zordur. Çünkü insan için en büyük zevk, yemek, içmek ve cinsi temasta bulunmaktır. Oruç, insanı bu üç zevkten de uzaklaştırır. Hele yaz aylarında tutulan oruçtaki imtihan daha da zordur. Yalnız Allah rızası için olmasa bu sıkıntıya katlanmak mümkün değildir. Onun için oruçtaki ihlas başka ibadetlerde bulunmaz. Çünkü başka ibadetlere çer çabuk riya karışabilir. Adam, nam, şöhret ve desinler diye cihada gider, namaz kılar, Hac yapar, Zekatını açık verir. Ancak zerre kadar bunlardan fayda görmeyebilir. Oruç ise böyle değildir. Çünkü oruç tutan bir kimse, hiç kimseye orucunu hissettirmeyebilir. Kıyıda köşede ve kendi evinde gizli olarak orucunu bozabilir. Bunları yapmıyorsa Allah rızası için ve orucun sevabının büyüklüğünü kavradığı için yapmaz. Onun için hadis-i Kudside Cenabı Allah buyurur ki: “Oruç dışında insanoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim.“ (Buhari ,Müslim)

Görüldüğü gibi orucun mükâfatının büyüklüğünü Cenab-ı Allah’tan başka hiç kimse bilemez. Orucun farziyeti kitap, Sünnet ve İcma-i ümmetle sabittir.

Bakara- 183-185 ayetlerde ifade edildiği gibi oruç diğer ümmetlere de farz kılınmıştı. Yalnız Hz. Muhammed’in ümmetine özel bir ibadet değildir. Oruç bir aydır. O da Ramazan ayıdır. Bazen 29,bazen de 30 gündür. İçkinin yasaklanmasında olduğu gibi oruç da peyder pey farz kılındı. Bakara/184. ayette anlatıldığı gibi oruç tutmak kendilerine ağır gelenlere her bir gün için bir fakiri doyuracak miktarda fidye verilmesine müsaade edildi. Daha sonra Bakara/185.ayetle bu günkü şekli farz kılındı. Ayette hastalık ve yolculuk istisna edilmiştir. Çünkü İslam dini insanın sağlığına önem vermektedir. Oruçla hastalık artacaksa veya tutacak gücü yoksa iyileştikten sonra kaza etmek üzere oruç tutmayabilir. Şayet ölüme kadar devam eden müzmin bir hastalık ise, her gün için bir fitre miktarı fidye verir. Hastalığın tespiti de uzman ve Müslüman bir doktor tarafından karara bağlanması gerekir.

Aşağıdaki hadiste anlatıldığı gibi oruç tutmanın kendilerine veya bebeklerine zarar vereceğinden korkan hamile ve emzikli kadınlara da bu ruhsat verilmiştir. Bu da yine yukarıda izahı yapılan doktorların raporuyla ancak mümkün olabilir. Yolculukta da sıkıntı ve yorgunluk vardır. Mesafe-i kasır denilen 90 kilometre uzağa giden bir yolcu da Ramazandan sonra kaza etmek üzere oruç tutmayabilir.

Orucun başlangıcı ve sona erdirilmesi hakkında da Peygamber (s.a.v) buyurur kİ:

 "Ramazan hilâlini görünce oruç tutunuz. Şevval hilâlini görünce de oruca son veriniz. Ramazanın başlangıcı bulutlu bir güne rastlarsa, Şâbanı otuza tamamlayınız."(Buhârî, Müslim)

Ramazan ayının, dininden ve ırkından dolayı zulüm görenlerin azad olmalarına vesile olmasını cenabı Allah’tan niyaz ederim.

Ramazanınız mübarek olsun!

Allah’a emanet olun!